Manşette 'Yazık!' dedik. Bence yazık mazık değil! Bilakis hak ettik biz bunu. Bakalım ders çıkarabilecek miyiz? Ya da yine bir mucize -veya Afrika büyüsü- gerçekleşir de gidersek hataları pas pas altı mı edeceğiz? Bunu zaman gösterecek.
İlk yarı hızlı başlayıp golü getirmemiz hayra alamet değildi. Çünkü biz skor olarak öndeyken oynamasını bilmiyoruz. Topu ayağımızda tutamıyoruz. Baskıyı görünce ayaklarımız birbirine dolaşıyor. Yıllardır bu durum böyle ve biz çözüm üretemedik. Euro 2008'den itibaren sayarsak, İsviçre, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan maçlarında hep geriye düştük ve sonrasında 'mucize' galibiyetler geldi. Bunun sebebi Amerikalı kondisyonerlerdi dense de yüreğini ortaya koyan oyuncuların yarattığı sonuçlar olduğunu da unutmamak gerek. Keza Dünya Kupası eleme grubunda oynadığımız, ilk Bosna maçı, Belçika (beraberlik) ve son Estonya maçlarında da geriye düştüken sonra maçları-puanları kazandık. Belki rakiplerimiz de bizimle aynı sorunu, yani geriye düşünce skoru koruyamamadıkları için alabildik o puanları da. Ve elbette sürekli ileri oynama arzusunda olan oyuncularımız etkisi de vardı. Estonya maçı da son kanıtıydı.Çok enteresandır ki, kritik olan ve kimisinde de favori olmadığımız karşılaşmalarda öne geçip, "ulan geliyoruz be!" dediğimiz maçları da yitirdik. Bakınız ki, çok geçmişten bir maç 2002 Dünya Kupası Brezilya (1-0) 1-2 bitmişti. Euro 2008'deki Almanya maçında 1-0 öne geçmemize karşın 3-2 kaybetmiştik. İspanya'yla Sami Yen'de oynadığımız maçta da yine 1-0 öne geçmiştik ama ve yine 2-1 mağlup olmuştuk.
Yine aynı senaryoyu yaşadık işte. Öne geçtik erkenden ve "Ulan geliyoruz be!" dedik ama yine kaybettik puanı ve G. Afrika yolu hakikaten tıkandı. Peki neden?
İlk sebebi skoru korumak adına bir oyun planı sergileyememiş olmamızdı. İlk devrenin başlarında 1-0 öndeyken ve daha golü yememişken bir ara iyi bir şekilde tek paslarla rakibin alan presinden kurtulmuşsak da o kısa pas dönemi uzun sürmedi ne yazık ki. Yediğimiz gol kaleci hatasıydı. Çünkü o kadar uzaktan kullanılan bir baraja 5 kişi istedi F.Bahçe'li kaleci. Kendi solundaki direğe hizaladı barajı. Ve barajın,Volkan'a göre sağına rakip takımdan da adam gelince baraj uzadı. O adamı engellemek isteyen Hamit de ona ekelnince 6'lı baraj oldu. Bu yüzden Volkan da topun gittiği direğe uzak bir yerde pozisyon alınca gol kaçınılmaz oldu. Aynı uzaklıktan kullandığımız serbest atışta, vasat bir takımda oynayan rakip kaleci Suphic ise sadece 3 kişilik baraj kurdurttu.
İkinci yarının başında oyuna yine iyi başladık. Önder ve Hamit değişikliği sonrası 3-5-2'ye döndük. Orta sahadaki dizilişin 1*-2-2 olması fazla cesur bir karardı. Bu karar gol pozisyonu sayımızı arttırdı ama topu ağlara göndermekte zorlandık. Şanssızdık da. Önce Sercan'ın kaçırdığı, sonra direkten dönen toplar ve düşen orta saha direnci galibiyeti getirmedi.
Orta saha direncinin düşmesinin en büyük sebebi de 5'li orta sahadaki 1* pozisyonunda oynayan Emre'nin yalnız kalması ve yorulmasıydı. 1'den sonraki iki, yani kanatlarda oynayan 2'lide özellike sağda Gökhan Gönül ve solda İsmail Köybaşı pozisyon üretebilmemizdeki en önemli etkenlerdi. Fakat yine sonuç alamadık. Beşlinin sonundaki ikili, Arda ve Tuncay ise ikinci yarı sahada yoklardı resmen. Son yirmi dakika bir şeyler yapmaya çabaladılar. Fakat sonuç gelmedi.
Orta saha direncini yükseltmek için maç boyu faulden başka hiç bir şey yapmayan Semih'in yerine Sabri'yi almak kimsenin aklına gelmedi. Fatih Terim'in kulübede değil de tribünde olması takımı kötü etkiledi. Çünkü ne Oğuz Çetin, ne Metin Tekin, ne de Müfit Erkasap insiyatif alamadı. Olan da ne yazık ki Arda'ma, Tuncay'ıma, Servet'ime, oldu. Kariyerlerinde bir turnuva daha yitirdiler egosu yüksek teknik direktörlerimiz yüzünden. Dünya Kupası'na gidebilmek için artık o reklamlardaki Güney Afrika'lı küçük çocukların bir araya gelip idollerini izlemek için büyü yapmaları gerekecek.
1 yorum:
Volkan'ın yediği goller hep derslik yada temel kalecilik hataları. Dünkü barajda çok fazla oyuncu bulundurması, honved maçında dışa kavis alan topu kontrol etmek istemesi gibi. Acaba kendisinde mi sorun var yoksa kendisine eğitim verenlerde mi?
Yorum Gönder