15 Temmuz 2010 Perşembe
Jackson 5+1
B-rezil-ya!
Hollanda maçlarını kaçırmadım dediğim gibi. Brezilya'nın çok sıkıcı geçen Portekiz maçı dışında karşılaşmalarını izledim. Turnuva sonrası en çok göze batan ve bahsedilen şey de, takımların kendi oluşturdukları futbol ekollerinin dışına çıkarak farklılaşarak oyunlar sergilemeleri oldu. Almanya için "Avrupa'nın Brezilya"sı dendi mesela. Brezilya da "Avrupalı" Brezilyalılardan kurulu takımıyla Güney Amerikalı ekolünden uzaklaşarak, Avrupalı oyun stilini benimsedi. Bu da Brezilya'ya hiç yakışmadı hakkaten. Ne biçim bir Brezilya'ydı o hakkaten ama yaaaa!!
Sezon boyu sakat olan Kaka'dan,yıldızlaşmasının beklendiği nazlı bebek Elano'dan, Avrupa'ya uyum sağlayamayan Santos'lu Robinho'dan, yıllardır Sevilla'dan ileri adım atamayan Luis Fabiano'dan,en kötü sezonlarından birini yaşayan Juventus'ta forma şansı bulamayan Felipe Melo'dan medet uman, Ronaldinho'suz, Pato'suz, Diego'suz kısacası forvet hattı "estetiksiz" Brezilya'dan ne beklenebilirdi??
Takımın izlediğim maçlarında özellikle Kuzey Kore maçında tek ümidinin Maicon olması Brezilya için "düşünme" vaktinin geldiğini gösterdi. Maçlar sıkıştığında Maicon'un bindirmeleri olmadan atak yapamayan bir Brezilya izledik. Koskoca bacasız sanayiden oyunun kilidini açabilecek başka adam çıkaramamışlar! Tamam Brezilya'nın Roberto Carlos'lu, Cafu'lu, Carlos Alberto'lu savunma kanat oyuncularından oluşan bir kanat geleneği de vardır ama o takımda kilitleri açan, Zico, Rivaldo ve Romario gibi isimler de vardı... Son Dünya Kupası'ndaki Brezilya belki de en kötü Brezilya idi. 2009'daki Konfederasyon kupasında da sinyallerini vermemiş miydi sanki?
6 Haziran 2010 Pazar
Hollandalıyım futbola doymalıyım!
Sessizce takip ediyorum dünya kupasına kalan son günleri... İngiltere'de Ferdinand sakat, Fildişi'nde Drogba sakat, İtalya'da Pirlo sakat, Brezilya Tanzanya ve Zimbabve ile hazırlık maçı yaparak kendini kandırıyor, Arjantin'de Messi solbek!, Fransızlar'ın kötü şansı Domenech! Almanya'da Ballack eksik, İspanya Arabistan'dan 2 gol yiyerek özgüvenine yenik... Portekiz'inse her zamanki gibi takım olabileceği meçhul...
Geriye hiçbir sorunu olmayan tek bir öne çıkıyor. Kimsenin şampiyon adayı olarak bile adını tenezzül etmediği Hollanda! Şimdiye dek Meksika (2-1), Gana (4-1) ve Macaristan'la (6-1) oynadılar hazırlık maçlarında. Toplam attıkları gol sayısı ise 3 maçta 12!! Her maçta 1 gol yemiş olmaları dezavantaj yaratabilir... Ama grup maçlarında sıkıntı yaşamaz...
Dünya Kupası'na puan kaybetmeden gelen iki takım var biri İspanya diğeri Hollanda. Kadrosundaki as oyuncular bu yıl en formda sezonlarını geçirdiler dersek yalan olur mu? Sneijder, van der Vaart, van Persie, Robben, van Bommel, Kuyt, Mathijsen... Kötü bir sezon geçirdiğini söyleyebileceğimiz ama 6 pasta tehlikeli olabilecek Huntelaar gibi bir forvet, Babel gibi süpriz bir güç ve van Bronckhorst gibi bir kaptan-lider!
Grupta işleri kolay. Danimarka, Japonya, Kamerun tam dişlerine göre. İyi ihtimalle grubu 1. bitirirlerse bir sonraki turda F grubunun muhtemel ikincisi Paraguay ya da Slovakya ile karşılaşacaklar. Oldu da süpriz oldu İtalya geldi karşılarına. Euro 2008'de İtalya'ya karşı gruplarda temiz bir 3-0'lık galibiyet aldıklarını hatırlatırım. Fransa'ya 4 çakmışlardı. Hollanda kadrosu da o günküyle aynı şu anda... (1-2 değişiklik var tabi ki...)
Lafı uzatmadan Hollanda çeyrek finalde sanırım Brezilya ile oynayacak. Bence turnuvanın en güzel maçı olur. Gerisini bilemem ama 2.07.2010'da nefis bir maç izleyebiliriz...
Şampiyonada tüm maçlarını takip edeceğim takım Hollanda olacak. Diğerlerini de elimden geldiğince izleyeceğim tabi ki... 14.06.2010 - 19.06.2010 - 24.06.2010 günleri ekran başındayım. Hollandalıyım. Futbola doymalıyım... =)
20 Ekim 2009 Salı
Paranın En Son Köle Adayı
Cahiliye döneminin köle meraklıları parayla köleliği daha çok beğenmişe benziyorlar.
Bakalım para, hükümranlığını ve kimsenin bozamadığı kölelik düzenini devam ettirebilecek mi?
13 Ekim 2009 Salı
Göbeğine Kurban!
6 Ağustos 2009 Perşembe
Brezilya Ligi Avrupa'ya Uyacak (mı?)

İşte bu sebeplerle Brezilya'da bir kaç senedir "Acaba Brezilya özellikle dışarıya en çok oyuncu sattığı kıta olan Avrupa'ya göre yeni bir fikstür düzenlemeli mi?" sorusu çok gündemde. Brezilya'da her yıl Ocak'ta başlayıp Aralık'ta biten bir turnuvalar, şampiyonalar silsilesi var. Ocak ayında önce Mayıs'a kadar sürecek olan Eyalet Şampiyonaları sonrasında Mayıs'ta başlayıp aralıksız devam eden ve Aralık'ta biten Brezilya Ligi oynanıyor. Brezilya Kupası ise bütün Temmuz ayı boyu sürüyor. Bu arada ligle de tam anlamıyla paralel gitmeyen uluslararası Libertadores Kupası ve Sul-Americana mevcut. Bu sırada Dünya Şampiyonası, Amerika Şampiyonası ya da Konfederasyon Kupası gibi milli etkinlikler de Ligi tam ortasında ikiye bölüyor. Lig devam ederken bir çok oyuncu takımını bırakıp milli formayı giyiyor, takımlar kan kaybediyor. Fikstür Avrupa ile uyumlu olmadığından Avrupa'daki transfer sezonları Brezilya Ligi'nin en civcivli haftalarında yıldızları Brezilya'dan koparıyor. 20-25. haftalara kadar hiç durmayan transfer temposu yüzünden ilk 20 haftayı lider geçiren bir takım ligi alamayabiliyor, zayıflayan üst sıra takımlarına diğerleri kafa tutup sürpriz şampiyon adayları çıkarabiliyorlar.
Brezilya Futbol Federasyonu Başkanı Ricardo Teixiera, ki yukarıdaki fotoğrafta kara kara düşünen adamdır kendisi, Brezilya'nın Avrupa Ligleri fikstürleri ile benzer ve eşzamanlı bir fikstüre geçmesinin artık elzem olduğunu belirterek bu konuda çalışmaya başladıklarını söylemiş. Ligin daha geniş zamanlara yayılmasıyla kulüplerin iç dengelerinin bozulmayacağını, Amerika Kupaları'nda mücadele eden takımların sıkışık takvim nedeniyle katılamadıkları Brezilya Kupası'na katılıp kupanın değerinin arttırabileceğini, bu sayede sponsor bulmanın daha kolay bir hale gelebileceğini de eklemiş sözlerine. Bunu gerçekleştirebilmek için takımlarla görüşmeler de başlamış yavaş yavaş.
Bana kalırsa doğru yaparlar bu kararı alabilirlerse. Daha istikrarlı ve çekişmeli bir lig izlenir, takımların kadro kaliteleri artar ve aşırı maç oynamaktan ambale olmuş Brezilyalı futbolcular biraz kendilerini bulup daha fazla verim verebilirler ki bu da Brezilya Milli Takımına aday daha çok futbolcu çıkması demektir. Avrupa'daki transfer çılgınlığının vardığı boyut bu, bir Güney Amerika ülkesinin futbol yapısının değiştirilmesi. Endüstriyel Futbol kendi kurallarını koyuyor artık.
29 Temmuz 2009 Çarşamba
Brezilya Aday Kadrosu

Ronaldo'daki şans be arkadaş. Dunga şu milli takım kadrosuna çok büyük ihtimalle onu da çağıracaktı. Yıllar sonra tekrar giyecekti Brezilya sarısını. Gerçek Ronaldo uluslararası arenada tekrar sahne alacaktı. Yazık oldu çok yazık, şimdi Nilmar nemalanıyor onun yokluğundan. Çabuk iyileş de gel be katıksız Ronaldo.
Kadroda Milan'ın iki yıldızı Ronaldinho ve Pato yok. Dunga'nın Ronaldinho'ya takık olduğunu zaten biliyorduk da Pato'ya da mı taktı onu anlamadım. Belki de Audi turnuvası nedeniyle çağırmamıştır ama Interliler hazırlık turnuvalarına katılmıyorlar mı sanki? Öte yandan artık sanırım Fenerbahçe kadrosundan devamlı bir Brezilya millisi çıkacak. Dos Santos Estonya maçı aday kadrosunda. İlk maçındaki görüntüsü umut vericiydi, Dunga da ondan ümitli ki ırak gittin gözden düştün yapmamış. Neyse yazık oldu Süleyman Efendiye diyelim bir kez daha, kadro için de John Cotterill namı değer Pitaco do Gringo'ya teşekkür edelim. Foto da Chao Grey'den, artık o nereden aldı bilemem.
Kaleciler: Júlio César (Inter Milan), Gomes (Tottenham)
Defans: Maicon (Inter Milan), Daniel Alves (Barcelona), Marcelo (Real Madrid), André Santos (Fernerbahçe), Luisão (Benfica), Miranda (São Paulo), Lúcio (Inter Milan), Juan (Roma)
Orta Saha: Josué (Wolfsburg), Gilberto Silva (Panathinaikos), Felipe Melo (Juventus), Kléberson (Flamengo) Elano (GALATASARAY), Ramires (Benfica), Júlio Baptista (Roma), Kaká (Real Madrid)
Forvet: Diego Tardelli (Atlético MG), Robinho (Manchester City), Luís Fabiano (Seville), Nilmar (Villarreal)
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Ronaldo Sakatlandı

Büyük geçmiş olsun ölüsü bile büyük golcüye.
16 Temmuz 2009 Perşembe
Kazananlar - Kaybedenler
Libertadores Estudiantes'in!

2001 - Boca Juniors - Arjantin
2002 - Olimpia - Paraguay
2003 - Boca Juniors - Arjantin
2004 - Once Caldas - Kolombiya
2005 - Sao Paulo - Brezilya
2006 - Internacional - Brezilya
2007 - Boca Juniors - Arjantin
2008 - LDU Quinto - Ekvador
2009 - Estudiantes - Arjantin
20 Ocak 2009 Salı
Robinho

13 Ocak 2009 Salı
Bolton Macera Arıyor

10 Aralık 2008 Çarşamba
Ronaldo Corinthians'ta

9 Eylül 2008 Salı
Luis Fabiano

21 Temmuz 2008 Pazartesi
Jonathan Cícero Moreira

Yeni Roberto Carlos mu?
18 Temmuz 2008 Cuma
Berezilya Ligi

Brezilyalılar hep üretip, sattılar. Ülke olarak ekonomileri çok kuvvetli değildi asla, Rio Karnavalı ülke ekonomisini canlandıran 1 numaralı etken oldu hep. Futbol olmasa bir çok ailenin ve gencin durumu çok vahim olurdu. Aileler yavrularını hep topçu olabilsinler diye yönlendirdiler ve buna son hızda devam ediyorlar. Her kıtadan bir çok ülkede Brezilyalılar milli takımlarada oynayabilsinler diye devşirilmekte. Neredeyse birazcık parası olan her kulüp takımında en az bir Brezilyalı var. Ve bu ihracatın kaynağı Brezilya Ligi.
Bu sezon Lig Tv'den ve internetten şu futbolsuz günlerde bir çok Brezilya Ligi maçı takip ettim. Edindiğim izlenim, ligin ligden daha çok boğa güreşi müsabakaları ve oyuncu pazarlama merkezi halinde olduğu. Maçlar hep onbinlerce kişilik stadlarda, hınca hınç dolu tribünler önünde ve orta sahalar olmadan oynanmakta. Bir o takım bir diğeri saldırıyor hep. Ön planda olanlar çoğunlukla hücuma dönük orta saha oyuncuları ve forvetler. Flamengo bahsini anlattım aşağıda, parlayanlar hemen Avrupa'ya. Avrupa'ya gelen defans oyuncularına bakarsanız çoğunlukla uzun boylu, yan toplarda golcü ya da sıklıkla hücuma çıkan hızlı kanat oyuncuları olduklarını görürsünüz. 20 tane hücum oyuncusu sayabilirken bilenler Brezilya Ligi'ni, ancak 2-3 savunma özellikleri taşıyan orta saha oyuncusu hatırlarlar. Belki de Brezilya'dan çok önemli kalecilerin ve defans oyuncularının yetişmemesinin nedeni budur. Herkes gol görmek ve delice sevinmek istiyor. Mesela dün akşam Flamengo kalecisi Bruno geldi frikik attı, adından söz ettirmenin tek yolunun gol atmak olduğunun o da farkında, tıpkı Ceni gibi.
Biletler çoğunlukla ucuz, ailecek gelinip, rahatlanıp, meşale yakılıp, bağırılıp, çağırılıp eve dönülmekte. Lig adeta bir "showroom" halinde, herkes çalım, gol, kendini gösterme peşinde. ayrıntılara pek önem verilmemiş bu yüzden. Oyuncuların sırtında isimleri yazmıyor, neredeyse hiç bir maç açıklanan saatinde başlamıyor, saha kenarında elinde mikrofon "Levent Özçelik" tadında abiler ilk fırsatta sahaya dalmak için devamlı tetikte, takımlar hazır, maç başlayacak, ceza sahası önündeki röportajın bitmesi bekleniyor, saha kenarı delicesine foto muhabiri ve gazeteci dolu. Oyuncu yetiştirmekten adeta Lig'i yetiştirmeye fırsat bulamamışlar. Hakemlerin büyük kısmı çok kötü, sarı kartlar havada uçuşuyor, istikrarsız düdükler geliyor devamlı (Bizim hakemler orada İlah muamelesi görür), 4. hakemler adeta uyuyor, çoğu maça hakemler telsiz ve kulaklıkları olmadan çıkıyorlar. TV yayınları ise Show TV'nin 1995'te yaptığı yayınların seviyesinde bile değil, çoğu zaman topu yakalayamıyorlar. Hoşuma giden tek bir ayrıntı var; barajların bozulmasından bir hayli sıkılmış olacaklar ki, hakemler maça ceplerinde beyaz sprey boyayla çıkıyor ve barajın duracağı yeri çiziyorlar. İhlal anında basıyorlar sarıyı. Bu kadar eksinin olduğu ligdeki en nizami oluşumlar barajlar anlayacağınız. Bizim de örnek alabileceğimiz nitelikteki tek uygulama.
Sözün özü, Berezilya Ligi tam bir Satış Ofisi! Gol atmak için birbirini parçalayan oyuncular ve en iyi paraya onları okutmaya çalışan Kulüp yöneticileriyle menejerlerin bürosu. Ne olursa olsun Berezilya futbolu bir başka!
Carlinhos Paraiba

Sao Paolo ısrarla almaya çalışıyor Paraiba'yı, Coritiba vermiyor. Sanırım menejerler Avrupa'ya pazarlamaya başlamıştır bu Atom Karıncayı. Yakınlarda, olmadı 1-2 sene içinde Avrupa'ya düşecek bombalardan biri Paraiba. Denk gelirseniz kaçırmayın, izleyin derim, futbolu sevdirecek türden bir adam.
Şampiyonluk mu Para mı?

Dün gece Coritiba deplasmanındaydılar. Kleberson da sakatlığı yüzünden forma giyemedi. Gidenlerin ve olmayanların yerine forma giyenler tam anlamıyla yokları oynadılar. 1-0 kaybettiler maçı, kalelerinde en az 6-7 tane net gol pozisyonu verdiler. Takımın kaptanlığı ve defansı yine tanıdık bir isim eski Fenerli Fabio Luciano'ya emanetti. Tel tel döküldüler. 2 hafta önce fırtına gibi esen Flamengo'nun yerinde adeta yeller esiyor. Kaleci Bruno ve Kleberson'a da talipler olduğu söyleniyor, iyi para verirlerse onları da satar sanırım Flamengo. Bu gidişle liderliği de yakında kaybederler, Cruzeiro arkadan sağlam geliyor.
Şampiyonluk mu, Para mı? Taraftar hasret bitsin istiyor ama yönetim tabii ki önce PARA diyor!
12 Temmuz 2008 Cumartesi
Flamengo Vaziyetleri

Öte yandan önemli oyuncu olacağı belli dediğim Renato Agusto Bundesliga'ya, Bayer Leverkusen'e transfer olmuş hem de sadece 10 milyon €'ya. Bu sezon dikkat edin TV'den yayınlanan Leverkusen maçlarına, Agusto Avrupa'ya düşen yeni bir kuyruklu yıldız olacak.
Haberleri Lambuja'dan aldım, ellerine sağlık, skandal burada, transfer de şurada.