Sayfalar

15 Kasım 2008 Cumartesi

Gerrard-Torres-Liverpool

Bolton-Liverpool maçını izleme şansını buldum. Liverpool'un yaşamak üzere olduğu krizi bir kaç yazı aşağıda anlatmıştım. En büyük merakım piyasa kriz ve yıldız oyuncuların satılabileceği haberleri ile doluyken oyuncular ve Benitez'in bunlara vereceği tepkiydi. Sanki hiç bir şey olmamış gibi çıktılar Reebok stadına. Özellikle ilk devre oyuna hakim, tam bir şampiyonluk adayı hüvviyetinde oynadılar. Sahanın her noktasında topun her santimetre karesine hükmettiler. Olması gerekenleri atamadılar belki ama Kuyt'un şanslı kafasıyla öne geçtiler. Kızıl Mourinho Megson'ın takımı öne çıkarmasına ve kurduğu ciddi baskıya yedek başlattığı Torres'i oyuna alarak cevap verdi Benitez. Tamam Keane de çok değerli bir oyuncu ama Torres apayrı bir şey. Bolton defansını tek başına hallaç pamuğu gibi atıverdi. Gerrard'a attırdığı golde öylesine muhteşem kullandı ki sağ ayağının dışını, Rafael Nadal gelse raketle öyle kesemezdi Gerrard'ın kafasına. Golden önce altın tepside sundu boş kaleyi Gerrard'a olmadı, bir topu direkte patladı, çapraz koşularla 2 gol pozisyonuna babalık yaptı. 90 dakika durmadan ama nereye nasıl koşacağını bilerek koşan Gerrard ile yakışıklı Torres bugün de Liverpool'u sırtlarında taşıdılar. Benitez çok şanslı, bu sezon ilk kez ciddi ciddi şampiyonluk adayı konumundalar eneler sonra, umarım mali krizi yaşamadan atlatırlar ve kaptanla yakışıklığı çocuğun başını çektiği şu güzelim ekip dağılmaz.

Dallas Ne Güzel Memleket

Magic Dallas deplasmanından en son galibiyetle döndüğünde sene 1997 idi. O tarihten beri Dallas'ta maç kazanamayan Magic'e bu sefer de şans tanıyan sayısı fazla değildi. Carlisle idaresinde sezona iyi başlayamayan Dallas evindeki ilk 3 maçı kaybetmiş ve toplamda sadece 2 galibiyete imza atabilmişti. Maça da çok iyi baladılar, maç içinde 15 sayı farkı buldular. Hidayet'i faul problemine kurban veren, Dampier'in Howard ile güreş tutuşmasının ekmeğini yiyen ve Nelson'ın her zamanki gibi sadece atmayı düşünen felsefesinden nemalanan Dallas maçı almaya çok yakındı. Hatta sık sık ekrana Mark Cuban'ı getirdi yönetmen, çılgınlar gibiydi, şendi hatta biraz şımarık.

Ancak maçın ilk dakikasından itibaren gözüken bir arızası vardı Dallas'ın. Carlisle gibi savunmaya verdiği önem ve sabırlı setleriyle bilinen bir koçun takımı öylesine dağınık öylesine başına buyruk hücum ediyordu ki, eğer bu şutlar girmezse ne yaparlar diye düşündük ekran karşısında hep. Nowitzki gibi bir değere sahip olup da onu kullanamak, direksiyonu bu işi en iyi yaabilecek adam Kidd'e teslim etmemek de ne oluyordu! Terry, Stachouse, Bass, Green topu kim aldıysa hep potaya gitti, Diop'un bile her topla buluştuğunda basket atmayı düşünmesi hayretler içinde bıraktı beni. Carlisle'ın takımı freni patlamış kamyon gibi, size çarparsa dağıtır, ama ya duvara toslarsa?

Magic 15 sayı geri düştükten sora oyun kurucu (!) Jameer Nelson'ın umarsızca kullandığı orta mesafe şutları arka arkaya çemberden geçince bir anda dengesi bozuldu Dallas'ın. Lewis de adeta bir cellat gibi son darbeyi indirdi Carlisle'ın başına. X faktörü ise Pietrus'tu. Aslında onaayrı bir gönderi hazırlamak gerek, o da borcum olsun. Golden State de yapamadıklarını Van Gundy'nin kendine güveniyle fazlasıyla yapıyor. Faul problemi yaşamadığı sürece dengeleri bozabilecek potansiyele, atletizme ve cesarete sahip.

En nihayetinde son şutu Terry'e attıran Carlisle maçı çevirme şansını kullanamadı. Nowitzki gibi bir adam varken takımında nasıl ona karşı bu kadar güvensiz olabilir bir koç çözemedim. Magic ise Van Gundy'nin verdiği dersleri iyice öğrenmeye başladığını gösterircesine maç kazanmayı alışkanlık haline getiriyor. Dallas illaki toparlanacaktır ama eski Dallas'ı bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacaklar orası kesin.

13 Kasım 2008 Perşembe

Triple Double

Bu maçla ilgili söylenecek pek söz yok. Beklenen skor, beklenen oyun. Durant'sız bir OKC'nin zaten bir çok takıma karşı şansı 0'a yakın. Howard kendini aşmaya devam ediyor, tam anlamıyla bir canavara dönüştü. Double double yetmedi bir de 10 blok koydu üzerine. Bu performansları beklentiyi yükseltiyor, 15-10 yaptığı maçlar kötü oynadı diyoruz. Lewis biraz toparladı, Hidayet gerektiğinde coşacağını gerektiğinde arkadaşlarını oynatacağını bir kez daha gösterdi. Bir kez daha bu takımın oyun kurucusu sadece atmakla ilgilendi ve takımının en çok asist yapan ismi olamadı. Blazers'tan sonra fikstür şansı moralleri düzeltti. Artık sıra takım olmakta.

12 Kasım 2008 Çarşamba

Madrid'de Orta Oyunu

Gazeteci: Sayın Schuster bir 3. lig ekibinden 2 maçta toplam altı gol yiyerek elendiniz. Takımınız defansı nasıl oldu da bu kadar çok açık verdi?

Schuster: Hiç bir fikrim yok.

Gazeteci: Michel (Salgado), Schuster yenen gollerle ve takımın defansıyla ilgili hiç bir fikrinin olmadığını söyledi, ne diyeceksin?

Salgado: Eğer Hoca defansta neler olup bittiğini bilmiyorsa, o zaman ona açıklamamız lazım.

Liverpool Depremi Yakın

Tom Hicks ve George Gillet Liverpool'un ortak sahipleri. Takımı nereden alıp en azından Avrupa başarısı noktasında nereye getirdikleri aşikar. Ancak her başarının bir bedeli var bunu iyice anladık. 2000 UEFA kupası şampiyonu Galatasaray ve Faruk Süren'in yaşadıklarını, sonrasında takımın bir türlü toparlanmadığını hepiiz biliyoruz. İşte benzer bir durumla bugün Hicks ve Gillet karşı karşıya. Liverpool'un bankalar ve hisse senedi hak sahiplerine Ocak ayına kadar ödemesi gereken 350 milyon Pound'luk bir borç söz konusu. Eğer bu borç ödenemezse bankaların Liverpool'a ortaklaşa el koyması gündeme gelecek. Ortakların bu parayı bulamadıkları ve 1 Ocak'ta açılacak transfer sezonunda bir çok yıldızın satılabileceği konuşulmakta. Kısacası Ocak ayında Liverpool'u çok sıkıntılı günler bekliyor, kulüple özdeşleşmiş Gerrard bile satılabilir. 2009 sanırım Merseyside ekibi için çok da gzel geçmeyecek.

One Hell Bloody Monday!

Son 4 maçı üstüste kazanırken Magic "her maça bir yıldız bulunuyor" demiştim. Ama bu sefer o yıldızı bir değil iki tane birden çıkarmamıza rağmen çok sert bir kayaya tosladık. Hidayet'in skor anlamında kariyerinin en verimli maçlarından biriydi, son çeyrekte 16, toplamda 35 sayı yaptı. Howard soğuk algınlığı yaşıyor olmasına rağmen 29 sayı 19 ribauntluk bir performans verdi. Ama yine takım olamadı Magic ve yine kendi sahasında maç verdi. Amerikalılar iç saha maçlarına, birden fazla sayıda arka arkaya gelmişse fikstürde, kaleyi savunmak anlamına da gelen "homestand" derler. 5 maçlık homestand'in sonuncusu kayıp oldu, Magic surlarında delikler açılmış oldu. Hakkını vermek gerek, Nate McMillan taş gibi bir takım yapmış, Oden, Webster katılacak bu takıma daha, o zaman kim bilir ne canlar yakacaklar, bu sezon play-off yapacaklarından eminim.

Magic'in ana sorunu takım olamamak. Bu sorunu aşmak için gereken 1 numaralı faktör 1 numara oynayan oyucunuzun kalitesi. Bu adam Magic'te Nelson olduğu ve Nelson da birileri fazla sivrilince"Hey durun bakalım, bu takımda ben de varım!" triplerine sıkça girdiği için takımın ahengi bozulmakta. Lewis çok kötü başladığı maçta, 3. çeyrekte tam toparlanmışken ve Magic de öne fırlamışken Nelson çeyreğin ortalarına doğru önce 2 isabetsiz şut kullandı sonra bir driveda hücum faul yaptı ve hemen arkasından bir top kaybıyla adeta çomak soktu tekere. Portland üst üste bulduğu sayılarla öne fırlarken, o fark bir daha hiç kapanmadı. Nelson'ın topu paylaştığı ilk yarıda Howard 20-13 yaparken, ikinci yarıda sadece 9 -6'da kaldı. İşte bu istatistik bile bir oyun kurucunun takımı için ne demek olduğunu anlatmaya yeter.

Bir yıldız, geri kalanların ortalama performansları ve saçmalayan Nelsn ile Magic çok yukarılara gidecektir. Bu kayıp iyi bir ders ve Hidayet için geçen senekiler bir daha yaşanmayacak diye düşünenlerin suratına sert birt tokattır. Hido ona boşuna "Mr. Fourth Quarter" demediklerini bir kez daha ispat etmiş oldu. Ha bir de en son şu serbest atış meselesini nasıl çözecekler bilmiyorum ama Howard son çeyrekte 6 serbest atış kaçırdı bu böyle devam ederse tek haneli sayılarla çok maç kaybedilecek gibi.

9 Kasım 2008 Pazar

Lambaya Püf De!


Her Maça En az Bir Yıldız

Geçen maçın 3 önemli ismi, 56 sayı kaydeden Lewis, Hidayet ve Nelson'ın rezalet bir oyun sergileyip toplamda sadece 22 sayıda kalması Orlando için her ne kadar bir handikap olsa da bu kadroda her maça en az 1 yıldız çıkaracak potansiyel var, ötesinde Howard var. Sixers maçındaki 14 sayı 8 ribauntluk performansı belki ligdeki herhangi bir pivot için kabul edilebilirdir ama Howard için bu kötü bir performanstır. 31 sayı 16 ribaunt ise iyi bir performanstır ama adamın +30 sayı + 20 ribaunt yaptığı gecelere şahit olduğumuz için bu bize normal gelmekte. Ha tabi bir de geçen gönderide dediğim gibi en büyük istikrarı istikrarsızlık olan zayıf halka Nelson'ın Sinüs eğrisi kıvamındaki oyunu devam ediyor.

Van Gundy'nin Magic'i yavaş yavaş takım olduğunu, birilerinin mutlaka oyuna sarılacağını, birbirlerinin açıklarını kapatabilmek için birleşebileceklerini göstermeye başladı. 3. çeyrek kaybedilmedi bu sefer, maç boyunca hep domine ettiler Wizards'ı ve asla rehavete kapılmadılar. Bu maç her ne kadar Magic'in yukarıya doğru tırmanacağının göstergesi olsa da, Arenassız Wizards'ın, Mason'ın da kaybedilmesiyle iyice elden ayaktan düştüğünün aynasıydı. Sezona 0-5'le başlayan Wizards'ın play-off ümitleri en baştan kırılmış gibi duruyor, oyuncular hala sezona girememiş, konsantre olamamış gibi. Olan korkarım ki Eddie Jordan'a olacak, çok yazık olacak.

Basketbol Yayınları Sıkıntısı

Daha önce Salsa Basket, Sevgili Anıl değinmişti, şimdi de 21 Numara, Sevgili Ahmet uzun uzun yazmış başlıktaki konu üzerine. Anılın yazısını bir çırpıda bulamadım ama Ahmet'in yazısını bir okuyun derim. Bilinçli Basketbol izleyicileri olarak cidden sıkıntılıyız. Gerek TV yayınları gerekse yazılı basketbol yayınlarındaki Türkçe, basketbol bilgisi seviyeleri anlaşılamayacak mertebelerde. Adeta dalga geçiliyormuş gibi hissediyorum. Düşünmeden yazılan yazılar, edilen laflar, maçlara hazırlıksız çıkmalar. Gerçekten bunaltıyorlar insanı. Hepsi bir tarafa şu telaffuz olayı tam bir rezalet. Oyuncunun adını telaffuz edemiyor ya da nasıl okunduğunu bilmiyor olabilirsin, hadi bir maç kaş-göz yardın, 2. maça kimse uyarmıyor mu, sen hiç acayip isimler söylediğini fark etmiyor musun? Basketbol yayıncılığı bir kaç isim hariç dipte ve biz çok sıkıldık. Yeni arayışlar içide olanlar için özellikle 3 senedir bünyesinde yazdığım NBA ağırlıklı NBAKolik.com'u, Basketbol Türkiye'yi bloglarda da 21 Numara ve Salsa Basket'i kuvvetle tavsiye ediyorum.

İç Parçalayan Sakatlıklar #6

Luciano Almeida - 20.10.2007 - Botafogo Sport Recife maçı

Maikon Leite - 17.08.2008 - Santos Flamengo maçı

Del Piero - Jordan - Keramet