Sayfalar

8 Eylül 2012 Cumartesi

Terim'den Başka Görmedim

Falanca taktiksel kurgu bakımından oyunumuza uygun değildi.

Filanca orta sahası dinamik ve presli oynayan takımlara karşı etkin olamıyor.

Rakibin forvetlerinin çapraz koşularla defansın arkasına sarkması nedeniyle göbekte 1 fazla adamla olmak istedik.

Geniş alanda çok etkili bir rakibimiz olması nedeniyle devamlı alan daraltmaya çalışacağız.

Rakibin çok etkili isimlerine özel önlem almak durumundaydık.

Kontraya hızlı çıkan takıma karşı atağa çıkarken top kaptırmamak için hep topun arkasında kalmalıydık.

Falan, filan, hikaye, püsür....

Şu memlekette Fatih Terim dışında tek bir hoca daha gelmedi ki "Rakibe saygı duyuyorum ama biz sahaya çıkar ve kendi oyunumuzu oynamaya, rakibi forse etmeye çalışırız. Bugün de böyle olacak" desin. Sen ne zaman şu yukarıdakileri söyler ve herşeyi fazlasıyla taktik-teknik vesaireye bağlamaz, kağıt kalemden kurtulursun işte o zaman takımı idare edersin. "18 dakikayı 2,5 saatte seyrettik, düşünün o kadar detaylı inceledik rakibi" diyorsan o 1. golü yememelisin, her duran topta şaşırtmalı koşu yapan Hollanda'ya alan savunması yapmamalısın falan falan.

Türk takım sporlarının bir adım ileriye attığı gün tüm hocaların "Ben kendi oyunumu oynarım, onlar düşünsün" dediği gün olacaktır. O yüzden Avcı'nın da, Kocaman'ın da , Yanal'ın da ve bunların türevlerinin de daha yiyecek çok fırın ekmekleri var.

Kaçtım.

4 Eylül 2012 Salı

Blog Anketi Hakkında

Face, twit güzel ama blogtan vazgeçilmez %55
Blogların eski havası yok %32
Twitter varken gerisi hikaye %7
Blog olayı bitmiştir abi! %6

Oy kullanan kişi sayısı 99

Oy kullanan kişi sayısı da oyların dağılım şekli de blogların eskisi gibi değer görmediğini, Sivri Dilli Karalamalar yazısında söylediğim gibi ünlenmiş bloggerlar tarafından uğradığı vefasızlık ve twitter başta olmak üzere yeni nesil sosyal medya araçlarının, o ünlü mazeret hayat gailesi ile birleşerek blogların bittiğini gösteriyor. Eskiden anketlerimize katılan kişi sayısı yüzlerle ifade edilirdi, oradan hesap edin işte.

Sonuçta bu blogta 4 yazarız. Bunlardan ikisi aylardır hiç yazmıyor biri de twitter'a girdiğinden biri blogu inanılmaz boşlamış durumda ve dolayısıyla ben zorlamadan kolay kolay yazmıyor, yazdı mı her zamanki gibi harika yazıyor ama yazmıyor adam işte. En son twitter'da bir transfer maliyet analizi yapmış ki mükemmel bir yazı olurdu ama o twitlemeyi tercih etti. Umutla bekliyorum yeniden yanıma döneceği günü. Kısmet.

Netice itibariyle her ne kadar kendilerini çok sevsem de Tolga ve Alkın'a bu zamana kadar ki katkıları için çok teşekkür ediyor ve yazarlıklarına son veriyorum. Gerçi onlar ismini koymasalar da çok uzun zaman önce bitirmişlerdi bu işi.

Evet olay budur Çoban Salata'yı hala okuyan dostlar. Ben blog yazmayı seviyorum ve bırakmıyorum. Salata benim çocuğum gibi. Ama gerçek şu ki bloglar her geçen gün eriyor.