Sayfalar

15 Mayıs 2009 Cuma

Orlando - Boston 6. Maç Yazısı Yayında

6. maç yazısını mesainin son yarım saatinde, artık kafanın işe basmadığı şu dakikalarda bitirmiş bulunuyorum. 2 aşağıdaki gönderide yazıyı bulabilirsiniz. Ayrıca NBAKolik anasayfasında da kısa sürede ulaşılabilir hale gelecektir.

7. maç pazarı pazartesiye bağlayan gece saat 03:00'da Boston'da oynanacak. Seyir zevkinin dorukta olacağı, kalp krizi riskli bu maçı bir değişiklik olmazsa NTV yayınlayacak gibi görünmekte. O gece bir terslik olmazsa burada paylaşacağız zaten kanalı. Spor ve sağlık dolu günler...

Boston'da Görüşürüz! Savunmanın Zaferi...

6.maç Celtics’in final biletiydi. Deplasmanda da olsalar psikolojik avantajı ellerinde tutuyorlar ve baskı altındaki rakiplerine karşı maça önde başlıyorlardı adeta. Panik yapması, baskının altında ezilmesi beklenen taraf ise Orlando Magic cephesi idi. Bahis şirketleri maçtan bir sayı patlaması ve şuursuzca hücum beklediklerinden olsa gerek 191 sayı üzerini açmışlardı. Ama konu konferans finaline yükselmek ve var olup olmama olunca söz edilmesi gereken hücum değil savunmadır her zaman. Van Gundy’nin usanmadan söylediği gibi “It’s all about the defence!”


Boston tarafının aceleci olmadan, süreyi kullanarak, tempoyu eline almaya çalışarak oynamasını bekliyordum maçtan önce. Uzun süren isabetli hücumlar Magic tarafında telaş yaratabilirdi, üstelik fast break yeme ihtimali de ortadan kalkardı. Kalktı da. Boston Celtics 3 çeyrek boyunca istikrarlı şekilde yavaş hücum etti. İlk 3 çeyrekte rakibe sadece ve sadece 2 fast break sayısı izni verdiler. Rivers yine çok önemli bir tespit yapmış ve oyunu kilitlemişti. Magic çıkar yol olarak maç başında Howard’ı kullandı. Bir ara onu durdurunca Boston, bu sefer Lewis’i denediler, Lews’in çaresi gelince Pietrus ve Alston yarım yamalak bir şeyler üretmeye çalıştı, Hidayet ise tam anlamıyla rakip sahada kayıpları oynuyordu, Redick ve Lee’yi öylesine konsantre savundular ki çocuklar potaya bile bakamadı doğru düzgün, bir türlü öne fırlayamadı Orlando Magic, hep geriden geldiler, gelmek zorunda kaldılar. Boston zaten maçı koparmaya da çalışmıyordu, Magic’i yavaş yavaş uyutarak, uyuşturarak, iyi de savunma yaparak sessizce maçı alıp gideceklerdi. Magic’in her çözümüne bir çare ürettiler.


Hücumda sıkıntı yaşayan Magic için maç kazanmanın yolu savunmadan geçti. Van Gundy maç boyu maçı bize savunma kazandıracak diye bağırdı, haklıydı da. Özellikle Pierce üzerinde son çeyreğe kadar başta Hidayet olmak üzere, switclerde onu alan Lewis ve Pietrus da çok önemli ve sert savunma yaptılar. Faul problemine girdiği maç haricindeki maçlarda takımını taşıyan Pierce’tan eser yoktu, sadece son çeyrekte 1,5 dakikada soktuğu 3 şut vardı ki, sonra yine eridi gitti sert savunmada. Allen tıpkı 5. maçtaki gibi yalnızca bedenen oradaydı, Lee ve şaşılacak derecede Redick çok iyi savundular onu ama bu kadar boş atış yakalamışken 7’de 0 üçlük atmak, şu çok önemli maçta hep konsantre olamamış gözükmek yakışmadı ona. Ve Rondo… İçeri girmemesi için her türlü savunma stratejisini kullandı Magic oyuncuları, hep dışarıda, hep uzakta tuttular onu, yine devamlı el kaldırarak savundular. Fakat bu sefer bir sürprizi vardı Rondo’nun 2 üçlük gönderdi üst üste. Bu andan sonra dış şutunu riske etmemek için yakından savunulunca, bu sefer penetreleri ve asistleri geldi. İşte böyle dakikalarda Rondo’nun sürüklediği Boston 3. periyotta bir ara farkı 10 sayıya kadar açmayı başardı.


Çift haneli sayılarla öndeyseniz hastalanmamaya dikkat etmeniz gerekir, çünkü farklı önde olmak rehavet denilen virüsün vücudunuza girip işinizi bitirmesi için en uygun ortamdır. Aynı Orlando’nun geçen maçı 14 sayıdan son çeyrekte vermesi gibi, Boston’da hasta oldu. İşin ilginci bu hastalığın ilacı da yok, kapıldın mı gidiyorsun. Fark 10 sayı olduğu anda aldığı molada Van Gundy “Kendi oyununuzu oynayın, kendiniz olun!” diyordu oyuncularına. Gerçekten o andan sonra Magic biranda kabuğunu kırıp hayata merhaba diyen ve suya doğru koşan timsah yavruları gibi saldırdı Celtics’in üzerine. Son çeyrekte sadece 13 sayıya izin verdiler ki bunun 6sı Pierce’ın 1,5 dakikalık Süpermenliği sırasında geldi. Bu seriden sonra son 4:50’ye 73-72 geride girip kalan sürede sadece ve sadece 2 sayıya izin verip 11 sayı ürettiler. Celtics ilk kez yaşadı bu seride bu şoku, maçı aldım derken verdiler. Geçen maçın son 5 dakikasında sayı üretemeyen taraf Magic iken bu sefer keser döndü, hesap karıştı. Rivers panik molalarıyla dağılan takımını toparlamaya çalışsa da virüs kalbe kadar ulaşmış, dolaşım sistemiyle tüm vücuda yayılmıştı. Yoğun bakımdan çıkan hasta, kapı önündeki hasmına gülerek bakıyordu, sıra sende…


Basketbol adına savunmalar dışında hiçbir güzellik yoktu maçta. Hatalı hakem kararlarından, oynanamayan setlere, birbirine kabaran adamlardan, girmeyen boş şutlara tüm olumsuzluklar Amway Arena’da bir araya toplanmıştı. Ancak sert, hareketli ve akıllı savunmalar maça damgasını vurdu. Celtics’e 19 top kaybı yaptırmak herkesin harcı değil, Magic bunu başardı sadece 9 top kaybında kalırken. Celtics üçlükleri ve pick-n-rolleri iyi savundu, Magic kattan çıkan adamları neredeyse hiç kaçırmadı. Arada kaçırılan tek adam Allen zaten dün gece orada bile değildi. Birebirlerin, zorlama ve süre dolarken atılan şutların hakim olduğu, bunların oyunun kalitesini olmasa da heyecanı körüklediği bir 48 dakikaydı.


Bu seride uzatma hariç her türlü skora ve maç sonuna şahit olduk, 4 maçta kilidi son çeyrekler çözdü. Son maç enfes olacak, her iki takıma da sucu çocuklara kadar sonsuz teşekkürler. Basketbolu çok seviyorum!


Gecenin sözü de Hubie Brown’dan gelsin:


“Bütün maç iğrenç şut kullandı, bugün hücumla uzaktan yakından alakası yoktu, ama Boston’u bitiren şutu sokarak kim olduğunu gösterdi. Hedo çok özel bir oyuncu.”


Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.

Orlando - Boston 6. Maç Canlı Yayın

Kalitesi gayet iyi, iyi seyirler...

http://www.atdhe.net/7085/watch-boston-vs-orlando

http://www.atdhe.net/7000/watch-boston-vs-orlando

Dedenin Vakti Doldu!

Kendisiyle anlaşıldığı gün söylemiştik hayra alamet değil diye. Ya takımda revizyon yapsın diye getirilmişti ya da bu yaştan sonra aldığı astronomik teklife dayanamamıştı. Başaramasa bile tazminatı kallaviydi. Biraz da Türkiye, İstanbul, boğaz havası alsa günah mıydı?

Yazık oldu Fenerbahçe'ye, yazık oldu taraftara, yazık oldu futbolculara, yazık oldu Zico'ya ve yazık ki ne yazık koca bir sezon kaybolan seyir zevkimize! Ah bir Fenerbahçe vardı ki korktuğumuz, ah bir Fenerbahçe vardı ki Türkiye'de futbol oynanıyor dedirten.

Hepimize yazık oldu, Dede bayağıdır bekliyordu zaten, vakti doldu.

Fılaşbakınlan 5. Maça Dönelim!

Son şuta kurban verilen 4. Maç sonrası bu maça moralman çökmüş olarak çıkması beklenen Magic tam aksine, savunmaya konsantre ve sabırla hücum eder bir şekilde başladı. İlk çeyrekte özellikle Ray Allen ve Rajon Rondo üzerinde önemli baskı kurdular. Boston çareyi 4. Maçı alan Davis’in orta mesafe şutlarında ve Pierce’ın kişisel becerisinde aradı. Bu sırada Magic takım halinde yavaş yavaş hücum ediyor ve rolleri dengeli dağıtıyordu. Yedek kadroların devreye girdiği 2. Çeyrekte Boston’u House ve sürpriz şekilde Scalabrine oyunda tutmayı başardı. Magic’te yine işler yolunda gidiyor ve az sayı yiyen takım dengeli hücum ve skor dağılımıyla hiç de deplasmanda oynuyor havasına girmeden alttan alttan Boston’un içini oyuyordu. Rivers özellikle şut sokamayan ve ortalıkta gözükmeyen Allen üzerinden oynayıp onu devreye sokmaya çalışsa da, Ray Allen bir türlü maça adapte olamadı, sanki maça ruhen daha gelememiş gibiydi.

3. çeyrekte tam anlamıyla bir kontrol oyunu oynadı Magic. Boston kafasını kaldırdıkça bastırdılar, adım atmaya çalıştıkça ayağına bastılar. Hatta bir ara 4 dakika kadar sayı attırmadılar rakiplerine. Dengede ustalıkla tutulan bir oyun zamanında alınan molalar, harika bir savunma. Stan Van Gundy herhalde bu kadar iyi bir oyun beklemiyordu maçtan önce, yine de her molada “savunma” dedi, savunursak kazanırız. İyi savunan Magic atamayınca, sokamayınca dengesi bozulan Celtic’e karşı çok kolay hücum etmeye başladı. Rondo’nun hücum ritmini öylesine bozdu ki Alston sonunda çıkardı onu Rivers, hem de uzun süre kenarda oturttu. Kendi adıma Marbury girince rahatladım. Nasıl rahatlamam ki kendi kendine hücum etmeye başladı, her pozisyonda şut atmaya başladı. 2 tane sokmuş olsa da Johnson’ın müthiş alley-opp pasını Pietrus bitirirken fark tam 14 sayı olmuştu, kalan süre 8:45’ti. Bundan sonra yapılacak tek şey savunma konsantrasyonunu kaybetmeden, sakin hücumlarla süreyi eritmekti. Bu sefer bu farkın korunacağına ve benzer bir hataya düşülmeyeceğine inancım tamdı!

Son düdük çalıp skor tabelasındaki süre 00:00’ı gösterdiğinde ağzım bir karış açık, kenarından neredeyse salya akar vaziyette, donuk, kaskatı kesilmiş bir halde ekrana bakıyordum. Maçın bitimine 5:40 kala Hidayet’in basketiyle 10 sayı olan farktan sonra tam 5:36 tek bir sayı bulamamıştı Magic. Bu esnada kafasına göre hücum eden Marbury tam 12 sayıya, ilk çeyrekte takımını sırtladıktan sonra kaybolan Davis de 10 sayıya imza koymuştu. Allen ve Pierce yan rollerde boş kalan delikleri kapamışlardı. O 5:36’lık sürede Van Gundy bu seride maç sonu oynayamayan ama bu maçı fena götürmemiş Alston’ı Johnson’a tercih etmişti. Maça 10’da 7 ile başlayan Lewis sonra 6’da 1 atmış, son çeyrekte hiç şut sokamamış, takım neredeyse Howard’ı hiç kullanmamıştı. Feci şekilde süreyi bitirmeye odaklanmış ama bir türlü nasıl hücum edeceğini hatırlayamayan bir takım vardı sahada. Bunun nedeni olarak Boston’un savaşan ve oyundan kopmayan yapısını 1 numarada saymak şarttır ancak, bütün sezon boyu yaşanan büyük farklardan rehavete girerek maç verme hastalığını da hemen 2 numaraya koymak gerekir. Boston’un iyi oyununa eklenen hastalık 6. Maça Boston’un favori ve daha moralli olarak çıkmasını sağlayan etmen olmuştur. Ne kadar uğraşsa da kalp masajıyla, suni teneffüsle Van Gundy, hasta şimdilik ölmese de komaya girmiştir.

6. maç bu hastanın komadan çıkması için son şansı. Ya çıkıp 48 dakikayı aynı disiplin ve ruh haliyle oynayacaklar ya da 15 Mayıs’ta cuma namazına müteakip Orlando Merkez Camiinden kalkacak cenaze sonrası helvalarımızı yiyeceğiz.

Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.

14 Mayıs 2009 Perşembe

Boston - Orlando 6. Maçı Hiçbiryerde!

Sevgili basketbolsever arkadaşlarım, Boston - Orlando Doğu Konferansı yarı final serisi 6. maçı bu gece saat 02:00'da maalesef herhangi bir kanaldan yayınlanmayacak, en azından şu ana kadar farklı bir bilgiye ulaşamadık. Maçı internetten izlemek isteyenler olursa bulabildiğim canlı yayın linklerini burada sizlerle paylaşmaya çalışacağım bilginiz olsun. Bazen linkleri yakalama işi çok sıkıntılı olabiliyor ve maç başladıktan yarım saat 45 dakikaya kadar verimli bir link yakalayamayabiliyoruz. Video paylaşım programları ile seyretmek de çok gecikmeli olduğundan tat vermiyor, o nedenle sabredersek 5. maçta olduğu gibi yine bir hi-def yayın yakalarız belki.

Bu arada 5. maç yazısına başlamış olsam da maalesef aşırı telaş ve iş yoğunluğundan bitiremedim, zaman ayırıp okuyanlar ve yazıyı bekleyenler kusura bakmasınlar, keza çok kızdım kendime, planlar yürümedi. Artık 5. ve 6. maç kombin olacak, umarım 7. maç yazısını da yazabiliriz.

13 Mayıs 2009 Çarşamba

Azalarak Bitsin...

Bir varmış bir yokmuş... Evvel zaman içinde kalbur saman içinde Yaşarlı, Alpaslanlı, Erdoğanlı, Müjdatlı, Selçuklu bir F.Bahçe varmış ve o takım 1982-83 sezonunda sarı-lacivertli camiaya son Türkiye Kupası zaferini yaşatmış. O zamanlar Semih 47 günlük bebekti... 5 Cumhurbaşkanı, 10 Başbakan değişti. Dolar 191 lira, ekmek 1 kuruştu....

Fenerbahçe'nin çıktığı her Türkiye Kupası finali öncesinde arkadaş geyiklerinden başka bir şey ifade etmeyen 'neler değişti' içerikli futboldan uzak ayrıntılarla dolu yazılar gazetelere manşet oluyor. Ben kendi adıma bıktım bunlardan. Ayrıca bu gazetecilikte kolaya kaçmaktan başka bir şey değil. Neler değişti yerine zihniyet değişmedi içerikli haberler yapılsa, F.bahçe'ye şakayla takılmak yerine, eleştirel yaklaşılsa bu takımın 26 yıldır neden kupayı kazanamadığı yazılsa konuşulsa... Fenerbahçe 26 yıldır kupaya hasret. 19 kez finale çıkıp 4 kez kazanmış. Ama son 5 yılın 3ünde de finalde varlar. 3 olur, 5 olur hep ezeli rakibine elenirsin finalde anlayış gösteririz. Ama 26 yıldır finalde kupa kaybediliyorsa ortada bir sorun vardır... Son 5 yıldır gazetelerde bu haberler manşet oluyorsa gazetecilikte de bir sorun vardır... Bunlar sorgulansa daha güzel günler göreceğiz.

Fenerbahçe kupayı alsın ya da almasın farketmez ama bu haberler mümkünse artık azalarak bitsin...

sevgiler volkanbk3

Orlando Yine İntihar Etti

Farkı 14 sayıya kadar çıkarıp son çeyrekte yine verdi maçı Orlando Magic. Marbury'nin "ben yaşıyorum", Davis'in "ben bir tesadüf değilim dediği maçta", Howard "ben evde yokum" havasındaydı. Geri kalanlar son çeyreğe kadar süper top oynayıp farkı yakalayınca yine ceketlerini asıp, uçurumdan atladılar. Van Gundy 4 kere suni teneffüs yaptı ama ciğeri yetmedi. Seri 7. maça kalacak gibi. Bugün aşırı yoğun olduğum için yazı gecikebilir, ilk fırsatta yazacağım.

Orlando @ Boston

http://www.justin.tv/sonny_chiba

yayın kalitesi muazzam

12 Mayıs 2009 Salı

Boston - Orlando 5. Maçı NBA TV'de

Aslında bir Digiturk abonesi olarak normal şartlar altında bu maçı NBA TV'den kanepede yayılarak seyretmem gerekirken, evin ön duvarında asılı olan digi-çanaksal-anten-zıpçıktısını duvarda tutan çelik dübel koptuğu ve polarizasyon bozulduğundan görüntü alamamam üzerine, yaklaşık yarım saat önce, anteni tekrar eski haline getirmeye çalışırken, yatsı ezanı paralelinde, dinden çıkma tehlikesi ile karşı karşıya kalarak ve çağlayarak, anteni acı ve nefret dolu kuvvetimle çelik dübellerini de kırarak duvardan söktüğüm için ben de NBA TV'den izleyememe durumunda kalmış bulunuyorum. O nedenle sabahın 3'ü gibi bir saatte, hala bilgisayar karşısında olacak kadar basketbol hastası arkadaşlarıma sesleniyor, sizler de benim kadar kafayı Boston'la Orlando'yla bozmuşsanız o saatlerde buralarda olun, internetten yayın linkini sizlerle paylaşalım diyor, o saate kadar eşimle yazlık-kışlık kıyafet tertibi faaliyetine katılmaya gidiyorum, beni aramayın, sormayın.

Arayanlar için canlı yayın linki:

http://www.justin.tv/sonny_chiba

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Son Şut Kurbanları

1 basket çok şeyi değiştirebilir. 1 maç kazandırır, 1 seriyi aldırır, 1 şampiyonluğa götürür. Dün geceki maçın sn saniyesinde Glen Davis’in ellerinden çıkan o şut basket olunca Boston-Orlando serisinin tüm seyri değişti. O şut girmese seri 3-1’e gelecek ve muhtemelen 7. maça uzamadan bitecekti. Belki de Hidayet’in şanssızlığıdır bu, izleyenler bilirler Divac’ın tokatlayıp Horry’nin üçlükle bitirdiği pozisyonu. O basket seriyi 3-1 olacakken, Lakers’a getirip Kings’in onlarca yıllık şampiyonluk özlemini gidermeye en çok yaklaştığı noktadan uçuruma yuvarlandığı noktaydı. Hidayet için belki de bir dejavu, Orlando için özgüvene önemli bir darbe.

Orlando Magic şu ana kadar play-offta oynadığı 10 maçın 4’ünü kaybetti. Bu 4 maçın 3’ü ise, dün gecekiyle birlikte, son saniye basketleriyle kaydı ellerden. 1 maçı Hidayet’in savunduğu Iguodala alırken, 1 maçı Lewis’in adamı Young koparmıştı. Son darbeyi vuran yine Lewis’in adamı Glen Davis oldu. Maç sonu röportajında “Oradaydım ve bekliyordum, şutu atmak için hazırdım. Her gün çalışıyorum, çok çalışıyorum, kazanmak için her şeyi yaparım, şutu sokacağımı da biliyordum.” diyen Davis’in inanmışlığı hepimizi çok etkiledi. Kendi adıma helal olsun demek istiyorum. Geçen sene Garnett tarafından dövmekten beter edilen, aşağılanan, ağlatılan bu adam bugün takımını ipten alabiliyorsa her türlü övgüyü hak ediyordur.

4. maç son dakikasına kadar dengede gitti. Maçın başında Orlando, sonunda Boston biraz palazlansa da dengeyi bozamadılar. Orlando yine Rondo’nun şutunu riske etti, Allen ve Pierce’a baskılı savunma yaptı. Pierce bu sefer daha agresif ve akılcı oynadı ilk yarı boyunca ve bu seride ilk kez Hidayet’e karşı bariz üstünlük kurmayı başardı. Ancak onu durduran yine Hidayet’in zekası oldu. Hidayet’in her penetresinde her kaçışında ona yetişemeyip faulleri alınca ikinci devre son derece verimsiz oynadı. Allen devamlı değişen savunmacıları nedeniyle çok yoruldu kaçmaya çalışırken. Perde sonrası adam değişmelerde son derece başarılıydı Orlando savunması, pek fazla mis-match denilen eşleşme sorunu yaşamadılar. Boston tarafı ise savunmada yine Howard ve Lewis’e pek çözüm üretemezken Hidayet’i yakın alıp, top aldığında ilk adımına yardıma adam çıkartıp tıpkı Sixers serisinde DiLeo’nun yaptırdığı gibi bozdular. Redick’i top aldığında sert savundular, belki onlar da beklemiyorlardı ama Redick’in pas atabildiğini görünce biraz dengeleri bozulsa da faul problemine girerek Redick yine kendi kendini yaktı. Lee maç sonu enerji kattı Magic'e ama kaçırdığı 2 boş şutla maçın son saniyelere kalmasına neden olanlardan biri oldu. Rondo’yu Alston oyunda olduğu sürece iyi savundu, kolay pas atmasına izin vermedi ama aynı yetkinliği hücumda gösteremedi. Belki biraz daha isabetli oynasa maçı kazanan taraf Orlando olacaktı. Maç sonunda hem Boston hem de Orlandolu oyuncular bir çok atıştan faydalanamayınca düğümü çözmek son saniyeye kaldı. Glen Davis ise kötü oynadığı 3. maç sonrasında şüphesiz bu maçın “X” faktörü, İskender’i oldu. Maç boyu kaçırdığı 5 serbest atış ile takımını sıkıntıya sokan genç forvet, son şutta Magic savunmasının ona saygı göstermemesini feci fatura etti.

Skor 94-93 ve maçın bitimine yaklaşık 10 saniye var. Maçı izlerken kendi adıma mola alan Boston’da Rivers’ın Pierce üzerinden bir hızlı hücum çizeceğini, basket bulamazlarsa kalan sürede bir kez daha hücum edip beraberliği yakalamak için faul yapacaklarını düşünmüştüm. Ama tıpkı 2. maçta olduğu gibi Koç Rivers bir kez daha ne kadar kaliteli bir isim olduğunu göstererek beni de Orlando Magic’i de şaşırttı. Süreyi sonuna kadar kullandılar, son topu Pierce’a verdiler, şuta kalkan Pierce’ı Howard çok iyi kapadı, Lewis de ona yardıma koşuyordu, ben tamam bitti bu iş derken Pierce topu Davis’e indirdi ki, asıl o an Orlando’nun işi bitti. Rivers’ın bu seti çizdiğini, Davis’in ihmal edileceğini düşündüğünü maç sonu öğrendik. Herkes Pierce ya da Allen derken, O müthiş bir maç geçiren Davis’e verdi bütün sorumluluğu. Kaçırsa “İyi savunma yaptı Magic, Davis üzerinden oynamaya mecbur kaldık, O da elinden geleni yaptı” diyerek savunacaktı oyuncusunu belki de. Ama “Glen beni kendimden geçirdi, işi bitirdi!” diyerek ne kadar mutlu olduğunu anlattı maç sonunda.

Stan Van Gundy maç sonu demecinde “Oyuncularım tamamen benim istediğim savunmayı yaptılar son topta. Yanlış yapan biri varsa o da benim.” dedi. Oyuncularını savunması ve tüm sorumluluğu üzerine alması onun karakterinin ansıması tıpkı maç öncesi son antrenmanda taktik tahtasına yazdığı şu cümle gibi: Sixers 3. maç sonunda 2-1 öndeydi, seriyi 4-2 biz kazandık. Bugün biz 2-1 öndeyiz, benzer bir şeye izin verecek miyiz?

Bu seri koçların kapışması şeklinde geçiyor, her maç ayrı bir taktiğe her maçayrı bir stratejiye şahit oluyoruz. Dün Magic’in elinde olan saha avantajı bugün Celtics’in elinde ve hiç kimse 5. maçı kesin Celtics alacak diyemiyor bugün. İşte bu da basketbolun güzelliği. Maç anlatımı ve yorumlarıyla ilgili tek söz söylemedim gördüğünüz üzere, çünkü Kaan Kural yapmıyordu ve basketbolseverler her iki takıma da hakkını veren (yanılmıyorsam) Çolakoğlu ile çok rahattı.

2.maç yazısında söylediğim aşağıdaki sözlerin ne kadar yerinde olduğunu ispatlayan bir cümle ile yazıyı kapatalım. O cümle şuydu:

“Van Gundy mutlaka savunma çözümleri üretecektir Boston'a karşı. Çünkü bir şekilde Orlando Boston'a 90-100 sayı arası yense de yenilse de atacaktır ama yediği sayı serinin gidişatını belli edecektir.”

3. maçta Celtics açılan farkı azaltıyor ve hemen molayı alan Van Gundy oyuncularına bir kaç kez şu cümleyi söylüyor.

“It’s all about the defence!”

Not: Bu yazı NBAKolik için yazılmıştır.

Orlando - Boston Internet Yayını

4. maç internet üzerinden veetle.com web sitesinden izlenebilir. Ancak öncelikle Veetle TV yazılımını yüklemek gerek. 1 Mbit bağlantılar zaman zaman donma yaşayabilirler ancak üzeri bağlantılar çok rahat izleyebilirler.

İşte yayın adresi şurada, yazılım da burada. İyi seyirler ve eğlenceler.

Orlando'dan Gözdağı - Gecikmiş 3. Maç Yazısı

2. maçta Magic’e çok önemli mesajlar vererek Pierce’ı hiç kullanmadan, Eddie House faktörü ile ezici bir galibiyet alan Boston Celtics için 3. maç çok önemliydi. Bu maçı almaları demek serideki saha avantajını yeniden yakalamaları demekti çünkü. Ben kendi adıma maça çok hırslı, hızlı ve baskılı başlayacaklarını düşünmüştüm ama bu sefer beni şaşırtan Magic oyuncuları değil Celtics oyuncuları oldu. 2. maçı alanın sadece Rivers ve House olduğunu ispatlarcasına maçtan çok çabuk kopup bir daha toparlanamadılar.


Diğer 2 maçın aksine daha maçın hemen başında Orlando Magic’in farklı bir top oynayacağı belli olmuştu. Alston’ın cezası nedeniyle olmadığı beşte 1 numara oynayan adam Anthony Johnson’dı. Rondo ile ilk 2 maçtaki eşleşmelerinin çoğunu Rondo kazanmıştı. Maç öncesi görüşlerde de hep AJ’in ezileceği söyleniyordu. Ancak oynadığı süre boyunca Rondo’ya kabus oldu AJ. Marbury ilk kez bu kadar önemli süre aldı Rondo’nun yerinde. AJ’in savunmasının sırrı Alston’ın yaptığı gibi çok yakından almak değildi rakibini. 1 adım daha geriden alarak, diğer arkadaşları asist kanallarını kapattığında Rondo’yu şuta mecbur bıraktı, o bir adımın avantajıyla perdelerden çıkmayı da başardı. Yeşil kadroda belki de en kötü şut atan adam olan Rondo da isabetsiz atışlarıyla ritmini kaybetti. AJ’den sonrası da pek renkli olmadı onun için. Zaman zaman Hidayet aldı onu, sonrasında Lee. Üçünden de çok çekti, Celtics’e de bu savunma stratejisi çektirdi.


Takım savunması anlamında belki de bu post-season’daki en iyi maçı oynadı Magic. Şutörleri maçın büyük bölümünde yakından savunup, şut attırmadan penetre ya da zorlama atışlara mecbur bıraktı savunmacılar. Redick kariyerinin en iyi savunmasını yaparken, sakatlıktan dönen maskeli süvari Redick’ten aşağı kalmadı. Hidayet öylesine bezdirdi ki Pierce’ı attığı sayıların Hidayet dışarıdayken ya da başka bir adamın üzerindeyken geldiğine odaklanmak gerek. Lewis 2. maçta eleştirdiğimiz yardım savunmalarına gelmeme eksikliğini biraz gidermiş gözükürken, kendi adamlarını da yakın alarak iyi savundu. Howard içinse blok performansını gördükten sonra söylenecek söz yok. 2. maçta Magicseverleri çok üzmüştü umarsızlığı ile. Yaptığı sansasyonel bloklar çok ciddi ivme verdi takım savunmasına ve hücumu da ateşledi adeta.


Bu savunma verimini ve Hidayet’in, Johnson’ın, Lewis’in hücum performanslarını gördükten sonra Stan Van Gundy’e birkaç kelime etmeden geçemeyeceğim. Rivers’ın 2. maçtaki karakter gösterisinden sonra o sahne aldı 3. maçta. Savunmadan aciz, adam paylaşamayan bir mahalle takımı görüntüsündeki Magic’i 2 gününde nasıl başardı da böylesi iyi savunma yapar hale getirebildi, alkışlamak gerek. İlk devre neredeyse hiç üçlük seti oynatmayarak rakibin savunma konsantrasyonunu bozup 2. devreyi yağmur gibi üçlüklerle geçirtti takımına ve bu sene ilk kez güvenle üçlük attı Magic. Maçtan önceki yorumumda oyun kurucusuz bir beş görebiliriz demiştim ve maçın 20 dakikasını böyle oynadığını gördük Van Gundy’nin, yetiyi Hidayet’e verdiğini. Stan Van Gundy her şeyiyle çok farklı bir Koç. Bu koçun 3 senedir kenarda oturan NCAA efsanesi oyuncusu Redick'in, maçın sonuna 26 saniye kala aldığı topu hücum etmeden 24 saniye süresi dolarken hakeme teslim edip rakibin ve taraftarların ciddi saygısını kazandığını ve ayrıca Boston Celtics'i onore ettiğini söylemeden geçmek de ayıp olur. Kutlamak gerek J.J. Redick'i.


Hidayet’in sakatlığının etkilerini atmaya başladığını ve zorlama atışlardan olabildiğince uzak durduğunu görmek, Lewis’in ısrarla potaya yaklaştığını izlemek, Lee’nin penetrelerini, Redick’in şutlarını takip etmek bir zevkti. Ama 4. maça bu Boston olamayacak Amway Arena’da.


Bu serinin TV kahramanları Kaan Kural ve Murat Kosova’ya dönüp yaptığım bazı tespitlri paylaşmak istiyorum. Kural’ın Boston maçlarında taraftarca maç yorumladığından, fazlaca konuştuğundan ve spikere maç anlattırmadığından dem vurmuştum hep. Üşenmedim ilk devre daha maç kopmadan bir sayayım dedim Kural nedeniyle anlatılamayan hücumları. İlk çeyrekte 16, 2.çeyrekte 12 olmak üzere ilk devrede tam 28 hücumu anlat(a)madı Kosova. 28 hücum ne demek Allah aşkına. İlk devrenin 3’te 1’i anlatılmamış! Taraftarca yorumlarını takip etmek istedim ama bu sefer azdı bunlar, bizim yazıları mı okudu ne? Maçın başından itibaren Boston hep geride kalıp bir türlü patlama yapamayınca pek bir az bahsetti Boston’dan ve oyuncuların şecerelerinden, ama yine de kabına sığamadığı dakikalar oldu. Lewis’e faul yapılan bir pozisyonda sinirli bir şekilde “şamarı yedi suratına!” demesi, Howard’ın boyalı alanı dağıtan smacına yorum bile yapmayıp 30 saiye kadar konuşmaması, Eddie House’un 2. çeyrekte farkı 12’ye indiren üçlüğünü bir nara ile kutlaması, Boston’ın bu kadar fark yemesi ve hücumdaki başarısızlığını Orlando’nun iyi oyun ve savunmasına değil de “Bugün çok dağınıklar, özellikle Alen ve Pierce’ın bu performanslarında savunmanın rolü yok.” diyerek farklı yerlere bağlaması Kaan Kural’ın rengini anlamamız için yeterli verilerdi.


Maç anlatımıyla ilgili unutamayacağımız diğer enteresanlıklar Kosova’dan geldi. Türkçemiz'e kazandırdığı penetrasyon kelimesi ve bir smaç sonrası söylediği “smacı koymuştu!” sözleriyle geceye renk kattı. Teşekkürler Kosova.


4. maçı kim anlatacak bilmiyorum ama dünkü Denver-Dallas maçındaki gibi tarafsızca maç yorumlayan bir Kural istiyoruz yine yoruma gelecekse. Allahtan Digiturk’te orijinal dil seçeneği var da onlara mahkum değiliz.


Not: Bu yazı NBAKolik için yazılmıştır.

10 Mayıs 2009 Pazar

Orlando - Boston 4. Maçı NBA TV'de


Online yayınlayan izlemesi sorunsuz bir yayın bulursam buraya koyacağım. Yine zevkli maç olacak.