Sayfalar

5 Haziran 2009 Cuma

Vallahi de Billahi de Şoktayım! Rijkaard GS'da!


Galatasaray.org kitlenmiş durumda gerçi ben de kitlendim ya! Nasıl oldu, nasıl başardılar tavlamayı, inanamıyorum. Kedi olalı bir fare tutmak diye buna diyorlar herhalde. Juande Ramos'a da kapak olsun bu imza.

Kobe Tecavüz Etti!

Kobe Bryant alenen Orlando Magic'e tecavüz etti ama bir Allah'ın kulu da ne polisi aradı ne ambulans çağırdı!

Bu maçın yazısını aşırı yoğunluktan ve şehir dışına çıkacağım için yazamayacağım ama Kobe'nin açık tecavüzünü hazırlayan faktörlerden biri de, beklenenden çok daha iyi dönmüş olsa da, Jameer Nelson'ın dönüşü oldu. Van Gundy kendi tekerine çomak soktu adeta. 3. çeyrek hastalığı debreşti, Lakers Howard'ı muazzam savundu, Lewis henüz Los Angeles'e gelmemişti. Pazartesi kombin edilmiş 2 maçın yazısı bir arada.

Los Angeles'a Gökten Nelson Düştü!

Şu anda maçın 2. çeyreği ve ağzım 1 karış açık durumda. İhtimal vermediğim, yazılanları hadi canım diyerek okuduğum bir gecede daha 2 aylık iyileşme ve çalışma süresine ihtiyacı olması gereken Jameer Nelson sahada hem de kendisi gibi değil Magic gibi. Biri beni çimdiklesin lütfen!

4 Haziran 2009 Perşembe

Tahliller ve Reçete

Çok uzun bir yazı yazma niyetinde değilim Final üzerine. İki takım da finale geldiklerine göre, her ikisi de kendi konferanslarının en iyi takımları ve en üstün özelliklileri.

Lakers tarafına bakacak olursak en büyük iki avantajları olarak Kobe Bryant ve Phil Jackson isimleri öne çıkıyor. Kobe Lebron James kadar kuvvetli, ilk adımında vurup geçen bir isim belki değil ama akıl ve oyun zekası olarak, yaşadıklarının, tecrübesinin de etkisiyle takımını alıp götürecek adam olarak sivriliyor. Hem de bu alıp götürmeyi tek başına sırtlanarak değil, arkadaşlarını da formalarından çekerek yapıyor. Bu etkiyle ve Phil Jackson’ın koçluğuyla beraber oyunun sıkıştığı dakikalarda Lakers takım olarak oyunu bırakıp Kobe’yi seyretmiyor, setlerde üzerlerine düşen görevlerine dikkat ediyorlar. Bu yüzden Lakers Cleveland’a göre daha dayanıklı, mental açıdan daha kuvvetli bir takım.

Orlando tarafında ise iki sedir her maç daha olgunlaşan, her maç bağlarını kuvvetlendiren bir ekip var sahnede. Stan Van Gundy’nin sisteminde kimse mutlak süper yıldız konumunda değil. Oyunun her alanında görevini yapma sorumluluğuna sahip adamlar haline gelmiş durumda Orlando oyuncuları. Brian Hill zamanından kalma savruk ve sorumsuz takımdan eser yok. Takımın öne çıkan isimleri tabii ki başta Howard, Lewis ve Hidayet. Howard’ın kuvveti ve yırtıcılığı, Lewis’in skor potansiyeli, Hidayet’in oyun zekası Orlando’yu bu sezon hep öne taşıyan faktörler oldu. Lee, Pietrus, Alston, Gortat, Johnson gibi isimlerin tamamlamasıyla takım hüviyetine kavuşan Orlando bu tura kadar hep eşleşme problemleriyle rakiplerini yıldırıp oyunlarını bozdu. Howard dışındaki her oyuncusu şutör ve vatsın üstü penetreci olan Orlando’nun hücum opsiyonları çok fazla.

Serinin nasıl olacağına baktığımızda Lakers açısından en büyük sorun kuşkusuz Dwight
Howard olacak. Howard yüzünden Zen Master Bynum-Gasol’la başlayacaktır maçlara. Ancak Bynum’un kendi adıma çok çabuk faul problemine gireceğini düşünüyorum. Bu durumda Gasol’la oynamayı tercih etmek boyalı alanda delik açmak demektir. Gasol’lu 5’te Odom’un 4 numarada oynayacağını ve sık sık ikili sıkıştırmaya geleceğini düşünüyorum. Bu durumda Odom’un alacağı Lewis de çok şut bulacaktır. O nedenle seride, bu zamana kadar çok fazla görmemiş olsak da Mbenga’nın süre alacağını düşünüyorum. Mbenga Howard’a karşı savunmada sertlik hücumda yokluk demektir. Mbenga sahadayken Lakers hücumu şuta ve yapabilirlerse pick-n-rollere döner. Jackson’ın elinde kalburüstü şutörler olduğuna göre (Fisher, Kobe, Ariza, Walton) zaman zaman bu riski alacağı kanaatindeyim.

Bynum ve Gasol’la aşladığında Gasol-Lewis eşleşmesi hücum potansiyelleri açısından zevkli, savunma potansiyelleri bakımından kabus gibi olur. Her iki oyuncu da birbirini layıkıyla savunamaz. Yumuşak karınlar 4 numaralar olur.

Hidayet Ariza eşleşmesinde Ariza’nın hızı Hidayet’in oyun zekası ön plana çıkıyor. Ariza Hidayet’i bezdirmek için sert savunma yaparsa, çok faul alır Hidayet, o nedenle Walton’ın da çok süre almasını bekliyorum final serisinde. Burada belirleyici nokta Kobe’nin Hidayet’in savunmasına ne sıklıkla ve hangi sertlikle yardım getireceği, bu anlarda Hidayet’in boş adamı bulup bulamayacağı olacaktır. Sixers serisindeki gibi etkili bir tepede ikili sıkıştırma gelirse Orlando’nun ritmi bozulur. Alston’ın oyun kuruculuğuna bakmak durumunda kalırlar ki hep söylüyoruz Alston tam bir serseri mayın.

Alston Fisher eşleşmesinde Alston’ın hızı Fisher’a, Fisher’ın oyun zekası ve şutörlüğü Alston’a problem yaratacaktır. Tahminim iki oyuncunun birbirini yiyeceği yönünde açıkçası. Bu eşleşmede sivrilebilen isim belki de seriyi getirecek kendi takımına. O yüzden maçları izlerken bu iki adamın kattıklarına ve kaybettirdiklerine aha bir dikkatle bakın derim. Sevgili dostum Alkın da değinmiş forumda bu konuya, aynı fikirdeyiz çoğunlukla olduğu gibi.

2 numara eşleşmesi 5 numara eşleşmesinin Lakers’a olduğu gibi kabusu Orlando’nun. Lee ilk 5 başlayacak olsa da maçın çoğunluğunda Pietrus duracak Kobe’nin karşısında. Pietrus’un James’i yavaşlatan savunması Kobe karşısında ondan beklentileridoruğa çıkarmış durumda. Ama bu sefer karşısındaki adam tam bir basketbol kurdu. Teması almayı çok iyi bilen Kobe Bryant’ın Pietrus’u canından bezdirmesi beklenen bir senaryo benim için. O nokta da Lee’nin kısa kalıp, Pietrus’un faul problemine girdiğini ya da Kobe’yi tutamadığını görürsek 3. seçenek Hidayet olacaktır. Switchlerde birkaç kez zaten Kobe ona kalacaktır ama son çare olarak Hidayet Van Gundy tarafından Kobe’ye verilebilir.

Netice olarak canavar Howard Lakers’ın kurt Kobe Magic’in belalısı olacak bu seride (Film tanıtımı gibi oldu). Bir de Orlando için reçete vereyim Barkley, Miller havasında:

  • Topu mümkün olan her fırsatta Howard’a indir, potaya gidemezse dışarı atacağı paslar için hareketli ol, boşa çık.
  • Bol bol penetre et, rakip uzunlar faul sıkıntısına girdiğinde Howard’ı beklemekten kimse şutlarına çıkamasın.
  • Hızlı hücum yapmalarına izin verme, set oyunu olsun.
  • Kobe’yi olabildiğince köşelere sürükle, penetrelerini kısıtla.
  • Her ani Lakers hücum saldırısında çabucak mola al.

Basketbol, sağlık ve mutluluk dolu günler…

3 Haziran 2009 Çarşamba

Belki Bir Gün...

Kaptan Bülent için geliyor bu şarkı, yaşadıklarını haketmeyen, yaşattıklarını haketmediğimiz, hep Kaptan olarak hatırlayacağımız adam için. Güle Güle Git Cengaver...

Belki bir gün özlersin
Başka adamlarla

Başka şehirlerde

Yürürken


Okuduğun ilk roman

Sevdiğin ilk renkler

Yasal acılarından

Hatta yalnızlıktan
Belki dolar gözlerin

Başka adamlara

Başka şehirlerde

Belli etmezsin

Belki bir gün özlersin


Sil gözünün yalnızlıklarını

O an fısılda duvarlara adımı

Bin bıçak var sırtımda

Biniyle de adaşsın

Her biri hayran sana


Belki bir gün özlersin

Başka adamlarla

Başka şehirlerde

Yürürken

Seçtiğin bu hayat
Geçtiğin son şehir

Yasal acılarından

Hatta yalnızlıktan

Sessiz harfler seçersin
Başka adamlara

Başka şehirlerde

Belli etmezsin

Belki bir gün özlersin


Sil gözünün yalnızlıklarını

O an fısılda duvarlara adımı

Bin bıçak var sırtımda

Biniyle de adaşsın

Her biri hayran sana


Not: Emre Aydın'ın "Belki Bir Gün Özlersin" adlı eseridir ve 2 yerinde çok ufak değişiklikler yapılmıştır.

31 Mayıs 2009 Pazar

Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral!

Amerikan Basını’na bir tokattır bu seri. Hatta yumruktur birazcık da tekmedir ne yalan söyleyeyim malum yere atılan. Dün Yahoo’da okuduğum bir maç değerlendirmesi sadece Cavs’ten, 5. maçı nasıl kazandıklarından, Lebron James’in ne kadar büyük bir oyuncu olduğundan bahsediyordu. James – Bryant finali geliyor mu diye soruyordu birçok yerde. İşin reyting kaygısı tarafına öylesine kaptırmışlardı ki kendilerini, gözleri süper yıldızların kapışması ihtimali ve üzerinden kazanacakları yeşillerden başka bir şey görmüyordu. Bu maç, bu seri, bu takım onlara yakışan cevap oldu, ilk cümledeki tokat!

Önce kaybeden tarafa bakalım. Lig lideri, her takıma karşı saha avantajına sahip, ilk 2 turu terlemeden geçmiş, Lebron James’in takımı Cleveland. Sezon boyu geçmiş sezonların aksine takım gibi oynamayı başarabilmiş, Lebron James’i gerektiği anlarda devreye sokup dengeleri koruyabilmiş bir organizasyondu Cavs’in ki. İlk 2 turdaki görüntü de böyleydi ama ligdeki 29 takım içinde kendilerine en çok ters gelen takımla baş başa kaldılar Konferans Finalinde. Senelerdir Orlando Magic’ten maç almak adeta Kaf Dağı’nda yetişen nadir bir çiçeği bulup getirmek gibiydi. İşte bu yüzden telaşa kapılmak, takım olmaktan vazgeçmek, rotasyonu daraltmak, her şeyi Lebron’a bırakmak sonları olur diye uyarmış, Orlando için verdiğimiz reçeteye bunları koymuştuk. Ama en başta bırakın Lebron tek başına oynasın, paylaşamasın demiştik. Bunları söylerken de çıkış noktamız hep ne kadar süper bir yıldız olursanız olun tek başınıza bir seriyi kazandıramayacağınız düşüncesiydi. Dediğimiz de oldu. 2. maçı son saniyede mucizevi bir şekilde aldı Lebron, 5. maçı da son çeyrekte coşarak getirdi ama Cavs yoktu sahada sadece Lebron’dı savaşan.


Koç Mike Brown Yılın Koçu ödülünü ne kadar hak etti sorularını getirdi aklımıza. Elinde Gibson gibi Magic’e karşı oynadığı her maçta sorun çıkarmış bir üç sayı makinesi varken 2 maçta onu hiç düşünmemesi, iyi oynarken kenarda unutması Lebron dışındaki tek avantajını aldı götürdü Cavs’in. Lebron’ı hücumda diri tutmak uğruna Hidayet’i West’le tutması 1 değil 2 eşleşeme sorununa neden oldu. Hem Lewis hem de Hidayet domine ettiler savunmacılarını ve Cavs’in savunma dengesini bozdular. Brown’ın en iyi yaptığı şey seri boyunca Howard’a çok çabuk yardım getirip, ikili, üçlü sıkıştırmalar yapmaktı. Dışarı pas çıkarma alışkanlığı olmayan Howard hem kendi zorlandı hem de takımını çok zorladı, bu son maçtan bahsetmiyorum tabii ki, bu maç tarihe not düşülen, belki de yeni bir çağın açıldığı istisna çünkü Howard açısından.


Bu kadar yanlış yapan, psikolojik açıdan rakibinden geri kalmış ve tek bir adama bağımlı bir takımla oynarken hem kadro hem de Koç farkı ortaya çıkıyor. Van Gundy de sırf bu seri boyunca değil hem playofflar hem de normal sezon boyunca gördüğümüz, maça hakim olma, kontrolünde tutma, çoğu zaman doğru zamanlama ile oyuncu değiştirme ve maç önü – maç sonu demeçlerdeki mesaj dolu açıklamalar onun Pat Riley’nin yanında o kadar sene boş boş oturmadığını ve Riley’den çok şey öğrendiğini gösteren donelerdi. Eşleşme sorunları, psikoloji ve Koç açısından önde olan takım Magic’ti bu seride özetle. Oyuncu yapılarını gözden geçirdiğimizde 4 isim benim adıma sakin ve soğukkanlı ruh halleriyle ön plana çıkıyordu: Hidayet, Lewis, Lee ve Pietrus. Lee ilk turdaki kadar ekin olmasa da ciddi katkı verdi savunma tarafında ve oyunun kitlendiği andaki stop cemşatlarıyla. Driplingi kesip aniden çıkardığı şutlarda muazzam isabet bulması onun gelecek kariyerinde kontratına sıfırlar ekleyecek bir unsur şüphesiz. Ama diğer üç adam söylenecek ne olabilir ki!


Pietrus bu seride tek başına tüm Cavs benchinden fazla sayı attı. Rashard Lewis kim savunursa savunsun hep şutlarını aynı yüz ifadesiyle soktu. Hele 1.ve 4. maçta son saniyelerde soktuğu 2 üçlük var ki anlatmaya da anlamaya da ömür yetmez. Ve tabii ki Hidayet Türkoğlu. Serinin de Orlando’nun da dümeni ondaydı. Brown’ın onu West ile tutmaya karar vermesi bir anlamda Orlando’ya büyük final için ön rezervasyon oldu. Hidayet kendisinden uzun ya da en az kendi boyunda adamlar tarafından el kaldırarak savunulduğunda pas etkinliği azalan bir oyuncu. Eşleşmesinde kısa boylu bir adam yakalarsa, sahayı yukardan ve geniş açıdan görünce takımı çok rahat oynatabiliyor. Şu seride maç başına ortalama 15 kez boş adam bulmayı başardı Hidayet. Boş derken bomboş demek istiyorum, etrafında kimse olmayan, şuta ya da penetreye müsait adamlar. Aynı Hidayet West’in savunmasında topu Howard’a da çok rahat indirdi. Zaten eğer bir Orlando hücumunda Howard hemen hücumun başında topa dokunuyor ve birebir yakalıyorsa ya da topa 2. kez değme fırsatı buluyorsa pota altından ya faul düdüğü ya da basket çıkıyor. Bu avantajı kullanmayı düşünen ilk adam he daim Hidayet oldu, ikinci isimse Lewis’ti. Bu iki sakin adam inanılmaz mental katkı yaptılar arkadaşlarına. İlk 5 maçın tamamında devreye mağlup girip üçünü kazanmaları da onların sakin ve telaşsız oyunlarının etkisiyle büyük oranda. Pietrus’a her baktığımda, onun alışık olmadığımız savunma alevini ve skor potansiyelini özellikle de köşe üçlüklerini gördüğümde hem seviniyor hem de üzülüyorum. Şu takımda bir de u sezon Atlanta’da harcanan Evans olsa ne güzel olurdu diye düşünmeden edemiyorum. Ama Pietrus her türlü övgüyü hak eder durumda, hakkını yememek gerek.


Ve illaki de serinin adamı Dwight Howard. Kendini maça verdiğinde onu durdurmak imkânsız. Yapacağım dediğinde isterseniz dörtlü sıkıştırma getirin, o istediğini muhakkak yapacaktır. Gerçekten Süpermen olmaya doğru gidiyor. Shaq’tan sonra ne Orlando ne de NBA böylesini görmedi. Shaq’ın yapamadıklarını da yapmaya niyetli. Bu gece aniden bir Tim Duncan bir Kevin Garnett hüviyetinde pas çıkardı arkadaşlarına, oyunları adeta boyalı alandan kurdu. Böyle oynamaya devam edebilirse kimse tutamaz onu, sen bile tutamazsın, yıldızlar tutamaz! Bugün Kral öldü, yaşasın yeni Kral! Yeni Kral Süpermen!


Orlando Magic Büyük Üçlüsü önderliğinde NBA Finalleri’ne yükselmeyi başardı. Tam 14 yıldır bu büyük günü bekliyorduk. Önümüzde 5 gün var finaller başlayana kadar. Artık sevinme, artık 95 takımıyla 2009 takımını kıyaslayıp keyiflenme, artık Doğu’nun en büyüyüğüz diye bağırma, artık kendinden geçme zamanı.


4-0’la bitmeyecek, her maçı kafa kafaya geçecek 2 dengeli kadronun kapışmasını seyredecek olmanın verdiği basketbol huzuruyla,


Görüşmek üzere!


Not1: Final reçeteleri hafta içi buradan bulunabilir.


Not2: Bu galibiyet bana bir takım elbise kazandırdı, bknz 5.maç yazısı.


İlave Not3: Not 2'deki takım elbise karşı tarafın "Ben aslında Cleveland 6. maçı kazanır da son maç Cleveland'da oynanırsa, o maçı Cleveland alır turu geçer demiştim, ona iddiaya girmiştim" söylevi ile gelmeden gitmiş oldu. Bu da bana iddiaya girerken şahit sayısının önemli olmadığını ve mutlaka yazılı bir belge bulunması gerekliliğini göstermiş oldu, kendime geçmiş olsun diyor, karşı tarafa sitem gönderiyorum :D