Sayfalar

30 Ocak 2009 Cuma

Neo - Klasik

Biri 28 diğeri daha 23 yaşında, ama onların rekabeti şimdiden klasikler arasına girdi. Kendi adıma bir Nadal hayranıyım, stiline bayılıyorum, oyuna kendini verişine bitiyorum. Fedex'in tarzı bana Pete Sampras'ı hatırlatıyor her izlediğimde. Sampras'a da hiç ısınamamıştım, Fedex de öylesine soğuk oldu hep benim için. Bugüne kadar tam 18 maç yapmışlar, Avustralya açık finalinde 19. kez konuşturacaklar maharetlerini ve biz sihirli kutunun karşısında zevkten dört köşe olacağız yine. Önemli adamları geçip geldiler finale kadar ama Nadal'ın son maçı tarihe geçti. Avustralya Açık tarihindeki en uzun maçı oynadı Fernando Verdasco'ya karşı. 6-7(4), 6-4, 7-6(2), 6-7(1), 6-4 'lük setlerle geçerken İspanyol'u tam 5 saat 14 dakika ecel terleri döktü Nadal ama daha kuvvetli olan oydu.

Şimdi finalde efsanevi bir kapışma yaşayacaklar, yine, yeniden. Bunun adı Neo-klasik.

City'nin Arapları Rahat Durmuyor

Manchester City'nin çılgın Arapları bu sefer de kancayı Blackburn'un golcüsü Roque Santa Cruz'a atmışlar. Daha önce basınımız tarafından 10 miyon Euro'ya ülkemize getirilen Santa Cruz için Rovers'a tam 18.5 milyon Sterlin önermişler ancak aldıkları cevabın hangi el hareketiyle gösterildiğini anladınız siz. Acaba şu kalan 3 günde başka hangi saçma sapan paralara hangi adamları takımlarından koparmaya çalışacaklar, sanki bir komedi filmi izler gibi izleyelim derim. Hoş olmaz mı?

All-Star 2009 Kadroları



Her bir Türk Basketbolsever gibi Hidayet ya da Mehmet'in All-Star 2009 organizasyonunda yer almasını bekliyor, istyorduk. Mehmet istikrarsızlığından kaybetti bu şansını. 43 attığı maçtan sonra tek hanelere düşüp birkaç maç kendini toparlayamaması az da olsa olan umudunu ortadan kaldırdı. Hidayet için ise söylenecek fazla söz yok. Geçen seneki muazzam takım taşıyan performansına rağmen tercih edilmemiş olması, bu sene düşen sayı ortalamasıyla zaten şansının olmadığını gösteriyordu bizlere. Bu adamın Amerikalıların gözüne girmek için daha ne yapması gerek orası da tartışılır.

Yedek seçimlerinde ciddi yanlışlar yapıldığını düşünüyorum. Orlando'dan Nelson, Indiana'dan Granger, Atlanta'dan Joe Johnson Toronto'dan Bosh, Lakers'tan Gasol resmen kontenjandan girmiş durumdalar All-Star'a. Kariyeri boyunca aylak aylak dolaşan Nelson sırf bu sezon 20 maç iyi oynayıp, yüzdeli üçlük attı diye nasıl seçilebilir? Takımı ayaklar altında paspas olan, savunma ile uzaktan yakından alakası olmayan, durmadan şut atan, hep atan, bıkmadan top sallayan Granger bu kadroya nasıl girebilir? Geçen seneye göre son derece alternatifli bir kadroyu ileriye taşımayı başaramamış Bosh'un All-star'da ne işi var? Geçen senelere göre şut, üçlük, serbest atış yüzdeleri düşen, kariyerinin en yerinde olmayan, düz oyuncu Johnson nasıl olur da sırf Atlanta'dan da biri olmalı denilerek kadroya alınır? Bynum Los Angeles'ın altını üstüne getirip kendini aşarken Gasol'un orada işi ne?

Ray Allen, Steve Nash, Rajon Rondo, Al Jefferson, Hidayet, Vince Carter, Calderon gibi bu sezon oyunu her iki yönü ile oynayan ve gayet de başarılı adamlar varken bu formalar gerçekten hak edenlere verilmemiş durumda. Bu Al-star'ı eğlenceli kılabilecek yegane adamlar Shaq ve Howard olacak, onlar da olmasa zaten bu organizasyondan iyice soğurduk herhalde.

Lebron'a, Brown'a Alayına Tokat

Müthiş bir maç, harika bir takım ve o takımı yakalamaya çalışan tek kişinin sırtına yüklenmiş koca bir yük. Dün akşamki maç James'in taşımadığı Cleveland'ın yerinde sayacağının en büyük ispatı. Karşındaki şampiyonluk yolunda en büyük rakiplerinden biri olan takım. Ama sen o takıma takım muamelesi yapmaz da sadece en büyük yıldızını durdurmaya çalışırsan işin biter. Koç Brown'un inanılmaz taktiksel hatalarıyla dolu bir maç oldu baştan sona, bir defa sinirlerine hakim olamadılar. Van Gundy'nin takımı sakin olan ve bunun karşılığın alan taraftı. Maç belki 99-88 bitti ama, aslında Hidayet'in smacı skoru 97-74'e getirdiğinde maç resmen olmasa da bitmişti. Sonrakiler boşluktan kaynaklanan, rehavetten odaklanan basketler. Büyük bir adım oldu Magic için, Cavs'in yıldızdan samadığı yıldızlarıyla, yine bir takım olarak kazandılar. James illa ki bir yerde yorulacak, işte o zaman işleri çok zor olacak.

29 Ocak 2009 Perşembe

2011 Şampiyonlar Ligi Finali Wembley'de

2011 Finali yeni Wembley'de. Yeni hali muhteşem, ilerleyen günlerde üzerine uzun uzun konuşuruz. Keşke orada bir Türk takımını görebilsek.

Yuvana Hoşgeldin!

Muazzam saygı duyuyorum Kerem Tunçeri'ne. Türkiye'de aktif oyuncular içindeki kuşkusuz en iyi oyun kurucu. Efes'te oynadığı dönem gereken saygıyı gösterememiştik ona. O saygıyı Avrupalılar gösterdi, Real Madrid'in 1 numaralı adamı yaptılar. Kendini ispat etti, İspanya Şampiyonu oldu, hep istendi, aranan adam oldu. Bir tek Tanjevic sildi onu bir dönem sonra mecburen yaladı tükürdüğünü, çünkü gerçekten en iyisi o. Orhun Ene'den sonra gönül rahatlığıyla bir tek onu izleyebildik Milli Forma sahadayken. O yokken Efes hep dibe doğru gitti. Son çöküş ona sarılmayı zorunlu hale getirdi. Öze dönüş sürüyor bir anlamda. Önce Kaya alındı, Şimdi Kerem geldi, Aydın Örs'ün adı geçiyor genel menejerlik için, yakında Ermal'in adı da düşer satırlara. Ergin Ataman'ı hiç Efes'e yakıştıramadım, oraya ait göremedim ya neyse, eski koç da takımın başında. Efes'te eskiye dönüş çabaları, sevdalılarını tekrar parkeye bakmaya zorluyor. Kerem'in gelişi bir milat olur umarım, yanlış yabancı transferlerinin sona erip, kendi evladımıza sahip çıkılmaya başlandığının miladı. Hoşgeldin yuvana Kerem!

Pietrus Döndü Magic Rahatladı

Mickael Pietrus'un bu sezon Magic takımının en büyük kazancı olduğundan bahsetmiştim hep önceki yazılarımda. Ancak hem parmak hem bilek sakatlığı üst üste gelince sezon başındaki fırtına girişini sürdürememişti Pietrus. Dün itibariyle Pacers maçında sahalara geri döndü. Aslında 1 hafta daha beklemiyordu ama bandajla ve kocaman yüreği ile sahaya çıktı Pietrus. Belki de en uygun maç buydu onun için, yumuşak savunma yapan ve bire bir sertliği nerdeyse hiç olmayan, savunma nedir unutmuş Pacers biçilmiş kaftandı. Van Gundy de onu doğru zamanlarda kullandı, yedeklere karşı oynadı daha ziyade ama 30 dakika da sahada kalrak her ne kadar bilek sakatlığı geçirmiş olsa da fiziksel antrenmanları kaçırmadığını gösterdi. Pietrus Magic'in başarı yürüyüşünde önemli bir adam. eğer SVG onu Pacers maçındaki gibi yedekten getirirse, ki Pietrus'un bunu sorun edeceğini sanmıyorum, hem Lee hem Pietrus kazanılmış olur bu sezon sonunda. Pietrus hem maçın en skoreri hem de en büyük sürprizi oldu. Pacers'ın acayip sayı yediğini biliyorduk da bu kadar rezil olduğunu bilmiyorduk açıkçası. O'Brien'ın günlerini sayılı görüyorum Indiana'da. Allah Pacers taraftarına sabır, Larry Bird'e de dirayet versin. Maçın gerisini konuşmaya gerek yok, yıldızlar yıldız, Magic takımdı. Sonuç normal, skor anormal. 60 galibiyet yürüyüşü sürüyor.

Cavs Anketi

"Cleveland Cavaliers İlk İç Saha Mağlubiyetini Kimden Alır?" konulu basketbolseverle dönük anketimiz sona erdi. Katılımcıların %41'i NBA'in en iyi deplasman takımı olan Orlando'nun taa Mart ayına ayına kadar yenilmeyeceklerini düşündükleri Cavs'i deplasmanda yeneceğini düşünmekte. Eğer Cavs böylesine müthiş bir başarıya ulaşırsa NBA'in en önemli iç saha performanslarından birine imza atmış olacak. NBA'de bir sezonda en iyi iç saha performansına sahip takım şu an için 1985-1986 sezonundaki derecesiyle Celtics. Bird - Parrish - McHale'i o efsane kadro o sezon evinde sadece tek maç kaybetmiş ve 40-1'lik derece yapmıştı. Katılımcıların %25'i ise Lebron'u ancak Kobe alt eder diye düşünerek Lakers'ı tercih etmişler. Phoenix ve Detroit'e fazla şans verilmemiş. Gözüken o ki NBA'i takip edenler Cas'in iç saha başarısının Kobe de başaramazsa uzun süre devam edeceği görüşündeler. KAtılan herkese sonsuz teşekkürler...

Efsane Celtics Kadrosu, 1985-86 Şampiyonu

27 Ocak 2009 Salı

Ada'dan Transfer

En büyük gelişme kuşkusuz Arshavin'le ilgili. Ruslar Arsenal'in teklifini kabul ettik bundan sonrası Arshavin'e kalmış diye açıklama yapmışlar. Arsenal tarafı ise temkinli, henüz netleşen bir şey yok diye kaçamak cevaplar veriyorlar sorulara. Avrupa vitrini, EPL seyircisi, Arsenal ve Zenith için büyük kazanç Arshavin, kısacası kaybeden yok bu transferde.

Juventus, Chelsea'de hem taraftarın hem de hangi hoca takımın başında olursa olsun hiç birinin imtina etmediği, zaman zaman kanat oyuncusu zaman zaman golcü kisvesine bürünen Florent Malouda'yı sezon sonuna kadar kiralamak için Chelsea ile neredeyse anlaşmaya varmış durumda. Anlaşma kesinleşirse sezon sonu için satın alma opsiyonu olacağı ve Juventus'un Malouda'yı bonservisiyle birlikte Torino'da tutabileceği söylenmekte.

West Ham United Almanların devşirme harika çocuğu 19 yaşındaki Uganda asıllı Savio Nserenko'yu transfer etti. Transferin 9 milyon sterline patladığı söylenmekte. ozhano'nun Nserenko ile ilgili söyleyecek sözleri var, ilerleyen postlarda okursunuz.

Bolton Sporting Lisbon'un defansif orta saha oyuncusu - şu bizdeki müthiş tabiriyle önlibero- Veloso'yu transfer edebilmek için 12 milyonluk sterlin teklif etmiş. Şimdi Lisbon'un cevabı beklenmekte. Bu adama ne bulduklarını merak ediyorum açıkçası, beynelminel bir oyun tarzına ship, bence eşdeğeri kolay bulunabilecek bir adam. Bolton bu teklifi yaarken aynı zamanda Wolves'tan orta saha oyuncusu Mark Davies'i de kadrosuna katmış.

Portsmouth Savio'yu alan West Ham'dan Hayden Mullins'i ve Porto'dan Pele'yi alarak orta saha alternatiflerini çoğaltmış. Mullins alternatif olmaktan öteye geçemez de Pele de bir ışık var, oynatılırsa.

Bu transfer Ada'dan değil ama adam Adalı olduğu için üstünde durmak gerek. Milan Beckham'ı takımda tutmaya karar vermiş ve 4.5 milyon sterlinlik bonservisi ödemeyi göze almış. 33 yaşındaki artistik futbolcu için önemli bir para. Aşağılarda Beckham'ın basından gizli yaptığı Borgonovo ziyaretini anlatmıştık. Milan Inter'e kıyasla manevi yönü ve aidiyet duygusunun çok yüklü olduğu bir camia, Kaka olayında bunu gördük. Şahsi kanaatim o ziyaretin de Milan camiasında Beckham'ı sahiplenmeleri açısından bir katkısı olmuştur.

Redknapp Tayfayı Topluyor

Harry Redknapp şu anda Real Madrid'in başında olan Juande Ramos'tan aldığı enkazı adama çevirebilmek için çareyi eski tayfayı toparlamakta buldu. Önce zararına Defoe'yu adı Portsmouth'tan hem de tarihi kazıkla. Yetmedi dün Chimbonda'yı Sunderland'den tekrar White Hart Lane'e getirdi. Ne kadar kazık yiyeceksek yiyelim ligde kalalım mantğıyla hareket ediyor besbelli Redknapp ve şimdi sırada Robbie Keane var. Sezon başında Rafa Benitez çok büyük umutlarla getirmişti Keane'i Anfield Road'a, tam 20 milyon Sterlin saymıştı. Özellikle Tottenham'daki Keane Liverpool'un belki de aradığı adamdı. Yırtan, dağıtan, servis eden, bitiren Keane. Ama nedense o kadar parayı sayan Benitez ilk bir kaç maçtan sonra sanki Keane yokmuş gibi davranmaya başladı. Önce yedek kalmaya başladı, sonra kadroya girememeye. Artık sıradan maçlarda bile adı tahtada yazmıyor Keane'in. Benitez performansı düşük yoksa bir kinim yok diyor, Keane daha ne yapmalıyım çalışıyorum da çalışıyorum diyor. Bu tartışmadan Redknapp kendine pay biçiyor.Tottenham'da takım kaptanı, adı tahtaya ilk yazılan, takım etrafaına kurulan oyuncu iken Liverpool'da opsiyonlardan biri olmak kuşkusuz Keane'i yaralamış ve yüzüne de yansımıştır. Ancak bildiğimiz Keane her daim çalışır ve işini aksatmaz, performansın en yükseğini vermeye çalışır. Böylesi bir adamın Liverpool'un bugüne kadar oynamış olduğu 34 resmi maçın sadece 5'inde 90 dakikayı tamamlamış olması da soru işaretidir. Soru işareti ise şu cümlenin sonuna yakışır: Benitez'in çılgın rotasyon anlayışı kaç oyuncunun başını yaktı?

Bugün Tottenham Keane'in peşinde, Keane ise forma. Peki Keane'in peşinde olduğu formanın rengi şu 4 günde değişir mi acaba...

Yazık Sana!


Yorumsuz...

25 Ocak 2009 Pazar

Bir Nelson Rezaleti

Tam takım oyuncusu oldu, artık ön plana çıkmak için değil takımı için oynuyor derken 2 maçtır ayarı yine bozuldu Nelson'ın. Son periyotta 10 sayı yapmış olması ya da maçı 94-94'e getiren üçlüğü atmış olması hafifletmez bile takıma attığı kazığın etkisini. Tamam takım Boston mağlubiyetinden etkilenmiş, moraller bozuk, savunma yapmak ancak son periyotta akıllara gelmiş ama bu nedenlerin hiç biri Nelson'ı ve başına buyruk oyununu affettirmez. 94'ü getiren üçlükteki sut seçimi hatalıydı şansı yaver gitti ama son topta yaptığı asla ve asla affedilemez.

Van Gundy maçın başından sonuna kadar çok sinirliydi, sanırım ilk dakikadan itibaren olacakların farkındaydı. Bu haftanın oyuncusu ödülü gerçekten Nelson için hiç ama hiç iyi olmadı, tutturduğu istikrar ve oyun bir anda kocaman egosuna yem oldu gitti. 2 günlük ara ve Salı günü kendi sahasında çok yiyen Indiana ile oynanacak olması Magic için büyük bir toparlanma imkanı. Van Gundy yine elinden geleni yapıp 2 maç önceki Magic'i geri getirecektir.

Ha bu arada Wade'e inanılmaz saygı duyuyorum. Bu kadar hissettirmeden ve sakin bir yüz ifadesiyle böylesine muhteşem bir lider olmak nasıl bir meziyettir...