Sayfalar

17 Eylül 2011 Cumartesi

Bu Beşiktaş'a İnanmalı mı?

Geçen sezon ikinci yarının ilk maçıydı Beşiktaş Bucaspor maçı. Los Galacticos edasındaki Beşiktaş Bucaspor'u beşlemiş, 5-1'lik skorun ardından şamiyon ilan edilmişti ulu medya tarafından. O kadar muhteşem o kadar etkileyici bir takımdı ki Beşiktaş kimse karşısında duramazdı. İşte dün, Perşembe akşamı alınan 5-1'lik Maccabi maçından sonra ulu medyada benzeri hava sezdim. Sadece Almeida'nın sakatlığı birazcık frenlemişti onları ama hava bezeriydi. Beşiktaş alıp yürümüştü yine sanki...

İşte bu noktada geçen sezon askerlik nedeniyle Buca maçından sonra yazamadıklarımı ilaveleriyle yazmak istedim. İsimler biraz farklı belki ama sonuç aynı.

1-Beşiktaş'ın ileri 4'lüsü demek durumundayız ki Simao, Quaresma, Almeida ve Fernandes'i kapsayan bu betimlemenin üyelerinin takım savunmasıyla falan ilişkisi yok.
2-Simao maç içinde bütün toplar Quarema'ya gidince savunmaya top almaya gelip aşırı agresif hareketler sergiliyor ve adeta oyundan kopuyor. Yarın öbür gün bu kırmızı kart ve cezalara yol açabilir.
3-Fernandes denilen adam güzel ara paslar atıyor ve iyi duran top kullanıyor olsa da, orta yuvarlak mahallesinin muhtarlığına seçildiğini sanıyor. Guti ne yapıyorsa o da aynını yapıyor.
4-Beşiktaş'ta sağ bek yok arkadaş. Ekrem Dağ Avusturya Milli Takımında da sağ bek oynuyor martavalını okumasın kimse. Beşiktaş ara transfere kadar o mevkide çok sıkıntı çeker.
5-Beşiktaş'ın tek santraforu Almeida'dır. Ne Pektemek ne Akyüz bu ağırlığı kaldırabilecek adamlar. Edu ise belki topa iyi vuran bir adam ama tam anlamıyla bir azman. Hangi azmanı tanıyoruz ki atik, çevik, fişek gibi biri olsun. Edu çok ağar ve onun tek santrafor başladığı her maçta Beşiktaş sıkıntı yaşayacaktır.
6-Avrupa Ligi kadrosuna yazılmayan Tanju, Burak ve rol oyuncusu diğer Portekizliler ileride sıkıntı yaratabilirler imajı çiziyorlar.
7-Unutmamak gerekir ki Maccabi maça ciddi endişe, korku ve gerilimle geldi. Yoksa gerçekten iyi bir takımlar ve iyi oyunculara sahipler. Erken gelen gol ve maça kafa olarak hazırlanamamak Beşiktaş'ı fazlasıyla öne çıkardı.
8-Necip'e yazık oluyor bu takımda. Bu çocuk kesinlikle Avrupa'nın en iyi çift yönlü orta sahalarıdan biri olacak.
9-Ernstsiz bir Beşiktaş tuzsuz çorba, şerbetsiz baklava gibi. Necip Ernst ikilisi Beşiktaş orta sahasının sakatlıklar dışında değişmezi olmalı.

Sonuç olarak Beşiktaş taraftarları bu galibiyetle kendilerini her maç muhteşem sonuçlar alacakları fikrine kaptırmasınlar. Geçen seneki hüsran tekrar ederse pek şaşırmayacağım. Umarım en azından Avrupa Ligi için rakipleri endişeye gark edecek bir skor olmuştur ve Beşiktaş'a gelecek maçlar için psikolojik avantaj sağlar. Ancak şu haliyle Beşiktaş bana bu oyun sistemi ve oyuncu yapısıyla hiç umut vermiyor.

15 Eylül 2011 Perşembe

Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi'ne Hollanda'dan Katılıyor

Zeka ürünü ve esprili bir pankart. Şampiyonlar Ligi'nde Ajax-Lyon maçı. Maç golsüz bitiyor ama Fenerbahçe taraftarı kendilerini Şampiyonlar Ligi'ne almayan UEFA'ya kendince golü atıyor.

Megaloman

"Beni ıslıklıyorlar çünkü güzelim, zenginim ve büyük bir futbolcuyum!"

Cristiano Ronaldo 



14 Eylül 2011 Çarşamba

Artemio Franchi'yi İçine Çekmek

Oradaydım. O kokuyu içime çektim. Zili çaldım ama kimse yoktu. Bari bi forma, atkı alayım dedim Viola Point'ten orası da kapalıydı. İtalya greve gitmişken gitmişim İtalya'ya. Olsun, en azından dünya gözüyle gördüm o muhteşem yere batan, Batistuta'yı Batigol yapan stadı...

13 Eylül 2011 Salı

Psikopat


Ünal Amca şu resimdeki adamı alsana bana! Yok yok soldakini değil sağdakini! Noooolur, lütfeeeeen!!


Gelsin 2 sene oynasın gitsin Fabrizio Miccoli yeter bana. Kewell'dan büyük, Hagi'ye yakın tribün etkisi yapmazsa namerdim. Adam tam bir psikopat. Son Inter maçında adeta herkesi sıradan geçirdi, 2 gol 1 asistle 32 yaşında hala gencecik olduğunu gösterdi. Sahada basmadık yer bıraktı mı hatırlamıyorum. Her takıma böyle bir adam gerek. Palermo onunla güzel... Baktıkça gıpta ediyorum ben de istiyorum...

12 Eylül 2011 Pazartesi

Rahat Uyu Spartacus...

Çok enteresan bir dizinin sıradışı kahramanı olarak hayatımıza girmiş, fazlasıyla beğenimizi kazanmıştı. Daha 38 yaşındaydı Spartacus'un 2. sezonu için rutin sağlık kontrollerini yaptırdığı sırada Lenf Kanseri olduğunu öğrenen Andy Whitfield. 15 aylık savaşını bu sabah eşinin kollarında kaybettiğinde ise 39 yaşına yeni basmış, 2 küçük çocuk sahibi, geleceği çok parlak olan ama kayıp giden bir yıldızdı o. Kolay kolay unutulmayacak onun Spartacus performansı. Rahat uyu Andy Whitfield.

11 Eylül 2011 Pazar

Atletik Arda


Sahadaki duruşu çok daha dik, kendine güveni daha yüksek ve omuzlarındaki yük hafiflemiş gibiydi Arda'nın. Forma da renklerden dolayı sanırım hiç eğreti durmuyor üstünde. Yine 2. yarıda dahil oldu oyuna ama etkili de oldu. Eski takım arkadaşı Topal da onun gibi 2. yarıda onun aksine bir nevi sigorta gibi çıktı yemyeşil Mestalla'ya. Kazanan Topal olurken Arda kaçırdığı golle iz bıraktı hafızalarda. Bu çocuk rahat kafayla çok iş yapacak gibi İspanya'da. O ne kadar kendini geliştirirse Türk Futbolu o kadar yol alır. Dışarıdakileri takip etmek, desteklemek gerek. Rasgele, kolay gele...

Fotoğraflar: ÁNGEL GUTIÉRREZ (Atletico Madrid web sitesi)