Şöyle bir Fifa'nın sitesine bakayım dedim, dünya futbolunda gündemde neler var diye. Küçük küçük anketler olur hep burada. En son 'Dünya Kupası oynayamayan en iyi futbolcu sizce hangisi?' anketine oy vermiştim. Oyun Ryan Giggs'eydi. Bu seferki anket de 'Sizce en iyi transfer hangisi çıkacak?'
5 Eylül 2009 Cumartesi
Hangisi En ‘İyi’ Transfer?
Efsane Vuruş ve Ballack
İlk fotoğraf Gerry Penny/EPA ikincisini bilmiyorum.
4 Eylül 2009 Cuma
Güle Güle Yaşlı Kurt
Sezon sonunda kontratı bittiğinde Popovich ve Spurs onu almak için harekete geçti. Heat'in onu takımda tutmak istediği ama Amiral Robinson'ın kişisel isteği ve ilgisi sonrası Bowen'ın Spurs'le imzaladığı söylenir. Sakatlık ve ceza dışında parkeye ayak basabildiği tüm maçlara ilk 5 çıkar Bowen. Szczerbiak'a attığı okkalı tekme hala youtube'da en çok izlenen videolardandır. Yine NBA 2. Savunma takımına seçilir, artık tescilli bir sert savunmacı, kaya hatta kimilerine göre pisliğin tekidir.
Sonraki 6 sezon sadece 6. sezonunda tek maç kaçırarak tüm maçlarda oynar ve ilk 5 çıkar. Bir kez daha NBA 2. Savunma takımına seçildikten sonra beş sezon aralıksız NBA'in En İyi Savunma takımına seçilir. Bu 5 sezonun ikisinde NBA'in en iyi 2. savunmacısı olur. Spurs'le 3 şampiyonluk yaşar. Bowen'la eşleşmek rakip skorerler için tam bir kabustur bu dönemde. Korkusuzdur, gözüpektir, saldırgandır.
Ancak her güzel şeyin olduğu gibi bu hikayenin de bir sonu var. Bowen özellikle 2007-2008 sezonu sonunda çeşitli sakatlıklar yaşamaya başlayıp ayaklarındaki hızı kaybedince senelerdir çok da alışık olmadığı yedek sırası günleri başlar onun için. Artık 38 yaşında olan Bowen fazla süre bulup oynamadıkça, hızı iyice azalır, reaksiyon zamanı düşer ve zaten çok az kullandığını şutları sokamamaya başlar. Takımdaki önemli oyuncuların sakatlıklar nedeniyle uzak kalışı ve Spurs'ün de bir türlü tam kadro sahaya çıkamaması, tamamlayıcı Bowen'ı tamamlayacak parça bulamaz halde bırakır. Artık bir anda yavaş, yaşlı ve yetersiz bir adamdır Bowen. 81 maçta parkeye inse de süresi yarı yarıya azalmıştır. Sadece 10 maça ilk 5 çıkar ve sezon sonunda Richard Jefferson karşılığında Bucks'a takas edilir. Bowen olduğu, efsane olduğu takımdan kopar. Bucks da kucak açmaz ona ve kontratını satın alıp serbest bırakır onu. Bu sezon için kazanacağı parayı da cebine koymuş olan Bowen, geçen sezon yedek sırasında otururken çokça düşündüğünü yapar ve basketbolu bırakır. Bırakırken söylediği söz ise şudur Bowen'ın:
Son sözleri iyice düşmeden zamanında bırakmayı ve çalışmayı öğütler hala. Bowen önemli bir örnektir sadece sayı atarak basketbolcu olunmayacağı noktasında.
Güle güle Yaşlı Kurt...
Tuncay Vennegoor of Hesselink
Peki Hull City'e bakalım bir de. 1904 yılında kurulan kulüp ilk kez geçen sezon EPL'ye yükselmiş tarihinde ve 17. olarak son haftada ligde kalmayı başarmış ki bu aynı zamanda tarihlerinin en büyük başarısı olarak da kayıtlara geçmiş. Bu başarı 1930'daki FA Cup yarı finalinden sonra tam 79 yıl sonra gelen bir başarı. Jan Vennegoor of Hesselink kim? Hollanda Milli takımı oyuncusu, PSV ve Celtic'in eski yıldızı, yaklaşık 2 maçta 1 gol ortalama ile oynayan bir forvet oyuncusu, 31 yaşında.
Tuncay'a söylenmedik laf bırakılmadı, maçı TV'den yayınlansa bile seyretmem artık diyenler oldu, bazıları kendini bitirdi dedi. Jan Vennegoor of Hesselink ise imza attıktan sonra şöyle konuşuyordu "Bana ihtiyaç duyan bir takıma imza attım, Premier League'de önemli takım ve futbolculara karşı oynayacak olmam çok önemli. Tekrar Milli takıma yükselebilirim."
Şimdi çıkıp mesela Cruyff "Jan yanlış yaptı, attan inip eşeğe bindi, Hull City maçı çıksın TV'yi kapatarım" mı diyecek. Bert Van Marwijk Hesselink Hull City'e imza attı diye onu defterden mi silecek yoksa EPL'de direk oynayan, muhtemelen sezon boyu golü koklayacak bir forveti olduğu için sevinecek mi.
O zaman Tuncay Vennegoor of Hesselink mi?
Gael Kakuta
3 Eylül 2009 Perşembe
Popescu41'den Galatasaray Değerlendirmesi
Çok güzel bir yazı olmuş. Galatasaray'daki değişimi anlamıyorlar, bizim gecen yılki sorunumuz defansımızdı sanıyorlar, oysa gol/hücum sorunumuz vardı geçen yıl. Geçen sezonki bazı puan kayıplarını inceledim:
Fenerbahçe 0-0
Kayserispor 0-0
Ankaraspor 0-0
Antalyaspor 1-0
Eskişehirspor 1-0
Sivasspor 2-0
Yani 34 maçın 6 tanesini gol atmadan bitirmişiz. 7 maçta da 1 gol atmışız. Yani gecen sene toplamda 34 maçın 13 tanesinde 1 ya da daha az gol atmışız.
Bu sezon Galatasaray gol atmaya başladı. Rakipler kolaydı deniyor, iyi de gecen sene Ankaraspor ve Kayserispor'a 4 maçta 2 gol atmışız. Toplam 2. Bu sene 2 maçta 5 attık aynı takımlara.
Defans sorunları ile gecen sene maç kaybetmedik mi? Elbette kaybettik. Ancak dikkat ederseniz, kaybettiğimiz çoğu maçı 2 farklı veya fazla kaybettik (Fb, Hacettepe, Sivas, Eskişehir) . Bu da gösteriyor ki sorun yine hücumda. Yediğimiz golü telafi için organize olmadan, sistemsiz hücumlarla kaybettiğimiz toplar yüzünden yedik golleri.
Bu sezon da defansımız muhteşem değil, ancak hücum derli toplu, kondisyon yüksek. Bu sayede gecen seneki gibi sürpriz golleri az görüyoruz kalemizde. Ha bahsi gecen yazar "15 dakika yenik oynayınca görürüz gerçek gücünü" demiş. Mümkündür, Galatasaray 15 dakika yenik oynar Beşiktaş karşısında, panikle atağa kalkar gecen seneki gibi, Beşiktaş da tutar 3 tane daha atar. Ancak bu Galatasaray'daki doğru değişimi gölgelemez ki. Maç sonu Rijkaard alır oyuncuları karşısına, panik içinde hücumun hiç bir halta yaramadığını kafalarına sokar. Kulağımıza küpe olur, bir daha yenik duruma da düşsek kahramanlığa gerek duymadan kontrollü sistemli hücum ederiz.
Elbette yaşanacak bunlar, ağır mağlubiyetler, puan kayıpları. Geçiş dönemindeyiz çünkü. Ancak bu geçiş surecindeki başarılarımızı "Galatasaray ciddi rakiple oynamadı" diye küçümsemek, ilk mağlubiyette "ben demiştim, zor maçlarda çok mağlubiyet alır bunlar" demek çok basit yorumlardır.
Takıma bir sistem, bir standart getirmek için geldi Rijkaard. Yoksa günü kurtarmak için hoca arasaydık eminim daha ucuzunu bulurduk.
Kısacası Rijkaard Atatürk rozeti takip Türkiye tshirt'ü giymese de "Avrupa’yı zorlamam, yorulup ligden kopmayalım. Lig için de iyi kötü bu seneyi şampiyon bitirecek bir 11 kurarım, gerek olmadıkça 70den önce oyuncu değişmem, takıma bir şey katmasam da şampiyon oluruz o bana yeter" diye düşünmek yerine "Galatasaray'a geldiysem, bu kulübe bir şeyler katmam gerekir. Futbolculara öğrettiklerim benden sonra da futbolcuların isine yaramalı" diye düşünecek kadar Türk dostu (!) olduğuna inanıyorum.
NOT: Bu yazıyı okuyan kişilerden özür dilerim çok uzun oldu:)
2 Eylül 2009 Çarşamba
Flash Forward - Yeni Hastalık Adayı
Bu Flash Forward denilen dizi sanırım Prison Break'in yerini doldurup Lost sonrası için de tutunacak dallarımızdan biri olacak. Robert J. Sawyer'ın romanından televizyona uyarlanan bir dizi. Lost'tan Penelope ve 2. bölümde misafir sanatçı olarak Charlie (Dominic Monaghan) olacak dizide. Pek yabancılık çekmeyeceğimiz kesin. Kadroda Joseph Fiennes da var ki kendisini pek severim. Aşağıdaki bilgiler dizidizi.net'ten, en altta da tanıtım videosu mevcut. Yine sardık bakalım o kadar iş güç nasıl bitecek bunların peşinde :D
"ABC’nin 2009 - 2010 sezonunda yayınlanacağı “Flash Forward“, hem “LOST“a benzer konusu hem de “LOST“‘ta Penelope karakterini canlandıran Sonya Walger’la bir hayli ilgi çekici hale geliyor. Robert J. Sawyer romanı “Flash”tan bir uyarlama olan “Flash Forward“un konusu şöyle; 2009 yılında CERN’de Büyük Hadron Çarpıştırıcısı, Higgis bozonu araştırmaları için çalıştırılmasından sonra insanoğlu bilinçlerini 2 dakika 17 saniyeliğine kaybederek bayılırlar ve bu süre içinde bütün herkesin gelecekteki hayatları bir çırpıda gözlerinin önünden akıp geçecektir.
“Flash Forward” yapıcımcıları, “24“ün de yazarı olan Brannon Braga ve “Blade the Series“in yazarı ve de aynı zamanda yapımcısı olan David Goyer. Dizinin oyuncuları ise; Sonya Walger, Joseph Fiennes, Courtney B. Vance ve John Cho‘dan oluşuyor. Flash Forward” 24 Eylül'de başlıyor."
Bir tür Ziya Doğan
Transferin son günü olması sebebiyle takımlar iyice değişti. Kafalar iyice karıştı. Mesela haftaya Ankaragücü'nde Mehmet Çakır'ı, Hürriyet'i, Muhammet Hanifi'yi; Antalyaspor'da Necati'yi, Manisa'da Mehmet Güven'i, Kayseri'de Alpaslan'ı (edit:son anda kiralığa döndü bu transfer, Rijkaard bonservisiyle gitmesine onay vermedi) izleyeceğiz... Yani pazartesi Galatasaray'a gol atamayan Mehmet Çakır, bir kaç hafta sonra Galatasaray'a gol atma şansını tekrar yakalayabilecek.
Son dakika transferleri sadece bizde olmadı. Ca'ğ'nım Tottenham'ım da boş durmadı. Saçtı paraları yine! -bence- Süper Lig transfer sezonunda ne oluyor ne bitiyor derken Premier Lig'den uzak kaldık biraz. Gerçi iki gündür friendfeed eklentim masaüstüne pıt pıt kafasını uzatarak Tottenham'dan haberleri alıyordum. Yeni bir transfer dedikodusundan haberim vardı ama ihtimal vermedim. Çünkü ben sakatlanan Modric'in yerine Giovani Dos Santos'a ya da David Bentley'ye şans verilebileceğini düşünüyordum. Ama akşam sakinliğinde bir de baktım ki iki gündür ismi geçen Hırvat 10 numara Portsmouth'tan Tottenham'a transfer olmuş. Spurs'ün teknik direktörü Harry Redknapp bir diğer -diğerlerine de değineceğim ayrı bir postta- eski öğrencisi Niko Krancjar'ı kadrosuna katmış. Bir tür Ziya Doğan yani. Nereye gitse yanına Ayman'ı götürür ya Ziya, Harry de öyle işte... Başı sıkıştı mı telefon defterinden en yakın oyuncuyu arayıp 'hadi hazırlan' diyor... (İşte bu gelecek yazımın konusu =))
Niko takımdaki 3. Hırvat futbolcu oldu. İyi güzel de 2 ay sonra Modric döndüğünde ne olacak Niko'nun hali? Ya da takımın genel hali. Gio ve Bentley kazan kaldırmaz mı? Jenas unuttun beni zalim demez mi? Harry -Ziya gibi- bilir işini diyip şimdilik bekleyelim...
1 Eylül 2009 Salı
Bu Trabzon Adamı Deli Eder!
Kulübün başarısızlığı yüzünden kendisi gibi pek çok taraftarın sıkıntılı dönem yaşadığını savunan Narmanlı, şöyle devam etti:''Trabzonspor'un başarısızlığının sebebi yönetimdir. Koca bir camiayı bu hale düşürerek bizleri ruh ve sinir hastası eden Trabzonspor yöneticilerinden davacıyım. Trabzonspor'a arzu edilen başarıyı yakalatmayarak taraftarı üzen, Trabzonspor fanatiklerini hasta eden yöneticilerin hesap vermesi gerekir. Alınan oyunculara ödenen paraları da inandırıcı bulmuyorum. Bu anlamda da yönetimin hesap vermesini bekliyorum.''Öte yandan Narmanlı ile birlikte adliyeye gelen arkadaşı İsmail Demir ise Trabzonspor yüzünden evdeki huzurunun kaçtığını, kendisinin de dava açmayı düşündüğünü söyledi.
Cenky'nin yorumu: E tabi şampiyonluk görmüş bünye 25-30 sene uzak kalınca o sevdadan, adam deli de olur hasta da. Asıl bomba hakim Trabzonspor Kulubünü suçlu bulursa patlar ama.
Ufuk da Cimbom'da
Ekleme: Yaser artı 750bin Euro'ya gitmiş...
Bu Haber de Başka Yerde Yok! Ufuk Ceylan GS'de!
Kaynak: "Bu arada UFUK CEYLAN'la noterde imza atarken konuştuk o da GS'de artık=)başka yerde yok" volkanbk3
Bu Haber Başka Yerde Yok! Geldi Geliyor!
2 saate belli olur! İmza an meselesi...
dedik ama sonuç çıkmadı. Fatih Tekke çok istemişti muhtemelen gelmeyi ancak Zenit'i ikna edememişler. Son haftalarda leblebi gibi gol atan forvetini vermek istemedi kanımca. Haklılar bence de. Progrebnyak, Tymoschuk, Arshavin gitmiş takımda yıldız kalmamış... Tekke'yi bırakmadılar haliyle. Trabzonspor'a üzüldüm hakkaten. Bir sezon daha Umut ve Gökhan'ı çekecekler. En azından altı ay daha. Belki Trabzonspor Zenit'i 6 ay sonra ikna edip ulusal takımın 500'üncü golünü atan forvete bordo-mavi'yi giydirir. Belli olmaz. Ama bir sonraki maçta Yattara sahalara döner ve kolbastı başlar...
Futbol Spaletti'ye de Acımadı
Lig 5.si, 11 maç üst üste kazanarak Serie A rekoru, İtalya'da Yılın Teknik Direktörü, Şike Skandalı nedeniyle Roma Şampiyonlar Ligi'nde
2006-2007
Lig 2.si, İtalya Kupası Şampiyonu, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali, 7-1'lik Man Utd hezimeti, İtalya'da Yılın Teknik Direktörü
2007-2008
Lig 2.si, İtalya Süper Kupası Şampiyonu, İtalya Kupası Şampiyonu, Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finali, Yine Man Utd'a eleniş
2008-2009
Lig 6.sı, Şampiyonlar Ligi grupları sonrası Arsenal'e eleniş, Avrupa Ligi'ne bir bilet
2009-2010
Avrupa Ligi'nde gruplara kalış, Ligde İlk 2 maçta 2 mağlubiyet ve İstifa'ya zorlanış
Komplo Teorisi
Böyle bir şeyden bahsetmek futbol adına korkunç olsa da bugün özellikle Modric'in kırığı ile ilgili kimse çıkıp da sadece bir kaza diyemez sanırım. Maç boyu bir çok tekme yedi Modric, Birminghamlı oyuncular adeta meydan dayağı attılar Hırvat oyuncuya ve en sonunda ayağı kırıldı. Merak ediyorum kim Markovic'e ne cevap verecek. İngilizlerin ya da Capello2nun bu kadar alçalamayacağını biliyoruz ama ya devreye farklı güçler girdiyse. Acaba İngiliz Futbolu içinde de bir derin devlet, derin federasyon mu var? Acaba Birmingham kulübü İngiliz Federasyonunun tetikçisi mi?
Hatırlamak açısından Eduardo'nun ayağının kırıldığı an ve devamında bu pozisyonun ilham verdiği İç Parçalayan Sakatlıklar serisi...
31 Ağustos 2009 Pazartesi
Parma - Fiorentina?
30 Ağustos 2009 Pazar
The Last Airbender
Efsane fantastik anime The Last Airbender Shyamalan'ın ellerinde beyazperde'ye geliyor, gelecek yaz vizyonda olacak. Çekimler büyük ölçüde tamamlanmış, görsel efekt çalışmaları devam ediyor. Bir tutkunu da açtığı blogla en son bilgileri ulaştırıyor bize. Bloga buradan ulaşabilir, gelecek yazı beklerken benim gibi heyecanınızı bastırabilirsiniz. Shyamalan'ın tekrar dirildiği film olması dileğiyle...
İkisine de Yakışır!
Son Aslan!
Son Aslan CSKA Moskova'dan Caner Erkin oldu. Sabaha kalmaz resmi siteden açıklanır. Pazartesi Sami Yen'e gelir. Derbide 18'de olur. Yavaş yavaş rotasyona girer. Arda'nın solda Hakan Balta ile yarattığı uyumu aratmaz. Güzel ve bol adrese teslim ortalar kesmesi-gollük paslar atması dileklerimizle...
sevgiler volkanbk3
Sheva Kürkçü Dükkanında
Güle güle Sheva...
Pep 2 Kere Mutlu
Raul, Kaka, Ronaldo, Benzema forvet dörtlüsünün Real'i savunmada bariz bir şekilde 7 kişi bıraktığı, tandemdeki Garay-Albiol ikilisinin hiç ama hiç Real'e yakışmadığını çok net gördük Deportivo karşısında. Riki denilen adam doğru düzgün topa vurmayı becerebilse çok farklı bir skora sahne olacaktı San Tiago Barnebeu'da açılış maçı. Pellegrini'nin ürkek yönetimi Real'i Real olmaktan uzaklaştıracak nitelikteydi. Hemen golün sonrasında (3-2) Raul'u Granero ile değiştirmesi, Benzema'yı oyundan alması, sahada gezinen Ronaldo'yu 90 dakika sahada tutması, maç sonunda Kaka-Guti değişikliği ile iyice orta sahayı kalabalıklaştırmaya çalışması, çalıştırdığı takımın Los Galacticos değil de sanki Los Ratones olduğunu düşündürdü bize.
Sözün özü ben bu Real'i, takım savunmasından hiç mi hiç haberi olmayan bu kadroyu ve başındaki korkak adamı görseydim Barcelona hocası olarak bu gece çok rahat uyurdum ya da belki de uyuyamazdım sevinçten. Pep iki kere mutlu bu gece, orası kesin.
Criss Angel #5 - Hastasıyız!
Sevgili dostum Cem Konar'a Teşekkürler...
Criss Angel #4 - Hastasıyız!
Criss Angel #3 - Hastasıyız!
Criss Angel #2 - Hastasıyız!
Criss Angel #1 - Hastasıyız!