Sayfalar

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Kaka 100 milyon €?

Brezilya'nın Olimpiyat kadrosunda yer almasına izin vermedi Milan yönetimi. Hemen Arkasından Ronaldinho geldi, onun Olimpiyat'a gitmesine ise izin verdiler. Artık takımın esas abisi değil Kaka. Ortada bir çifte standart olduğu da ortada. Kaka çok bozuk. Kaka'nın kişisel asistanı Diogo Kotscho bu sefer transferin gerçekleşme ihtimalinin fazla olduğunu söylüyor "Real geçen sene 90 milyon teklifle geldiğinde Kaka hiç gitmek istemiyordu ve transfer gerçekleşmedi. Ama bu sefer ciddi ciddi düşünüyor, hele şu son gelişmelerden sonra." Tarihin en büyük transferine şahit olabiliriz, 100 milyon €, verecek adam Abramovich olunca imkansız diye bir şey yoktur.

18 Temmuz 2008 Cuma

Giuly Eve Döndü!

Lyon, Monaco, Barcelona, Roma ve en sonunda PSG. Giuly sadece 2,5 milyon € bonservis bedeliyle transfer oldu Paris'e. 2 senedir bizim basın Türkiye'ye getirmek için yırtınıyordu, o evine döndü. Tekrar Fransa'da oynayacak ve silkinmeye çalışan PSG'nin ağabeylerin biri olma rolünü üstlenecek. Gelse Türkiye'de çok iş yapardı orası kesin, ama bizim basın yeteri kadar bastıramadı demek ki. Aman basın daha iyi basın!

Berezilya Ligi

TRT'de hangi spikerdi hatırlayamıyorum "Berezilya" derdi hep. Çok gülerdim, acaba kimse uyarmıyor mu derdim. O dönemler Brezilya sevgimizin yoğunlaşmaya başladığı dönemlerdir, yeşille sarıyı birbirine çok yakıştırdığımız, Brezilya maçı olsa da top nasıl oynanır görsek dediğimiz zamanlar.

Brezilyalılar hep üretip, sattılar. Ülke olarak ekonomileri çok kuvvetli değildi asla, Rio Karnavalı ülke ekonomisini canlandıran 1 numaralı etken oldu hep. Futbol olmasa bir çok ailenin ve gencin durumu çok vahim olurdu. Aileler yavrularını hep topçu olabilsinler diye yönlendirdiler ve buna son hızda devam ediyorlar. Her kıtadan bir çok ülkede Brezilyalılar milli takımlarada oynayabilsinler diye devşirilmekte. Neredeyse birazcık parası olan her kulüp takımında en az bir Brezilyalı var. Ve bu ihracatın kaynağı Brezilya Ligi.

Bu sezon Lig Tv'den ve internetten şu futbolsuz günlerde bir çok Brezilya Ligi maçı takip ettim. Edindiğim izlenim, ligin ligden daha çok boğa güreşi müsabakaları ve oyuncu pazarlama merkezi halinde olduğu. Maçlar hep onbinlerce kişilik stadlarda, hınca hınç dolu tribünler önünde ve orta sahalar olmadan oynanmakta. Bir o takım bir diğeri saldırıyor hep. Ön planda olanlar çoğunlukla hücuma dönük orta saha oyuncuları ve forvetler. Flamengo bahsini anlattım aşağıda, parlayanlar hemen Avrupa'ya. Avrupa'ya gelen defans oyuncularına bakarsanız çoğunlukla uzun boylu, yan toplarda golcü ya da sıklıkla hücuma çıkan hızlı kanat oyuncuları olduklarını görürsünüz. 20 tane hücum oyuncusu sayabilirken bilenler Brezilya Ligi'ni, ancak 2-3 savunma özellikleri taşıyan orta saha oyuncusu hatırlarlar. Belki de Brezilya'dan çok önemli kalecilerin ve defans oyuncularının yetişmemesinin nedeni budur. Herkes gol görmek ve delice sevinmek istiyor. Mesela dün akşam Flamengo kalecisi Bruno geldi frikik attı, adından söz ettirmenin tek yolunun gol atmak olduğunun o da farkında, tıpkı Ceni gibi.

Biletler çoğunlukla ucuz, ailecek gelinip, rahatlanıp, meşale yakılıp, bağırılıp, çağırılıp eve dönülmekte. Lig adeta bir "showroom" halinde, herkes çalım, gol, kendini gösterme peşinde. ayrıntılara pek önem verilmemiş bu yüzden. Oyuncuların sırtında isimleri yazmıyor, neredeyse hiç bir maç açıklanan saatinde başlamıyor, saha kenarında elinde mikrofon "Levent Özçelik" tadında abiler ilk fırsatta sahaya dalmak için devamlı tetikte, takımlar hazır, maç başlayacak, ceza sahası önündeki röportajın bitmesi bekleniyor, saha kenarı delicesine foto muhabiri ve gazeteci dolu. Oyuncu yetiştirmekten adeta Lig'i yetiştirmeye fırsat bulamamışlar. Hakemlerin büyük kısmı çok kötü, sarı kartlar havada uçuşuyor, istikrarsız düdükler geliyor devamlı (Bizim hakemler orada İlah muamelesi görür), 4. hakemler adeta uyuyor, çoğu maça hakemler telsiz ve kulaklıkları olmadan çıkıyorlar. TV yayınları ise Show TV'nin 1995'te yaptığı yayınların seviyesinde bile değil, çoğu zaman topu yakalayamıyorlar. Hoşuma giden tek bir ayrıntı var; barajların bozulmasından bir hayli sıkılmış olacaklar ki, hakemler maça ceplerinde beyaz sprey boyayla çıkıyor ve barajın duracağı yeri çiziyorlar. İhlal anında basıyorlar sarıyı. Bu kadar eksinin olduğu ligdeki en nizami oluşumlar barajlar anlayacağınız. Bizim de örnek alabileceğimiz nitelikteki tek uygulama.

Sözün özü, Berezilya Ligi tam bir Satış Ofisi! Gol atmak için birbirini parçalayan oyuncular ve en iyi paraya onları okutmaya çalışan Kulüp yöneticileriyle menejerlerin bürosu. Ne olursa olsun Berezilya futbolu bir başka!

Carlinhos Paraiba

Coritiba'nın kaptanı, 1983 doğumlu, orta saha oyuncusu. Ama ne oyuncu! Adam da bir ciğer var lokomotif kazanı gibi. 90 dakika hiç durmadan koşulur mu, bütün takım tek başına idare edilir mi? Bu adam hepsini yapıyor. 10 numara giyip de takımı için bu kadar çok şey yapan bir oyuncu görmemiştim uzun süredir. Dün geceki Coritiba - Flamengo maçında Flamengo'yu adeta tek başına bitirdi. Alın Senna'yı, üstüne biraz Pirlo katın, Hagi'den ufak esintiler estirin üstüne ve Cafu'nun hızını da ihmal etmeyin. Ben seyrederken başım döndü Flamengolular ne yaptı bilmiyorum, aslında biliyorum, sadece izlediler bu şahane topçuyu.

Sao Paolo ısrarla almaya çalışıyor Paraiba'yı, Coritiba vermiyor. Sanırım menejerler Avrupa'ya pazarlamaya başlamıştır bu Atom Karıncayı. Yakınlarda, olmadı 1-2 sene içinde Avrupa'ya düşecek bombalardan biri Paraiba. Denk gelirseniz kaçırmayın, izleyin derim, futbolu sevdirecek türden bir adam.

Şampiyonluk mu Para mı?

Geçenlerde Flamengo'dan ve dikkat çeken topçularından, sonrasında skandallarından bahsetmiştim. 16 senedir şampiyon olamayan Flamengo sezona şampiyonluk parolasıyla başlamış, kadrosuna önemli isimler katmıştı. Cruzeiro mağlubiyeti sonrası fırtına gibi estiler, gelene 3 gidene 4 attılar. Oyuncular parladı da parladı. Özellikle Renato Agusto ve bir dönem Türkiye'yi de ziyaret eden Marcinho Flamengo hücumunu sürüklüyorlardı. Daha ligin başında şampiyonluğun tek adayı gibiydiler, en yakın rakiplerine 10 haftada 5 puan fark attılar. Ancak üstüne hayat kadınlarına atılan dayak skandalı geldi, ve oyunculara teklifler. Önlerinde çok önemli bir soru vardı: Şampiyonluk mu, Para mı? Parayı seçtiler her Brezilya takımının yaptığı gibi. Bayer Leverkusen'e sattıkları Agusto'dan 10 milyon, Birleşik Arap Emirliklerinin Al Jazeera takımına sattıkları Marcinho'dan 4 milyon € kazandılar. Bu seneki tüm oyuncu maaşlarını ve giderleri karşılamaya yatecektir büyük ihtimalle bu paralar, ama peki ya şampiyonluk?

Dün gece Coritiba deplasmanındaydılar. Kleberson da sakatlığı yüzünden forma giyemedi. Gidenlerin ve olmayanların yerine forma giyenler tam anlamıyla yokları oynadılar. 1-0 kaybettiler maçı, kalelerinde en az 6-7 tane net gol pozisyonu verdiler. Takımın kaptanlığı ve defansı yine tanıdık bir isim eski Fenerli Fabio Luciano'ya emanetti. Tel tel döküldüler. 2 hafta önce fırtına gibi esen Flamengo'nun yerinde adeta yeller esiyor. Kaleci Bruno ve Kleberson'a da talipler olduğu söyleniyor, iyi para verirlerse onları da satar sanırım Flamengo. Bu gidişle liderliği de yakında kaybederler, Cruzeiro arkadan sağlam geliyor.

Şampiyonluk mu, Para mı? Taraftar hasret bitsin istiyor ama yönetim tabii ki önce PARA diyor!

17 Temmuz 2008 Perşembe

Terbiyesizler!

Şu hareketi yapanlar insan sınıfına sokulmayacak kadar aşağılık insanlar, ona kimsenin itirazı yok ama siz nesiniz !?! Nasıl bir gazetesiniz siz, nasıl bir basın organısınız, nasıl insanlarsanız, insan mısınız! Ondan sonra diyin ki aman fair-play, aman centilmenlik, kan dökülmesin. Düpedüz insanları provoke etmektir bu, suçtur, ötesinde terbiyesizliktir. O taşı atıp camları indirenler ne kadar terbiyesizse sizler onlarca katı terbiyesizsiniz. Daha dün bir skandaldı yaptığınız, bir macarın kaybolan sağlığını-ekmeğini aş edindiniz, bugün üstüne bir tane daha! Düşürün seviyeyi düşürün, çekinmeyin, bizler de görelim ne kadar alçalabileceğinizi. Kalitenizi ortaya ancak aynı olayı başka bir yayın organının nasıl aktardığını söyleyerek koyabiliriz.

"Lig TV: Ruh Hastaları Sezonu Erken Açtı". Haberin yarısından çoğu oyuna gelmeyin, provakasyonlara aldırmayın, bunlar taraftar olamaz, futbolun zevkini kaçırmayınla dolu. Sizler ise Galatasaray Fener'e saldırdı diye manşet atın, aferin aynen devam!

Seviye fakirleri!

James Posey Hornets ile Anlaştı

İmza 4 yıllık, kontrat 25 milyonluk. Hornets 6. adamını buldu, Stojakovic'in istikrarsızlığına ilaç olacak adamdır. Olan Boston'a oldu. Şampiyon kadronun en önemli ayrıntılarından biriydi, yerini nasıl dolduracakları tam bir soru işareti. Bu sene Hornets 2. turda kalmayacaktır.

Başkan Ronaldo'yu Salla Rafael'i Alalım!

Real Madrid'in Hollandalı orta saha oyuncusu Wesley Sneijder çeşitli açıklamalar yapmış. Üzerine konuştuğu konuların 2 tanesi çok dikkat çekiyor. 1.si başlıkta zaten, Rafael (Van dert Vaart) ile konuştuğunu ve oyuncunun Real Madrid'e çok gelmek istediğini, bonservisi de çok uçuk olmayacağı için takıma önemli bir ekleme olacağını söylüyor Sneijder. Bu arada ikili 4 sene Ajax'ta birlikte oynamış ve çoğunluğunda oda arkadaşlığı yapmışlardı. 2. konu ise Cristiano Ronaldo ile ilgili. "Mutlaka çok kaliteli bir topçu, Real'e artısı çok olacaktır, ben çok takmam da diğer arkadaşlardan fazla para alırsa soyunma odasında bir gerginlik ortamı oluşabilir, problemler çıkabilir." diyerek takım içinde Ronaldo transferine nasıl bakıldığını, "Ben bir köleyim" diyen Ronaldo'nun gelirse yeni evinde de pek mutlu olamayacağını açıkça beyan etmiş oldu. Bu transfer bana Beckham'ı anımsattı. O'na da cephe alınmıştı kazandığı para ve popülerliği yüzünden, mecburen ayrılmıştı takımdan. Bir yenisi Ronaldo'nun başına gelebilir zincirlerini kırıp Madrid'e demirlerse. Kısaca;

"Ronaldo'yu salla Başkan, bizde bir çocuk var; Süpper! O'nu getirelim."

Pablo Aimar Benfica'da

Newcastle ve Everton da ısrarla istiyordu Arjantinli'yi ama hem O hem de Real Zaragoza Benfica'yı tercih ettiler. Transfer bedeli 20-30 milyonların havada uçuştuğu şu günlerde sadece 7,5 milyon Euro. Maradona'nın veliahtı ilan ettiği topçulardan biriydi Aimar, Arjantin Milli takımının çok önemli ismiydi. 90'ların sonunda parladığında tipik Türk insanı geyiği yaparak "yağ gibi topçu" derdik kendisine. Top ayağına çok yakışır, milimetrik paslar çıkarırdı. Şimdi İspanya Ligi'nden de ayrıldı, bir basamak aşağı indi kariyeri. Henüz 29 yaşında ve Benfica onun için bir diriliş olabilir. Manuel Rui Costa futbolu sezon sonunda bırakmıştı, Aimar onun alternatifi olacak, Benfica'nın yeni 10 numarası. Aslında Benfica da 2005'de Trapattoni ile alınan şampiyonluktan beri ilk 2'ye bile girememenin baskısı altında ve Aimar da onlar için dirilişi başlatabilecek isimlerden biri. Geçen sezonu 4. bitirdiklerini düşününce Real Madrid'den aldıkları Balboa, Huelva'dan aldıkları Carlos Martins ve Aimar nokta transferler gibi gözükmekte. Bu arada Rui Costa da Benfica'nın Sportif Direktörlüğüne getirilmiş. Bakalım Valencia'nın eski hocası Quiqe Flores'le nasıl bir iş çıkaracaklar.

Eto'o Cidden Taşkent'te!

Abooo diyorum, vay diyorum, aman diyorum, biri beni çimdiklesin diyorum! Hatta evvelce nereden nereye dediğim eski Galatasaraylı Fabio Pinto'dan da özür diliyorum, o da Özbekistan Ligi'ne transfer olmuştu. Pakhatakor Taşkent takımıyla Eto'o'nun rakibi olacak. Ama şaşkınım, hala şoktayım, para insana neler yaptırıyor. Demek ki bu şartlar altında Eto'o'yu Özbekistan Ligi'ne transfer edebiliyorlarsa, İbrahim Üzülmez de Barcelona'ya gidebilir. Kendimizi hazır tutalım böylesi bombalara.

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Gilberto Silva Panathinaikos'ta

Avrupa'daki en iyi defansif orta saha oyuncularından biri olan Gilberto Silva sadece 1 milyon Pound gibi düşük bir bonservis bedeliyle Arsenal'den ayrılarak Pana'ya imza atmış. 3 senelik kontrat karşılığı alacağı para da yaklaşık 8 milyon Euro. İnanılacak gibi değil, şaka gibi. İnsan merak etmiyor değil Sevgili Fener bu kadar orta saha asıkıntısında ve transfer peşindeyken hiç mi kulağınıza çalınmadı Silva'nın ismi! 15-20 milyonlara Xabi alonso peşinde koşmak daha makul tabii, havası olur hem, öyle 1-2 miyona topçu mu alınırmış hiç!

Clippers Camby ile Anlaştı

Baron Davis'im imzasından sonra Brand'in takımda kalmasından çok ümitliydiler ama Brand daha potansiyelli bir takımı seçince adeta elleri bomboş kaldı. Pota altında geçen sezon sakatlıklarla boğuşan Kaman'a mahkum kaldılar. Paraları çok ama verecek adam yok demiştim geçen günlerde. Josh Smith, Andre Iguodala imzaları söz konusuydu, gerçi hala söz konusu ama çok ciddi bir hamle yaptılar. Denver'da adeta pota altında tek başına şamar oğlanına dönen, 12 hücumda 1 kere falan topla buluşabilen Marcus Camby'i kattılar takıma. Hem de sadece 2010 yılı 2. tur draft hakları ve bir miktar para karşılığında. Para ne kadar bilmiyorum da, şu piyasada kontratı devam eden böylesi bir uzunu kapmak önemli yöneticilik meziyeti gerektirir. Denver'ın bütçeyi kısmaya çalıştığından, Anthony'nin takas ihtimalinden söz etmiştim ama Camby'i böylesine bir hiç uğruna gönderecekleri de aklıma gelmemişti doğrusu. Her geçen sezon becerilerini geliştiren, devamlı üstüne koyan, yaşlandıkça basketbolu daha iyi öğrenen bir adam Camby. Clippers için çok önemli bir kazanç oldu. Davis-Camby-Kaman üçlüsüne bir de iyi bir kısa forvet eklerlerse Brand'i kaybetmenin acısını çabuk unuturlar ve yine play-off potasına uzanma şansı yakalarlar.

Şu takastan sonra artık Denver'dan her şeyi beklerim. Pistons'la bir Anthony takasına girerlerse de hiç mi hiç şaşırmam. Bu arada uzun zamandır yedek bir oyun kurucu arayan Orlando Magic toplamda 4,2 milyon ve ve 2 senelik bir kontratla Kings'ten Anthony Johnson'ı kadroya kattı. Müthiş faydalı bir imza Magic adına. Şu sıralar Memphis'ten Javaris Crittenton'ın adı da geçiyor Magic'te oyun kurucu pozisyonuna 3. isim olarak, kanaatim yararlı olur, Howard'ın liseden de arkadaşı zaten, oynamasa bile Dwight'la boş zamanlarında pişpirik atar, PS oynarlar, zarar gelmez.

Man. City Fener'in Tekerine Çomak Sokuyor

Enteresan bir başlık oldu farkındayım ama bu teklifin yansıması aynen bu. Aurelio'yu kaptırmış, yedek kalecisini bırakmış, alternatif kaleci arayışında, Deivid'i sakatlığa kurban vermiş, kadrosunda 9 yabancı bulunan Fenerbahçe Appiah ve Maldonado'dan nasıl kurtulur da orta sahaya bir alternatif getiririm diye düşünürken City Volkan'ın aklını çeliyor. İngiltere'ye gitmek, yurtdışında top oynamak isterim diyor Volkan. 10 milyon Euro lafları geçiyor bonservis için, pazarlıkla biraz daha üstünü bile koparabilirler, Güiza'nın parasını çıkartırlar hatta ama, arkadaş Volkan gidince kaleye kimi koyacaksın. Türk alternatif zaten yok, bu saatten sonra bulacağın yabancı kaleci kim olacak? Gitme desen Volkan'a, adamın bozuk psikolojisi biterecek seni, kimbilir ne arızalara çıkaracak. Fener'in işi çok zor bu sene, belirsizliklerle başladılar, öyle de devam edecek gibiler. İsterim ki geçen seneki başarılarının üstüne çıksınlar, daha ilerilere gitsinler. Aragones, Güiza mutlaka artıdır ama umarım o soru işaretleri eksiye dönüşmez. Velhasıl kelam bu teklif düpedüz çomak sokmaktır Fener'in tekerine.

Nefret Ediyorum Sizden!

"Fenerbahçe'ye müjdeli haber
A.A. 16 Temmuz 2008

Fenerbahçe'nin Avrupa Şampiyonlar Ligi 2. ön eleme turundaki rakibi MTK Budapeşte'nin en önemli oyuncularından Jozsef Kanta, sakatlığı nedeniyle sarı-lacivertli takıma karşı iki maçta da forma giyemeyecek.

Lig şampiyonu MTK Budapeşte'nin orta saha oyuncusu Jozsef Kanta, takımının SK Kamtent ile Avusturya kampında yaptığı son hazırlık maçında sakatlanmıştı.

Kontrolden geçen 24 yaşındaki Kanta'nın, yaklaşık 4 ay sahalardan uzak kalacağı açıklandı."

Yukarıdaki haber Hürriyet'ten ve Anadolu Ajansı kaynaklı. Arkadaş biz nasıl insanlar haline geldik, başkasının sıkıntısını, sağlığını, başarısızlığını nasıl oluyor da kendimize aş ediniyor bir de bundan zevk alıyoruz. Fener'e müjdeli habermiş, yürüyün, defolun gidin be kardeşim! Bir müjdeli haber de benden size, sülalecek sevgilerini gönderdi binlerce duyarlı genç sizlere! Nefret ediyorum sizden ve sizin gibilerden.

Geçmiş olsun Kanta, umarım en kısa sürede sağlığına kavuşursun.

Ronaldinho sonunda Milan ile İmzaladı

Milan'ın internet sitesinde ballandıra ballandıra anlatmışlar Ronaldinho'yu. Sonunda imzayı attı da rahatladık. Bulantıya dönüşmedi mide ekşimelerimiz. Ama bence asıl soru neden İngiltere'ye gitmediği ve Kaka ile Pirlo tarafından yönetilen Milan'a imza attığı. Şu 2 senelik performansıyla Milan'da forma bulması zor. Çok ciddi çalışması, özel hayatına dikkat etmesi ve takımın 1 numaralı adamı olmadığını içine sindirmesi gerek. Öte yandan eğer Manchester City'ye gitmiş olsa, direk olarak takımın lideri, beyni ve bankosu olacaktı. Üstelik İngiltere'deki futbol anlayışı, taraftar yaklaşımı ve basın, İtalyanın sert futbolu, sabırsız taraftarı ve spekülatif basınından çok fazla tercih sebebi olabilirdi Ronaldinho için. Meydan okumayı seçti demeliyiz belki de. Ronaldinho "küçük Ronaldo" demek ne de olsa, o küçük ibaresinden mi sıkıldı, bir büyüğünün tükendiği yerde, onun küllerinden doğmaya mı geldi? Kariyeri için riskli bir tercih yaptı Ronaldinho, iç hesaplaşma içinde, kendini terkar ispat etmek istiyor. Şansı bol olsun, eskiden daha iyi olsun ki, biz futbol aşıkları o beyaz camın karşısında yeniden ağzımız açık kalalım.

15 Temmuz 2008 Salı

Aza Tamah Eden Adam

"İlla ki 9 numara transfer edilecek diye bir zorunluluk yok. Elimde Thierry Henry, Bojan Krkic ve Eidur Gudjohnsen var. Bunlar iyi bir hücum hattı oluşturabilecek oyuncular. Özellikle Henry'e çok güveniyorum, bu sene O'nun için farklı olacak. Kadrom yeterli."

Pep Guardiola - Barcelona Teknik Direktörü

Transfer Sezonu Mide Bulantıları

Ronaldo Real Madrid'e

Lampard Inter'e

Adebayor Milan ve Barcelona'ya

Itandje Galatasaray'a

Adriano Forvet arayan her takıma

14 Temmuz 2008 Pazartesi

Chelsea Beni Alarak Büyük Kumar Oynadı!

Bu sözler Scolari'ye ait, helal olsun adam bildiğimizden daha dürüst ve samimi imiş. "Ama ben kendime güveniyorum. Abramovich benden iyi top oynayan, zevk veren ve kazanan bir takım istedi, O'na bunu yapacağıma söz verdim." Ayrıca her zaman olduğu gibi iddialı.

Neill Doğal Olarak Gelmiyor

Daha önce gelmez demiştim Lucas Neill için, deli mi adam 4 milyonu bırakıp 1,5 milyona imza atsın. Yok geldi, Kewell ikna etti, bileti hazır, hepsi safsata bunların. West Ham'ın kaptanı konuştuğumuz adam, yeni baba olmuş ve piyasası yüksek. Manchester City talip olmuş adama, okkalı da bir sözleşme önermişler. Belki gidecek belki düzenini bozmayacak ama Ada'da piyasası olan bir adamın daha az paraya Türkiye'ye gelmesi büyük hayaldi, hayal olarak kaldı. Kewell neden geldi, piyasa yapıp kapağı yine Ada'ya atabilmek için, Güiza niye geldi, para ve Aragones için, Emre niye geldi, Ada'da kendini harcadığı için. Olay bundan ibarettir. Kontaratı bitmiş işsiz, piyasası olmayan ama kalbur üstü bir sürü adam var ortalıkta, Kewell'ı nasıl aldıysanız onları da alın arkadaşım. Itandje Itandje dediniz, bitti dediniz hala muallak, boşver bak Sorensen'e adam telefon bekliyorum demiş, 3-4 sene al kaleni sağlama. bunları da biz mi söyleceğiz artık (ukalalığa bak).

Acil Kurtarma Timi: Sampdoria

Sampdoria futbol direktörü Beppe Marotta Andriy Shevchenko'ya göz koymuş. 2 sezonda İngiltere'de 10 gol bile atamayan Sheva'nın kurtuluşunun Sampdoria olduğunu iddia ediyor. "Geçen sezon Antonio'yu (Cassano) kurtardık ve yeniden ayağa kaldırdık, bu sene neden Sheva'yı yeniden futbola kazandırmayalım. Asla asla dememek gerek." Milan'ın uzun süredir tekrar takıma katmaya çalışmadığı ama bir türlü Chelsea'den koparamadığı Sheva Sampdoria'ya gider mi? Bence zor, ama Beppe Marotta haklı asla asla dememek lazım.

13 Temmuz 2008 Pazar

Aferin, Otur 10!

''Cehalet insanı çirkinleştirir. Suskunluğum asaletimdendir. Her lafa verilecek cevabım vardır. Lakin, lafa bakarım laf mı diye, adama bakarım adam mı diye''

Uzun senelerdir ilk kez böyle bir cevaba şahit oldum. Kültürlü ve beyefendi bir adam, adı gibi sağlam Ertuğrul Sağlam. Öte yanda kendini herşeyi bilen, allame-i cihan sanan bir adam İbrahim Üzülmez. Okumuş - okumamış, kültürlü - cahil farkı bu olsa gerek. Hocası diyor ki asla geri dönemezler, O diyor ki futbolu Beşiktaş'ta bırakacağım. E bırak o zaman! Aferin Sağlam, oturabilirsin 10! Sen de çık dışarı, uzatma.