Sayfalar

14 Şubat 2009 Cumartesi

Southgate Fiyaskosu

Aslında benzer bir yazıyı ben yazmak istiyordum, hatta bir kısmı da hazırdı ama şu aşağıda linkini verdiğim Boro taraftar sitesi yazarlarından Jay Bellerby'nin yazısını okuduktan sonra vazgeçtim. Bir takımın asıl sorununu kuşkusuz bir taraftardan daha iyi kimse anlatamaz. O yüzden Bellerby'nin yazısı aslında Boro'nun asıl sorununa yani Southgate'e dikkat çekmek ve en iyi çözüm yolunu aramak noktasında oldukça içten ve taraftar psikolojisinde.

Southgate Fiyaskosu

Ağır Ol da Molla Desinler!

Chelsea'den kovulan Scolari:
"Chelsea'de oyunun kaderini değiştirebilecek oyuncu yok"

YOK YAAAA!!!

Miami Marion'ı Toronto'ya Takas Etti

Matrix'in nereye gideceği uzun zamandır muallaktı. Miami'de dokular uyuşmamış ve bir türlü Wade'in takımında bir ağırlık kazanamamıştı Marion. Bir çok takımla adı gündeme geldi ancak istikameti Kanada oldu sonunda. Indiana'dan Jermaine O'Neal'ı çok büyük planlar dahilinde getirmişti Toronto ama bu takas beklemedikleri şekilde onlara çok şey kaybettirdi. Hem Toronto hem O'Neal yollarını ayırarak doğru karar vermiş oldular kuşkusuz, dokular uymayınca vücut organı reddediyor. Sonuç olarak Miami 5 numarasına kavuştu, Beasley'i ilk 5'e alma imkanını yakaladı ve bir joker Moon'u kadrosuna katarak play-off yolunda verimsiz yıldızından kurtularak önemli bir adım attı. Toronto ise 5 numaraya Bosh'u kaydırıp Matrix'i uzun forvete koyup son bir play-off atağı yapmaya çalışacak artık. Paketteki Banks'e değinmiyorum, çünkü takasın ana malzemesi Matrix bu sezon faydası dokunsa bile asıl faydayı sezon sonu biten kontratı ile verecek Toronto'ya, tam 17,2 milyon $. Takas bütün itibariyle şöyle gerçekleşti:

Jermaine O'Neal + Jamario Moon + 2010-15 arası lotarya korumalı 1. tur hakkı
=
Shawn Marion + Marcus Banks + nakit para

13 Şubat 2009 Cuma

Ne Olmuş Bu Adama?

Video yanılmıyorsam Malezya ligindeki bir maçtan. Bir faul pozisyonu sonrası beyazlı futbolcunun işine şeytan girmiş gibi bir görüntüye bürünmesi, hatta exorcist'in yeşil sahalardaki yansımasını canlandırmasını seyrettiğimde hayrete düştüm. Bu adama ne olduğunu bilen varsa paylaşsın keza aklım durdu seyrederken. Edit: Yorumlarda TK26'nın açıklaması olayı aydınlattı, Allah bu arkadaşımızın tuttuğunu altın etsin,kabuslarımızı dindirdi.

Kewell ve Diğerleri

Sabah Gazetesinden buram buram ders kokan bir haber:

"G.Saray'ın yıldızı Kewell'ı keşfeden antrenör David Lee, "Harry, 17 yaşındayken Avustralya yerine İngiltere Milli Takımı'nda oynasaydı, şu an çok daha zengindi" dedi. 1996'da Avustralya'nın başında olan Eddie Thompson'un Kewell'ı bir hazırlık maçında oynattığına değinen Lee, "Eddie'nin bu kararı, Harry'nin milyonlarca dolarına maloldu. Harry de profesyonel olarak yanlış kararı verdi" ifadelerini kullandı. Lee sözlerini şöyle noktaladı: "İngiltere için oynayıp Avrupa Şampiyonaları görseydi, değeri en az iki kat fazla olurdu." Kewell'ın menajeri Bernie Mandic ise "Bu kararın Harry'ye pahalıya patladığı doğru ancak o seçimini yaparken düşünmedi bile. İnsanın ülkesi için oynamasının bir gurur olduğunu savundu" dedi."

12 Şubat 2009 Perşembe

Hastayım Bu Şarkıya!

Bu şarkı her çaldığında bir tuhaf oluyorum, İçim bir fena oluyor arkadaş.


george michael - careless whisper
Yükleyen moumen

Time can never mend the careless whispers of a good friend
To the heart and mind, ignorance is kind
there's no comfort in the truth
pain is all you'll find

Should've known better

I feel so unsure
as I take your hand and lead you to the dance floor
as the music dies, something in your eyes
calls to mind the silver screen
and all its sad good-byes

I'm never gonna dance again
guilty feet have got no rhythm
though it's easy to pretend
I know you're not a fool

Should've known better than to cheat a friend
and waste the chance that I've been given
so I'm never gonna dance again
the way I danced with you

Time can never mend
the careless whispers of a good friend
to the heart and mind
ignorance is kind
there's no comfort in the truth
pain is all you'll find

I'm never gonna dance again
guilty feet have got no rhythm
though it's easy to pretend
I know you're not a fool

Should've known better than to cheat a friend
and waste this chance that I've been given
so I'm never gonna dance again
the way I danced with you

Never without your love

Tonight the music seems so loud
I wish that we could lose this crowd
Maybe it's better this way
We'd hurt each other with the things we'd want to say

We could have been so good together
We could have lived this dance forever
But noone's gonna dance with me
Please stay

And I'm never gonna dance again
guilty feet have got no rhythm
though it's easy to pretend
I know you're not a fool

Should've known better than to cheat a friend
and waste the chance that I've been given
so I'm never gonna dance again
the way I danced with you

(Now that you're gone) Now that you're gone
(Now that you're gone) What I did's so wrong
that you had to leave me alone

O Kadar Oldu mu Gerçekten?

Gerçekten zaman çok çabuk geçiyor, farkına varmadan neler yaşıyoruz. Çoban Salata'nın 501. gönderisi bu. Az önceki yazıyı yazarken farkına vardım o 500. yazımız olmuş günlükte. Büyük kısmını tek başıma götürdüm, sonradan "ozhano" katıldı birlikte karalıyoruz internetin elle tutulmaz, kalemle yazılmaz sayfalarına. İyi ki başlamışım Salata'ya, iyi ki hiç bırakmamışım peşini. Yüzünü hiç görmediğim, sesini hiç duymadığım bir çok dost edindim, her biri birbirinden kıymetli. Çoban Salata artık hayatımızın vaz geçilmez tadı, tadan herkes varolsun.

Ha bu arada 501 demişken "Benim hiç 501'im olmadı ağbi, hep kumaş giydirdiler bana..."

Fındığın Kabuğu Sert Geldi

Bir önceki Magic yazısında Denver maçının oyun kurucusu mevkisi için takım için bir ölçü olacağını söylemiştim. Billups'ın Magic'e ciddi sorun yarattığını en son geçen seneki play-offlardan hatırlıyorduk zaten, bu maçta sorun çıkarması da muhtemeldi. Ama açıkçası normal oyununu oynaması bile yetti onu savunmaya çalışan Johnson, Lue ve Lee'ye. Savunmada da biraz ağır geldi eşleştiği rakiplerine ve bir adım öne çıkardı takımını. Billups bir yana bu maçı Denver'a getiren isim Anthony oldu. All-Star'ın dışında kalan, geleneksel All-Star yemeğine davet edildiği halde gitmeyeceğini açıklayan ve tek başına bir takm olabileceğini göstermek isteyen Anthony hem savunmasıyla hem hücumuyla maça damgasını vurdu. Hidayet'i savunmada oldukça başarılı ve agresifti, üstüne hücumda yırtıcı ve dağıtıcıydı. Böyle olunca hem Anthony'i savunmaya çalışmak hem oyun kurmak çok zorladı Hidayet'i. Zaten alışık olmadığımız şekilde 6 faul aldı uzun bir aradan sonra. Lue'yu mecburen oynatmak zorunda kaldı SVG ama Billups karşısında şansı olmasını tabii ki beklemiyorduk.

Bu maçın Magic kenar yönetimi, genel yönetimi ve oyuncularına verdiği mesaj açık. Hidayet'in karşısındaki kısa forvet savunmada Hidayet'i ne kadar yorarsa, Magic'in maçı kazanma şansı o kadar azalmakta. Bunun 2 çözümü var gibi; 19 Şubat'a hala vakit varken bir takas ya da uzun beşe dönerek Johnson-Hidayet-Lewis-Battie-Howard kurgusuyla yeni bir oyun planı.

Magic'in işi zor, Nelson verimsiz haliyle bile sahada olsa başta Hidayet olmak üzere en azından diğer oyuncular gerçek verimlerini ve oyunlarını sahaya yansıtabiliyorlardı. Şu dizilişte Lee ve Redick pg savunmasına mecbur kalırken, Hidayet 2 katı yoruluyor, Lewis ise her şutu baskı altında kullanıyor. Uzun beş ve 2 numara savunan Hidayet kısa forveti tehlikeli takımlara karşı bir çözüm fikridir.

11 Şubat 2009 Çarşamba

Chelsea'de Beklenen Senaryo: Guus Hiddink

Beklenen oldu ve Guus Hiddink sezon sonuna kadar Chelsea'nin başına geçti. Birçoğumuzun tahmini Hiddink'in geleceğiydi zaten, abramovich'in kurtarıcı olarak ona sığınması. Hiddink Fenerbahçe macerası hariç kariyeri boyunca gittiği takımları toparlayıp sınıf atlatan bir teknik adam oldu. Şimdi elinde belki de kariyeri boyunca edindiği en kıymetli kadro ile yola çıkacak. Mavilere Scolari'den çok çok fazla şey vereceğini ve sezon sonunda sözleşmesinin uzatılacağını düşünüyorum kendi adıma. Bu arada Rus Milli takımındaki görevine de devam ediyor Hiddink ve şu anda takımıyla birlikte Antalya'da kampta. Gelecek hafta Londra'ya gidip göreve başlayacak. Şu lafı da çok güldürdü beni "Roman (Abramovich) Rus Futbolu için çok şey yaptı, kendimi ona karşı borçlu hissettim, benim de onun için bir şeyler yapmam gerekti."

10 Şubat 2009 Salı

Atları da Vururlar!

Geldiği gün belliydi aslında kovulacağı. Sert EPL karakterine uygun bir oyun anlayışına sahip olmadan Chelsea gibi bir takımın başıa geçip, takıma oyun kurucu pozisyonunda Deco'yu monte etmeye çalışmasıyla birlikte üzerine bahisler açılmaya başlamıştı. Ben bu kadar dayanabileceğini bile beklemiyordum şahsen. Aralık gibi kovulmasını bekliyordum, şansı yaver gitti, diğer takımların enteresan puan kayıplarıyla hep zirvede kaldı. Ama sezon ilerledikçe Ada'nın büyüklerinin EPL tecrübesi faktörü ve işi ciddiye alma yaklaşımı ön plana çıkmaya başladı. Her geçen gün United, Liverpool, arsenal oyuncuları kuvvetlenirken, Maviler çaptan düştü. İkili mücadelelerde rakiplerine boyun eğmeye başladılar. Yetmedi bu güçsüzleşen takıma bir de Quaresma'yı getirdi Scolari. Kendi idam fermanını hazırladı gün be gün.

Aragones Fenerbahçe'yi sankibir İspanyol takımı, oyuncuları sanki İspanyollarmış gibi gördüğü için bugün sarı kanarya uçamıyor. Scolari de tpkı meslektaşı gibi bir turnuvada Portekiz Milli Takımını idare edercesine idare etmeye çalıştıı için Maviler gerilerde kaldı. İşte o yüzden Mavi günleri bitti Scolari'nin. İnsan düşünmeden yapamıyor şimdi, ya ScolariFener'e evet deyip Türkiye'ye gelse, Portekiz karakterindeki Fenerbahçe'ye alternatifi Aragones'ten daha faydalı olmaz mıydı? Decosu Alex, Carvalhosu Lugano, Quaresması Kazım, Ronaldosu Deivid, Meirelesi Selçuk olmaz mıydı misal. Şimdi Aragones bugün kovulsa ve Fenerbahçe Başkanı olsam getirmez miydim Scolari'yi Kadıköy'e...

Oyun Kurucusuz Oyun


Nelson'ın sakatlığı sonrası Clippers maçı son derece kolay geçmiş Hidayet, Lee, Redick, Johnson oyun kurucu pozisyonunu gayet iyi kotarmışlardı. Indiana ve Nets maçları Clippers'a göre çok daha ölçücü olacaktı oyun kurucusuz nasıl oynadığını görebilmek için Magic'in. Indiana O'Brien'ın Magic'e süpürülmemek arzusu ve gayretiyle bu maça çok iyi hazırlandığındığını 1. saniyeden son saniyeye kadar ispatladı. Maç içinde bir ara farkı 15 sayıya kadar çıkardılar. Ancak özellikle Hidayet'in iadı ve Howard'ın topladığı ribauntlarla maça asılmaya çalışırken Redick sürpriz bir katkı vererek Magic'i oyunda tuttu. Son 2 topta maçın Magic adına en iyi iki ismi Hidayet ve Redick'in harcadığı toplar bir manada maçı hakeden Indiana'ya getirirken tüm Magic taraftarını çok üzen nokta rakip 31'de 28 serbest atş sokarken Magic'in 33'te 21 isabet bulmasıydı. Bazen cidden kanayan bir yara haline gelen bu serbest atış işinde Howard'a belki toleransımız var ama kısalar kaçırdığında tam anlamıyla sinir oluyoruz.

Sonraki maç bir önceki gece spektaküler bir performans ortaya koyan ama Carter'ı sakatlığa kaybeden Nets ileydi. her ne kadar pg pozisyonunda Johnson başlamış olsa da oyun olduğu sürenin neredeyse tamamında hücumda oyun kurma işini yine Hidayet yaptı. Tıpkı Pacers maçında olduğu gibi sadece Johnson'la paylaştılar oyun kurma görevini. Son derece de başarılıydı yine Hidayet. Oyun kurma teriminin basketboldaki en basit açıklaması herhalde "hücumda en müsait pozisyondaki takım arkadaşını topla buluşturmak" olarak açıklanabilir. Nelson'ın bu sezonun sadece belli maçlarında yaptığı bu işi Hidayet onun yokluğunda her maç sanki kariyerini pg olarak geçirmiş gibi yapıyor. Nelson'ın olmadığı bu maçlardaki asist ortalaması 8.3. Bu ortalama NBA 5.liği demek asist istatistiğinde. Pg olarak oynamak Hidayet'in şut seçimlerini de oldukça değiştirdi. Post-up yapıyorya da gerçekten çok boş şutları kullanıyor Hidayet. Her ne kadar penetre boşlukları yaratıyor olsa de Pietrus ve Lewis'in bunları kullanmıyor olması, oyun ilerledikçe Hidayet'in penetrelerine yol açıyor, rakibin savunma dengesini bozmak için. Zaten bir çok asistini drive out'larla yapan Hidayet bir de sayı bulmak için penetre edince ciddi mental yorgunluk yaşadığını seziyorum ekrandan gördüğüm kadarıyla. Bir çok işi bir arada yapmak zorunda kaldığı için fiziken de yoruluyor maç sonuna doğal olarak. Bunun çözümü ancak Lue'nun süre alması ve Johnson'ın Nelson'ın nefret ettiğimiz tarzında oynamaktan vaz geçip topu başkalarına servis etmeyi hatırlamasıyla gerçekleşir.

Denver maçı oyun kurucuz oyunun, Point Forward çözümünün gerçek bir ölçüsü olabilir bu manada Çarşamba akşamı. Billups gibi bir oyun kurucu ve Anthony gibi bir üç numara karşısında Hidayet'in performansı sezonun geri kalanına ve play-off'lara ışık tutacaktır.
Hidayet yine dışarıda pozisyon almış müsait durumdaki bir arkadaşını beslemek için içeri penetre etmiş, pas hazırlığında.