Sayfalar

tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tatil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Eylül 2009 Salı

Andre ve Steffi

Küçükken, yalanım yok, büyüyünce Andre Agassi olup Steffi Graf'la evlenmek istiyordum. Şöyle bir 15-16 yaşıma gelene kadar sürdü bu istek bende. Sonra eşimle tanışınca tükendi zaten :D Ama itiraf etmeliyim Andre Agassi ile Steffi Graf'ın gizlice bir ilişki yaşayıp evlendiklerini duyduğumda tam anlamıyla şok geçirmiştim. Beni kortlara ısıtıp saatlerce televizyonda tenis izletebilen 2 isimdi onlar ve artık aynı eve yaşayacaklardı. İlk tepkim "Çocukların ne olacağını düşünemiyorum!" olmuştu.

Çift mutlu beraberliklerine devam ediyor. Yorumculuk ve reklamlardan öyle bir para kazanıyorlar ki başka iş yapmalarına gerek yok, hatta çoğunlukla çocukların da bir sıkıntısı yoksa hem dünyayı geziyor hem de önemli turnuvaları yerinde izliyorlar. Yukarıdaki fotoğraf Wimbledon'a gidelim diye yola çıkan çiftin "Salla Wimbledon'ı falan, haydi kumsala kaçalım" dediği Temmuz ayından. Agassi ve Graf 7,5 yaşındaki oğulları Jaden ve 5,5 yaşındaki kızları Jaz Elle ile Capri adasında tatildeyken çekilmiş. Her ikisi de sanki hiç yaşlanmamış, hele Graf bırak ikiyi hiç çocuk doğurmamış gibi. Çok seviyorum bunları ben gerçekten. Ömür boyu mutlulukları devam eder umarım.

26 Ağustos 2009 Çarşamba

Aachen'daki Lezzet Durağı: La Dolce Vita

Almanya seyahatinin 4 gününü geçirdiğimiz Aachen'da yurt dışına çıkışlarımız içinde ilk kez aç kalmadık! Ya da daha doğru bir tabirle doya doya yemek yiyebildik. McDonalds, Burger King ksakacında tavuklu menüler etrafında geçen öğünlerdense, Aachen'da keşfettiğimiz lezzet durağı adeta unutulmazlarımız arasına girdi.

La Dolce Vita. Bir İtalyan restoranı. Akdeniz mutafağının çeşitliliği ve damak tadımıza uygunluğunu düşünerek eşimin ısrarıyla oturduk restorana. Menüsü makarna ve pizza ağırlıklı olmakla beraber etli ve vejeteryan ürünlerlerle de gayet genişti. Makarna yemeğe karar verdik ve kullandıkları ürünleri görmek istedik. Menü geneli İtalyanca olduğu için ne olduğunu çözemediğimiz şeyleri incelerken "Türkçe'de onun adı fesleğen" dememle birlikte İtalyan garson, ki sonradan adının Antonio olduğunu öğrendik, heyecanla bizi çekerek bahçedeki masada oturan orta yaşlı bir beyin yanına getirdi. Beyefendi restoranın sahibi Nejat Temel imiş, yani bildiğin Türk. O zengin menü ve adını ilk kez duyduğumuz yemeklerin arkasından bir Türk çıktı. Ankaralı, RWTH Metalurji Mühendiliği mezunu, zamanında tekstil, sağlık ürünleri ve sanayi makineleri ticareti yapmış, 12 senedir Gıda sektöründe karar kılmış tam bir beyefendi. Daha yemeği yemeden güleryüzü ve hoş sohbetiyle doymuştu bile karnımız.

La Dolce Vita'nın menüsündeki bir çok yemeğin kendi buluşu ve tarifi olduğunu öğrendik. Diğerlerini her yerde yersiniz ama makarna çeşitlerini denemenizi ısrarla tavsiye ediyorum deyince kendisinin bizim için seçim yapmasını istedik. Pasta di crema Tartuffo (Türüf mantarı soslu bandelude makarnası) ve Kuzu etli Rigatoni. Yemekler gelene kadar merak içindeydik, tereddütlüydük ama tabaklar önümüze konduktan sonraki 15 dakikada aldığımız zevki anlatmanın imkanı yok. Özellikle türüf soslu bandelude bizi kendimizden geçirdi. Türüf mantarı çok nadir bulunan ve kilogramı binlerce tl değerinde olan bir mantar. Nejat Bey o mantarı ve yoğun lezzetini ekonomik kullanıp bildiğimiz kültür mantarı ve sadece irmik ile yumurtadan mamül makarnası ile birleştirip harika bir lezzet bütünü çıkarmış ortaya. Ha keza kuzu etli rigatoni de öyle. Sonraki günler farklı ve leziz pizzalarını ve makarnalarını denesek de son gün yine de vazgeçemedik Pasta Tartuffo'dan.

Yemek hazırlanırken gelen yeni fırından çıkmış küçüçük ekmeklerle ikram edilen, halis tereyağı ve taze baharatlardan oluşan, özellikle kırmızı biber, dere otu ve sarmısağın muhteşem bir tat kattığı aperatif tadımlığı da mutlaka tatmak gerek.

Geniş menüsü ve farklı tatlarıyla Alexanderstrasse'nin Peterstrasse ile birleştiği köşede hizmet veren La Dolce Vita'ya yolunuz Aachen'a düşerse mutlaka uğrayın, eğer Aachen'da yaşıyorsanız hemen yarın gidin derim. Hatta selamımızı da iletin Nejat Bey'e....

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Rötar Yorgunu

Uçağımız tam 4 saat rötar yapınca Düsseldorf'tan bir hayli gecikmeli dönmüş olduk. Rötarlı dönüş sonrası Havalimanı'ndan bir de Sakarya'ya kadar araba kullanmak bir hayli hırpaladı. Ramazan'a duyulan özlemle tutulan oruç da haliyle kafaya vurdu, ancak kendime geliyorum iftar sonrası. Uçağın rötar sebebi yolcu camlarından birinin kırılmasıymış. Değiştirilmesi ve uçağın tekrar hazır hale gelmesi bir hayli uzayınca haliyle dengemiz de bozuldu. Ama olsun 1 hafta içine sığdırılmış 1 kongre, 3 ülke, 4 şehir ve 2 otel'in nazarlığı olsun bu da.

Aachen'a en yakın havalimanları Köln ve Düsseldorf'ta. Biz Düsseldorf'u tercih ettik moda ve fuar kenti olması nedeniyle. İner inmez trenle Aachen'a geçtik. Aachen'da kalırken hem bir kongreye katıldık hem de Hollanda'nın Maastricht ve Belçika'nın Liege şehirlerini ziyaret ettik kiraladığımız arabayla. Sonrasında 3 günü Düsseldorf'ta geçirip döndük Türkiye'ye.

Anlatacak çok şey var ama öylesine yorgunum ki hem dolu dolu geçen seyahat hem rötar hem Ramazan fazla geldi. Kendimi toparlar toparlamaz döneceğim Salata'ya. Gitmeden şunu da söylemezsem ölürüm :D Düsseldorf'un hatta Almanya'nın en ünlü alışveriş caddesi "Königsallee", kısaca Kö diyorlar. Yani neymiş Düsseldorf'un orta yeri Kö'ymüş!

21 Haziran 2009 Pazar

Tatilden Döndük!

Ozhano ile birlikte çıktığımız tatilden bu sabah döndük. Kendimize bir gelelim, bünye memlekete alışşın, fişek gibi dalacağız ortama. Biz yokken gelen giden herkese ve tabii ki buraları başı boş bırakmayan sevgili volkanbk3'e sevgiler, saygılar...