30 Mayıs 2009 Cumartesi
Prison Break: The Final Break
Bir cümle de en çok 3. sezonun tamamı ve 4. sezonun son bir kaç bölümünü beğendiğim bu güzel dizinin senaryo yazarlarına: Eğer geçen sene o senaryo yazarları grevi martavalına katılmayıp 10 bölüm daha yazsanız, en az 2-3 sene daha ekmek yerdiniz bu diziden. O kadar doruktayken dizi zorla bitirttiler kanala geçen sene, bu sene de tekmeyi yediler. Bir de bu Wentworth insanı neden gay ya, delikanlı adamsın, yapsana şöyle adam akıllı bi kız kendine. Boy sende, fizik sende , yakışıklılık sende, yazık ki ne yazık :)
29 Mayıs 2009 Cuma
Çoban Salata'nın Doğum Günü!
Gün geçti, zaman aktı, tezgahın başına geçmek istedi bir dostum, aylarca yalnızdım, o geldi güçlendim, o geldi gülen yüzüm çiçek açtı, o geldi gitti yalnızlığım. Salata ellerime doğmuştu, beraber büyütmeye başladık dostum ozhano'yla. O da bir tad verdi bir ustalık getirdi ki sofraya anlatmaya kelime yok. Sonra volkan'ı çağırdık aramıza, gel dedik bir farklı salata sosu da sen hazırla, iletişim uzmanıydı, rengini değiştirmeye başladı salatanın, çok güzel oldu, ziyadesiyle doyurucu.
Tam 1 sene oldu ilk kez tezgah başına geçeli, 711 salata önce başladı bu serüven, Siz, Salata'yı sevenler sayesinde, Siz, her gün bizden vageçmeyenler sayesinde yenileri yolda. Neredeyse 40000 farklı müşterisi olmuş dükkanın, tekrar gelenleri saymadan, Salata yapmaya devam!
Lebron Seriye Tutundu
Her Çarşamba olduğu gibi önceki akşam yine halı sahadaydık. Her zamankinin aksine maç öncesi bahis konusu o geceki futbol olayı Şampiyonlar Ligi Finali değil Cavs – Magic serisiydi. Çoban Salata’nın devamlı yorucularından ejikulat ve alınan maçlardan sonra kolbastı oynayacak kadar hasta Magic taraftarı Başar’ın da uzun bir aradan sora katıldığı maçta seri 5. maçta biter mi bitmez mi onu konuştuk. Fikrimi söylerken aynen şu cümleyi kurdum “Cavs maça çok hızlı başlar ve 20 sayı civarında bir farkı çok erken yakalarsa maçı alsalar bile ölüp ölüp dirilirler seri 4-2 biter. Orlando’da” Başar’ın tepkisi ve dönüp ejikulat’a söylediği ise Magic karakterinin ne derece basketbolseverlerin içine işlediğinin ispatıydı “Bak demedim mi ben de sana yolda!”
Orlando Magic o kadar acayip, o kadar farklı, o kadar açıklanamaz bir takım ki, normal bir takımın mental olarak çökmesi, maçı bırakması gereken bir anda, ateşlerinde köz kalmadı denilebilecek dakikada, ateş silahından kusulmuş alev fırtınası gibi kaplıyorlar rakibin üstünü. Meteor gibi yağıyorlar, rakibin atmosferini delik deşik ediyorlar. Rakip kaçıyor, saklanıyor, üzerine yapışanları kazımaya çalışıyor ama bu takım, bu oyuncular sülük gibi, kanını emiyorlar adamın. Ne yapacağını bilememek ne kadar zor, çaresizlik ne büyük bir hastalık! 2 tur boyunca rehavet virüsünden kurtulmaya çalışan takım, şimdi kendisi bir virüs gibi Cavs’in damarlarında.
Öyle çok fazla basketbol anlatmak istemiyorum bu maç yazısında. İlk 4 maçı her açıdan anlattık, bu maç da onlardan farklı değil asla. Yine harika bir geri dönüş, yine harika bir mental zafer. Maçı kazanırsın ya da kaybedersin ama şu geri dönüşten sonra kaybetsen bile aslında galip sensin. “Nasıl olabilir, nasıl yapıyorlar?” diye bakmaya başladı mı rakip, anla ki rüyalarına bile gireceksin, uykularında bile rahat olamayacaklar.
Cavs’i galibiyete götüren Brown’un Gibson’dan gerçekten faydalanmaya karar vermesi ve Lebron James’in arkadaşlarını zorla da olsa oynatmaya çalışması oldu. Tabii bunlara ilaveten serseri mayın Rafer Alston’ın bu sefer Magic tarafında patlaması da önemli bir etkendi. Cavs’in tekrar takım olmaya çalışmasına ve Alston’a rağmen Orlando kazandığı 2 maçtakinden daha iyi bir oynadı 2. ve 3. çeyreklerde. Van Gundy’nin haklı olarak Alston’ı kazanma çabası ve 6. maçın içeride oynanacak olması maçı riske etmeye değerdi. Değmezdi diyenler olabilir onlara da çıkarsanız finalde beni mi 1 numara oynatacaksınız diye sorarız.
Cavs maçı kazanmış olsa da asla ve asla rahat değil kafaları. Asla vazgeçmeyen ve yukarıda dediğimiz gibi sülük gibi yapışıp rakibin kanını emen bir takımla savaşıyorlar. Hakemlerin ortada kararlar verdiği, Orlando ilk beşinin standart oyunlarını oynadığı bir ortamda turu geçme şansları neredeyse hiç yok. Hidayet yine bu kadar rahat potaya gider ve üstüne bu maçtakinin aksine yarattığı boş pozisyonları arkadaşları sayı yaparsa Cavs erken dağılır.
6. maçta serinin biteceğini düşünüyorum kendi adıma. Hatta abartıp iddiaya bile girdim. Orlando’nun beni mahçup edeceğini sanmıyorum. Ne olursa olsun güzel basketbol olsun, Kosova maç anlatsın, Kural sussun.
Basketbol, mutluluk ve sağlık dolu günler…
Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.
28 Mayıs 2009 Perşembe
What the .uck !?!
Roma'nın 2 Yüzü
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Kan, Ter ve Gözyaşı!
Cleveland bu serinin en iyini maçını oynadı haklarını vermek gerek. Özellikle pota altı savunmasını son derece başarılı yaptılar. Penetreleri oldukça iyi sınırlayarak kolay basket vermediler. Orlando bunun çözümünü yine çok pas yapmakta aradı ve maç boyu da onlar pas oyunlarında başarı sağlayarak oyuna tutundular. Cleveland’ın genel savunması ise diğer maçlara göre daha sert ve caydırıcı olması açısından takdire şayandı. Özellikle Varejao ve West’in her topa ellerini sokması, bu sokuşlarda defalarca kez top çalmaları Cleveland’ın neredeyse bütün maçı önde götürmesini sağlayan etkenlerdendi. Hücumda da topu paylaşmaları onları hep maçın içinde tuttu. James’in defalarca atabileceği pozisyonları kullanmadığını daha müsait durumdaki arkadaşlarını oyuna sokabilmek için onlarla paylaştığını ve bunarın da defalarca kez basketle sonuçlandığını gördük.
3. maçın ardından Cavs’in seriye tutunmak, Orlando’dan galibiyet çıkarmak istiyorsa Szcerbiak ve Gibson’a ihtiyacı olduğunu söylemiştik. Mike Brown bu sefer bu iki adamın kenarda oturduğunu hatırladı ve onlardan faydalanmaya çalıştı. Wally’nin eski oyunundan neler kaybettiğini zaten biliyorduk ama Hidayet’in karşısında bu kadar aciz durumlara düşmesini beklemiyordum açıkçası. Hidayet maçtaki en verimli dakikalarını WS oyundayken yaşadı, ayakları bu derece yavaş bir oyuncunun Hidayet karşısında durabilmesinin zaten imkanı da yoktu. Ama Gibson ilk devrede oyunda kaldığı kısa sürede aniden çıkardığı üçlükleriyle hem Orlando savunmasının dengesini hem de rakibinin moralini bozdu adeta. Mike Brown onu maç sonuna kadar yine yanında oturtmayıp 3. çeyrekte oyuna alsa belki de Alston’ın çıldırdığı dakikalarda Gibson bir susturucu etkisi yapabilirdi.
Basketbol, sağlık ve mutluluk dolu günler…
Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.
26 Mayıs 2009 Salı
Bugün Galatasaray'a Gelenler #6
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Tolga'dan Cavs - Magic Değerlendirmesi
"Orlando tarafında herkes hala temkinli konuşuyor.maç içinde dışında şımaran gösteriler yapan adam yok(Diaz,takım kazandıkça serpilmeye başlıyor yazılarında;onu ayrı tutalım bilgi: Tolga’nın dediği Diaz Orlando Sentinel Yazarı George Diaz’dır). Forumda okudum:Cenk Hoca, Boston 3. maçı hariç henüz Orlando’nun tam randımanlı oynadığı maç yok diyor.Kesinlikle haklı. Orlando, iç saha maçlarında ilk çeyreklerde 30'un altında attığı zaman ya da ilk çeyrek kafa kafaya geçtiği zaman,maçın geri kalanını sıkıntıyla izlememiz gerektiğine işarettir bu durum. Aslında bu geceki Cavs maçına benzer maçlar da çok oynadı sezon içinde ve playofflarda Magic. 7-8 sayı ile önde olunan, ancak maçı kopartabileceği şutları sokamayıp,son dakikalarda koltuk eskiten maçlar oynuyor. Philly ve Boston içerde oynanan altı maçın beşi bu şekilde oldu, hep öndeydik; ikisi son saniye şutu ile kaybedildi,üçü kazanıldı.Yine görüyoruz ki Magic deplasmanda Cengizhan’ın orduları gibi; yabancı toprak demiyor, kimi maçlar ilk kiminde ikinci yarı işgal ediyor, yağmur gibi yağıyor, kadın çocuk demeden...Durayım burada, kontrolü kaybetmeyelim.
Sinir Harbini Daha Önce Yaşamış Olanlar Kazanır
Cleveland’ın bu sezon ligdeki derecesine, rakiplerine attığı farka, iç sahadaki 40 galibiyetine, dış sahadaki mağlubiyet sayısına, playoff ilk iki turunda her biri 10 sayı ve üzeri farklarla kazanılan 8 maçına baktığımız zaman bazılarımız muhteşem bir takım, bazılarımızsa kaos ortamından kolayca sıyrılamayacak bir takım görüyoruz. Bu kadronun süper yıldızı Lebron James ligin MVP’si olabilir, ya da Cavs normal sezonun en az sayı yiyen takımı, bunların hepsi geride kaldı. Burası artık tam anlamıyla bir kurtlar sofrası, ya avsınız ya da avcı. Cavs hep avcı rolündeydi bugüne kadar, av olmanın psikolojisini, hayatta kalmanın yollarını tam anlamıyla bilmiyordu. Yavaş yavaş öğrenmeye başladılar ama bu hayat okulundan mezun olmayı başarabilecekler mi?
Alston’ın fena oynamadığından ama şut sokamadığı için aksayan parça olduğundan bahsetmiştik NBAKolik forumlarında. Bir şut fazla soksa her şey farklı olur demiştik. Lewis, Hidayet ve Howard’ı Cavs’in kitlediği dakikalarda özellikle ilk çeyrekte muhteşem çıktı sahneye, gedikleri kapatan adam oldu hücumda. O birazcık şut sokunca Cavs’in herhangi bir maçı koparıp götürmesi ihtimal dahilinde bile olamaz. Aynı şekilde Pietrus’un görev aldığı sürece James’i bezdirmesi ve ceza atışları çok işine yaradı Magic’in.
3. maçta Orlando Magic açısından hücumdaki en sevindirici gelişme, çok yüksek isabet yakalayamasalar da, çok fazla pas yapması oldu. Yayda çevrilen sonra Howard ya da Gortat’a inip anında geriye çıkan toplar hep boş atış ya da penetre koridoru yarattı. İlk iki maçta bu derece pas yapamamıştı Magic. Kaos hücumunu bu sefer muhteşem uyguladılar. Pas – pas – penetre – pas –şut! İlk iki pas sayısını 5-6’ya çıkarabiliriz. Bu iş koşarak ve çok hareketli yapıldığında rakibin dengesi inanılmaz derecede bozuluyor. Beklediğimizden daha iyi pick-n-roll savunması yapınca Cavs bu sistem çıkış oldu. Devamlı kat eden oyuncular, perde çıkışlarında çok etkili oldular ya da faul aldılar. Rakibi iyi savunup ribaunt üzeri hızlı hücumlar da tatlının üzerine kaymak oldu adeta.
Hidayet ve Howard’a ikili sıkıştırma yapınca 2 maçtır çok kötü şut atan Alston’la ve Lee ile risk almaları mecburiydi, oynadıkları kumar tutmadı. Cavs 4. maçı kazanmak istiyorsa tek çareleri sadece Howard’a ikili sıkıştırmaya devam edip, James’i Hidayet’e vermek, Joe Smith’i daha fazla oyunda tutmak ve Wally ile Gibson’ı bir şekilde rotasyona dahil etmektir. James Cavs’e son saniyede bir maç aldırmış ve 40 küsür sayı ortalamaya ile oynuyor olabilir ancak hiçbir zaman bir adam bir takım etmez.
2. ve 3. maçı NTV’den izleyenler spikerlerin anlatım farklarını net olarak görmüştür. İsmail Şenol gayet dengeli ve zevkli bir anlatım sundu bizlere. Kaan Kural yine çok da önemli olmayan bilgi ve her pozisyona yorum sağanağına tutsa da bizleri, Şenol maçın seyir zevkine çok şey kattı. Biraz da böyle dinleyelim artık maçları, tarafsızca ve sadece basketbol izleyerek.
Basketbol, sağlık ve mutluluk dolu günler…
Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.
24 Mayıs 2009 Pazar
Çoban Salata Yılın En iyi 11'i
Not: Takımının formasını sezonun büyük kısmında giyen oyuncular dikkate alınmıştır.
Çoban Salata Yılın Hayal Kırıklığı 11'i
Not: Takımının formasını sezonun büyük kısmında giyen oyuncular dikkate alınmıştır.