Sayfalar

22 Haziran 2009 Pazartesi

Beşiktaş'ta İngilizce Krizi!

Beşiktaş'ın kondisyoneri Marrone tatile çıkan oyunculara kendi hazırladığı antrenman programını vermiş ve tatildeyken formdan düşmemeleri için yapacaklarını teker teker bu programa koymuş. Buraya kadar ters ya da enteresan bir şey yok. Olaylar bundan sonra başlıyor. Sezon sonu aldıkları programın zarfını, demeçlerinden anladığımız kadarıyla, futbolcuların alır almaz değil de tatile gittikleri mekanda ya da daha sonraki bir vakitte açmaları neticesinde neredeyse hepsi şok yaşamışlar. Şokun sebebi ise futbolun her geçen gün globalleştiği ve sınırların kalktığı şu zamanda Türk futbolcularının çoğunun bir gram İngilizce bilmemesi!

Marrone'ye telefon etmişler (neyi nasıl konuştularsa) bu ayıp(!) durumla karşılaşanlar ve tepkilerini iletmişler hocalarına. Marrone'nin verdiği cevap ise oldukça manidar "Senelerdir Avrupa Kupaları'nda oynuyorsunuz, bu sene Şampiyonlar Ligi'nde mücadele edeceksiniz, az da olsa İngilizce bilmiyor olabileceğiniz aklımın ucundan geçmedi. Demek ki lisan konusunda gelişim sağlamalısınız." Şimdi adamın bu söylevine nasıl tepki verebiliriz, "Burası Türkiye burada Türkçe konuşulur" mu diyeceğiz. Bu kadar çok uluslararası temasta bulunan bu adamların basit bir antrenman programını anlayamayacak kadar İngilizce bilmemelerini, ötesinde çoğunun bu programı alır almaz incelemeyip tatile gittiği yerde açmasını mazur mu göreceğiz?

Bu olay sanırım Türk Futbolcusunun oyun kalitesi olarak bir çok açıdan üst düzey liglerde oynayabilecek potansiyelde olmasına karşın neden oralara gidemediğinin, gittiğinde de kolay uyum sağlayamadığının canlı bir örneği.

Bir kaç futbolcu demeci aktarayım da biraz gülelim.

Gökhan Zan: Eşim Kanada'da büyüdüğü için olayı çözdük, sıkıntı yaşamadım.

İbrahim Üzülmez: Burada tercümanlık bürosu yok. İngilizce bilen de çok yok. Ama bir şekilde sorunu çözdüm. İlk kez yabancı dilde yazılmış çalışma programıyla hareket ediyoruz. Bu bir anlamda bizim için de ders oldu. Futbolun dili birdir ama bu çalışma programının İngilizce yazılması keyfimi kaçırırken, zor duruma da düştüm. (İ.Ü. Artvin'deymiş)

Adını Vermek İstemeyen Futbolcu: Valla programı görünce bir şok yaşamadım değil. Moreno'yu aradım, ancak konuşamadık, İngilizce bilmediğimi sonradan hatırladım, zaten Türkçe'yi de zor konuşuyoruz. Neyse, tatile gittiğim bölgede çok fazla Rus vardı, bir tane İngilizce bilen Animatör bile bulamadım. Şehir merkezine indiğimde de durum aynıydı. Bunun üzerine akrabalarla yaptığım telefon görüşmeleri sonucu annemin dayısının dünürünün ufak kızının kayınpederinin amca oğlunun orta bire giden torununun İngilizcesinin 5 olduğunu öğrendim. Faksla kendisine gönderdiğim programı, ertesi sabah geri yolladı, sağolsun, çalışmamdan geri kalmıyorum. Ancak dönünce Moreno'ya soracağım, ördek yürüyüşünden sonra neden 4 dakika amuda kalkıyoruz, çözemedim. Bu adamın adı Moreno'ydu di mi?

Not: Bu yazı Hürriyet'teki şu haber, doğruluk ihtimali yüksek gözüktüğü için, kaynak alınarak yazılmıştır. Adını vermek istemeyen futbolcu da kişisel kaynağımdan uydurulmuştur :)

Hiç yorum yok: