Sayfalar

29 Nisan 2009 Çarşamba

Galatasaray Anketi Üzerine

Gelecek sezonda Galatasaray'da kimleri görmek istemiyorsunuz diye sormuştuk Çoban Salata okurlarına. Oy veren herkese teşekkürler. Önce öne çıkan sonuçları bir verelim sonra yoruma geçelim:

Linderoth %60
Ümit Karan %56
Nonda %56
Feldkamp %55
Hasan Şaş %54
Adnan Sezgin %52
Sabri %52
Lincoln %46
Bülent Korkmaz %45
Sağlık Ekibi %44
Mehmet Güven %44
De Sanctis %42

Sonuçlara bakarak söyleyebileceğimiz ilk şey taraftarın Linderoth'tan umudu kestiği. 2 sezondur çıktığı antrenman sayısı neredeyse Galatasaray'ın oynadığı maç sayısını geçmeyen İsveçli kariyeri boyunca hiç ciddi sakatlık yaşamadığı için ona buz adam, demir adam lakapları takılımıştı. Ama Galatasaray macerası onun için belki de kariyerini bitren bir süreç oldu. Ona bel bağlayan Galatasaray'ın kaybettiklerini saymaya gerek bile yok. Ve şimdi 1 numaralı istenmeyen adam Linderoth, garanti parasını alıyor ve hiç bir şey vermiyor.

2. çarpıcı sonuç ise takımın en eskileri Hasan Şaş ve Ümit Karan'la ilgili. Taraftarın yarıdan fazlasının gitsin dediği bu iki ismin özellikle bu sezonki performanslarına baktığımızda kariyerlerinin en kötü dönemlerini geçiriyorlar demek yanlış olmayacaktır. Hasan belki biraz parlamıştı lig başında ama sakatlandıktan sonra iyileşip döndüğündeki vücut şekli, fazla kiloları ve kurtulamadığı asabiyeti onu istenmeyen adamlardan biri haline getirdi. Karan için söylenebilecek hiç bir şey yok. Senelerdir kendi adıma vasat bir futbolcu olduğunu, Hakan Şükür ve Arif'le oynama fırsatı yakaladığı için bu denli gol atabildiğini söyledim durdum. Kendisi gibi önce golü düşünen forvetlerle partnerlik yapınca durumu ortada.
Sabri ayrı bir inceleme konusu. Hiç bir oyuncu yoktur ki tribünde hem onu gırtlaklamak isteyen hem de omuzlarda taşımak isteyen taraftar grubu olsun. Ben 1. gruptanım. Aslında bir orta saha oyuncusu olan Sabri adam yokluğunda sağbekliğe devşirilip oraya mahkum edilmiş, bu sayede Galatasaray'ı da kendisine mahkum edilmiş bir oyuncu. O olduğu için senelerdir sağbek alınmayışı sonucu, Uğur da sakatlandıktan sonra, artık bu sezon balonu patladı. Çünkü önünde ilk işi hücum etmek olan Kewell var. Altyapı'dan geliyor olması, hasta Galatasaraylı olması onu sevenlerin çokluğunu açıklıyor ama, sahada agresifliğini, devamlı kavga ediyormuşcasına gözüken yüz ifadelerini ve yanlış saha içi tercihlerini ney nasıl açıklayacak orasını bilmiyorum. Sonuç olarak Sabri taraftarın desteğini de önemli ölçüde kaybetmiş durumda.

Taraftarın Galatasaray'ın yabancılarına güveni kalmadığını da anlatıyor anket sonuçları. Sakatlık adam Linderoth, kontratı alıp üzerine yatan ve adeta geçen sezona göre 2 vites düşük hızda seyreden Nonda, istikrarsız De Sanctis ile Problem adam Lincoln istenmeyenler arasında başta gidiyorlar. Taraftarın Baros ve Kewell dışındaki yabancılara sıcak bakmadığı, bire bir takıma katkı yapan adamı tuttuğu ortada. Kewell ve Baros'la ilgili bugüne kadar herhangi bir sorun yaşanmamış olması da bu isimlerin Galatasaray karakterine daha uygun adamlar olduğunu zaten göstermekte.

2 alttaki gönderi de Bülent Korkmaz'la ilgili yaptığım tespitlerin ankette de desteklendiği gözükmekte. Bülent Galatasaray'a erken geldi, üstelik bir taktik dehası falan da değil. Bu da onu kullanılabilir ve harcanabilir hale getirmekte. Kesin olansa hala taraftarın yarısından fazlasının Bülent'e inandığı. Bizler ne kadar Bülent kalsın ve başarılı olsun istesek de tıpkı Adnan Polat'ın dediği gibi "Bizler aslında önceden yazılmış bir senaryonun figüranlarıyız be Kaptan!"

Mehmet Güven'e söylecek sözümüz yok, senelerdir hep aşağı doğru gidiyor performansı. 4 sene önce Ümit Milli takımda oynayan Mehmet ile bu Mehmet arasında çok büyük fark var. Mehmet'e Mehmet Güvensiz diyorum ben 2 sezondur, taraftar da aynı fikirde Altyapıdan geliyor ve Şampiyonlar Ligi'nde, UEFA'da home-grown oyuncu statüsünü dolduruyor olmaktan başka faydası yok senelerdir ne Galatasaray'a ne kendisine.

Sağlık ekibine tepkide haklı mıyız, yoksa Sağlık ekibinin yapacak şeyi mi kalmıyor fiziken kötü durumdaki oyuncuların sakatlıklarına, bir türlü çözemedik. Onların tespitlerine göre yön bulan tedaviler acaba yollarını mı kaybediyorlar belirsiz. Tepki almaları doğal, Galatasaray tarihinde belki de şu iki sezon boyunca yaşanan kadar sakatlık yaşanmamıştır.

Son mesajsa Adnan Polat'a çıkmış anketten. "Yönetimini destekliyoruz ama şu Adnan Sezgin ve Kalli'den kurtar Galatasaray'ın yakasını artık!" diyor taraftar. 12 Ocak'ta sormuşuz biz de Hangisi Başkan diye. Son Dönemlerde Futbol Şubesi'ni tamamiyle Haldun Üstünel'e bağlayarak bir hamle yaptı Polat ancak şu an için yarım hala. Adnan Sezgin ve Kalli ne kadar çabuk ayrılırsa Galatasaray'dan, çok başlılıktan ne kadar çabuk kurtulursa Florya, o kadar çabuk gelir başarı.

Bir parantez de destek gören takımda tutulması istenen isimlere. Aykut, Emre Aşık, Emre Güngör, Hakan Balta, Alpaslan, Uğur, Servet, Serkan Kurtuluş, Ayhan, Barış, Mehmet Topal, Kewell, Arda, Baros, Serkan Çalık, Cevat ve Nezihi Hocalar. diğer isimlere güven giderek azalıyor, Polat yönetimine muhalifler üçte 1 düzeyine gelmiş. Taraftarın mesajı şu; takıma her şeyini veren adamlar ve gençlere sahip çıkıyoruz. Genç de olsan şöhretli de takıma bir şey vermiyorsan seni Galatasaray'da istemiyoruz.

Günün Diyaloğu

Philadelpia 76ers Koçu Tony DiLeo:

Howard hem hücumda hem savunmada devamlı boyalı alanda, yani devamlı orada, dışında değil. Devamlı orada olup da neredeyse hiç üç saniye almıyor olması anlaşılır gibi değil. Ayrıca Lig Yönetiminin mutlaka Howard'ın Dalambert'e attığı dirseği tekrar izleyip değerlendirmesi gerekir.

Orlando Magic Koçu Stan Van Gundy:

Nedir yani top oynamayı bırakıp bir sonraki maçta hakemlerin hangi düdüklerini çalacağını mı ısmarlayacağız. Çıkıp topunu oynayacaksın, kazanabiliyorsan kazanıyorsundur. Ayrıca ben de Lig Yönetiminin Howard'ın Courney Lee'ye dirsek attığı pozisyonu tekrar izleyip değerlendirmesini istiyorum, sonuçta bir oyuncumuzu sakatladı Howard.

Tarih Tekerrürden İbarettir

Sixers için söylenecek en özlü söz sanırım tarih tekerrürden ibarettir. Geçen seneyi hatırlayalım Detroit serisini.3. maç sonunda 2-1 Sixers öndeydi, 6. maç sonunda 4-2 ile elendiler. Bu seride de işler aynı seyrediyor. 6. maç Philadelphia'da ama o maça yakın taraf yine Magic.

Maçın hemen başında alakasız bir pozisyonda Howard'ın dirseği Lee'nin başına çarpınca en azından bu maç için Magic Lee'yi kaybetmiş oldu. Çoğunlukla Redick'i oynattı 2 numarada Van Gundy. Tamam kadrodaki tek saf 2 numara Redick ama, ne hücum ritm ne de savunma direnci bakımından bugün Avrupa'da bile forma bulmakta zorlanacak yapıda Redick. Zaten maç boyunca onun üzerinden oynadıkları neredeyse her pozisyonu sayı ile bitirdi Sixers. Hidayet'in savunmasını yine oldukça sert yaptılar, her pozisyonda zorlandı hücumda. Bileğinin iyiye gittiğini zannediyorduk ama daha kötüye gittiğini ve iğneyle oynamaya devam ettiğini öğrendik. Özellikle penetreleri bitiremiyor, kuvvetli kalamıyor son adımına. Lee yokken Hidayet'i böylesine kısıtlamışken Sixers'ın maçı alamaması onlar için serinin sonunun yaklaştığının göstergesi.

İki eksiğiyle güç kaybeden Magic'te özlediğimiz adam Lewis sahne aldı uzun süre sonra. Howard da kendi oyununu oynayıp serbest atışlarda isabet bulunca Sixers'ın işi kolay bitti. Alston'a da ayrı bir parantez açmak gerek. İlk 3 maç çılgınca, fütursuzca içeri dalan Alston bir hayli fırça yedikten sonra Van Gundy'den 2 maçtır gerçekten tam bir oyun kurucu gibi oynuyor. Sadece gerçekten gerektiğinde içeri penetre ediyor, penetre üzeri çok güzel paslar çıkarıyor. Demek ki böyle oynanabiliyormuş. Bilmem kaç sezondur Nelson'da izlediğimiz bu zaafı Alston'ı play-off'ta gerçekleştirirken gördüğümde sinirim çok bozulmuştu. Benim kıstaslarım oyun kurucunun hangi işi ne zaman yapması gerektiğini seçebilmesi en üst sırada. Ha ben NBA, basketbol otoritesi falan değilim ama bilinçli bir basketbol izleyicisiyim en azından ve bu oyundan zevk alan biri olarak sahada böyle oyun kurucular görmek en doğal hakkım diye düşünüyorum.

Magic'in bu maçtaki tek eksiği diğer 4 maçta da yaşandığı üzere anlamsız bir rehavete kapılmalarıydı. Fark 10'un üzerine çıktığında sanki maç bitti, hadi zamanı eritelim de gidelim psikolojisine girip abuk sabuk bir hale bürünüyorlar. Bu sefer bunu daha çabuk aştılar, Van Gundy belli ki mental olarak da ciddi şekilde çalışıyor.

Tahminim son maçı da Magic alır ve Chicago'yu yine uzatmaya giden maçta yenen Boston'la konferans finali için kapışmaya hazırlanır.

Bu arada dün Lewis neden bu kadar silik oynuyor diye soran bir arkadaşıma "Kızı çok uzun zamandır hastanede, hastalığını çözememişler bir de kardeşi kanser olmuş, adamın asabı, morali çok bozuk, kendini kolay kolay maça veremez. Belki kızının iyileşme sürecine girmesi bir etki yapar bu akşam patlar."demiştim. Hem Lewis'in patlaması hem de maçı NBATV'de anlatan Orkun Çolakoğlu'nun Lewis'le ilgili aynı bilgiyi vermesi bir anda bana "Orlando insider" görüntüsü kattı, bir hayli güldük.

Leo Franco Galatasaray'daymış

Haber El Mundo Deportivo'dan. Leo Franco Galatasaray'a 3 yıllığına imza atmış, 2,5 milyon Euro dan bahsediliyor. Bence yakışır demiştim 18 Nisan'da, gelse de kaleci seyretsek, endamıyla, boyuyla.

28 Nisan 2009 Salı

Cevaplar...

1. Bülent Korkmaz'la çıktığımız hangi maçı rahat rahat seyrettin?
Emre atılana kadar Hamburg maçı ve İstanbul BŞB
2. Bülent Korkmaz'la hangi maçı iki farklı kazandık?
İstatistikler yok öyle bir maç diyor
3. Skibbe zamanında zevk veren maçları mı yoksa şu anki sistemi mi tercih ediyorsun?
Skibbe zamanında oynanan "one man show"dan ben kendi adıma zevk almıyordum. Yapı olarak takım oyunu, yardımlaşma ve hiç kimsenin aşırı yıldızlaşmadığı sistemleri tercih ederim. Bülent de onu yapmaya çalışıyor
4. Sadece vefa olsun diye koskoca kulüp daha palazlanmamış bir teknik adama teslim edilir mi?
Edilmez, edilmedi de zaten
5. Eğer amaç vefa ise neden Arif değil de Bülent getirildi?
Amaç vefa değil, olsaydı da Bülent'in gelmesi normal. Altyapıdan gelip ömür boyu sadece o formayı giymiş adama teslim etmek takımı gayet mantıklı.
6. Skibbe olsaydı şu anda ne durumda olurduk?
Aynı veya daha kötü durumda olurduk. Skibbe oyuncuların yerleriyle çok fazla oynayıp rakibi analiz etmeyen bir hocaydı. Üstüste gelen sakatlıklarla yapacakları Bülent'ten fazla olmazdı.
7. Bırak Skibbe'yi takımın başında Bülent yerine ben olsaydım şu anda ne durumda olurduk?
Takımın başında sen olsan UEFA'da yarı final oynuyorduk şimdi, ligde de Sivas'ın önündeydik.
8. Cevat Hoca mı Bülent mi?
Denenmiş bir tecrübe varken maceraya girmezdim.
9. Sence takımda Bülent'i seven bir tane yabancı var mı?
Yok gibi duruyor.
10. Takımda Bülent'i seven kaç Türk var?
Kesinlikle Sabri ve Arda, üzerlerine 3. adamı sayamam ama.
11.Skoru korumaya yönelik futbol sence Bülent'in eseri mi yoksa futbolcuların kendilerine olan güvenlerinin sarsılmasından mı kaynaklanıyor?
Bülent tüm kariyerini savunma oyuncusu olarak geçirmiş olmanın etkilerini yansıtıyor takıma. Oyuncu değişikliklerinde geç kalıyor ve takımın yorulduğu dakikalarda gerekli müdahaleyi zamanında yapamıyor olması, Skibbe'den kalan kondüsyon enkazı takımı geriye yaslıyor.
12. Bülent Korkmaz Galatasaray futbol takımına şu ana kadar ne verdi?
Semih, daha kuvvetli-güçlü bir takım.
13. Bülent Korkmaz Galatasaray'dan şu ana kadar neler götürdü?
Yaratıcı ve çabuk oyun
14. Bülent Korkmaz sezon başında bu takımın başında olsaydı sezon başı gelen hangi futbolcuyu ya da futbolcuları istemezdi?
Lincoln'ü sattırırdı, Hakan Şükür'ü takımda tutardı.
15. Sence futbolcunun sevmediği bir teknik adam başarılı olabilir mi?
Futbolcular yeterince karakterli ve profesyoneller ise olabilir.
16. Bülent'in teknik taktik bilgisi hakkında yorumun nedir?
Yaratıcılık ve hücum zenginliği noktasında çok kısıtlı. Bir Teknik Direktör'den çok Amerikan Futbolundaki Savunma koordinatörü-antrenörü gibi bir kadro olsa ona %100 uygun bir adam.
17. Hala daha gelecek sezon takımın başında Bülent'in kalacağına inanıyormusun?
Yönetimin alengirli konuşmalarından net olorak kalmayacağı görülüyor.
18. Bülent'i ne zaman desteklemeyi sona erdirirsin?
19. Bülent ne yaparsa desteklemeyi sona erdirirsin?
18 ve 19'a birlikte cevap vereyim. Bülent'in sezon başında kendi oluşturduğu takımla neler yapacağını görmek gerek. Yabancı teknik adamlara tanınan özgürlük ona da tanınırsa bir şeyler yapabileceğine ciddi olarak inanıyordum. Bana kalsa Cevat Güler'le ikisi daha önce İsveç Milli Takımında uygulanan 2'li teknik direktör sistemiyle eşit yetkiyle çalışsalar Galatasaray muazzam yerlere gelir. Ancak son maçlarda gördüğümüz kadarıyla Bülent Güler'i sadece bir danışman gibi görüyor. Halbuki ondan yeterince faydalansa söylediklerini zamanında yapsa çok daha iyi sonuçlar alabilirdi Galatasaray. Bunlara ilave olarak Fenerbahçe ve Ankaraspor maçlarının 90. dakikasında oyuncu değişikliği yaptığını görünce ciddi şekilde tereddüt ettim Bülent'ten.

Özet olarak diyebilirim ki Galatasaray'ın başında olmak çok büyük bir sorumluluk ve gelişimini daha tam anlamıyla tamamlamamış Bülent'in işi çok zor. Güler'le yeterince paylaşımda bulunmaması ve futbolculuğundaki agresifliğini saha kenarında yansıtamıyor olması onun buralara erken geldiğinin kanıtı. Ben yine de fırsat verilir ve kendisi de büyük sözü dinlerse Galatasaray'ın çok önemli bir hoca kazanacağına inanıyorum. Ancak taaa ilk göreve geldiğinde senin söylediğin gibi Sevgili ozhano Bülent gelecek sezonu göremeyecek, Rıdvan gibi, Ertuğrul gibi ona da yazık olacak.

Günlerin Sonu

Cumartesi günü söylemiştim günleri sayılı diye. O istifa etmese yönetim kovacaktı. Karakter gösterisi oldu biraz, paya falan ihtiyacım yok, tazminat istemem babında havasını da yaparak gidiyor. Verdiği mesajlar çağdaş antrenörlük kalıbındaydı zaten hep,karizması çizilse de çizgisini değiştirmedi. Aferin demek gerek "Her türlü imkanım vardı, yapamadım, başarısızım." diyip gidiyor, bir anlamda sorumluluğu üzerine alıp oyuncularını da kurtarıyor. Tercihleri yanlış hareket şekli çoğunlukla doğru bir adam Ersun Yanal. Bundan sonraki Teknik Direktörlük hayatında başarılar dileyelim, tabi üst seviyede daha ne kadar hocalık yapabilir, hangi takımlar onu ister düşünmek gerek. Sakıp Özberk, Yılmaz Vural senaryolarına benzeyeceğine LigTV'de yorumculuk yapsın daha iyi.

27 Nisan 2009 Pazartesi

Yazık Oldu Klinsmann Efendi'ye

O artık Bayern yedek kulübesindeki koltuklara değil, Amerika'dan gelmesini umduğunu telefonu beklerken birasını yudumlayacağı cafelerin barların koltuklarına oturacak. O bir türlü kendini sevdiremediği Bayern taraftarının önünde değil başka renklere gönül vermiş ve sırf takımın başına o geçti diye takımının maçlarına daha bir hevesle gelecek yeni kulübünün taraftarlarının önünde yönetecek yeni kadrosunu. Tıpkı taraftaralar gibi kendisini bir türlü sevemeyen futbolcu ordusuna değil, ona saygı duyan emekçilere verecek taktiğini. Premier League'de hocalık yapacak bir gün Klinsmann ve Avrupa kupalarında eşleştiği Bayern'i elerken gülmeyecek bıyık altından, içi acıyacak ama o yine de işini yapacak, yine de, her şeye rağmen, her türlü nankörlüğe karşı o bir Bayernli olarak kalacak.

Yazık oldu Klinsmann'a, bence futbolcuları yedi başını, ama olsun Klinsmann çamura düşmekle değer kaybetmez. Altın saçlı ve kalpli adamı çok seviyoruz hala!

Last Shot Series: Hedo Time!

Bu seri beklenmediği şekilde heyecana ve maç kurtaran şutlara sahne oluyor. Bunun açıklaması Sixers'ın gençlik katkılı enerjisi ve sakatlık artı maç içi açılan fark rehaveti etkisiyle kendini kandıran Magic oyuncuları olarak yapılabilir. Lewis ve Hidayet fena halde kötüoynuyorlar bu seride, her ikisi de daha şut ritmini yakalayabilmiş değiller. Tamam birinin diz bağlarında birinin ayak bileğinde sorunlar var, belki hareket kabiliyetleri de kısıtlandı ama yüzlerinde o ışık da yoktu, ta ki dün geceye kadar.

Bazı koçlar vardır yaptıkları her hareketin altında alacakları övgüye muhtaçlık yatar "Ben elimden gelen her şeyi yaptım ama beceremediler" der. Bazıları ise "Yapabileceklerini biliyordum ama bu sefer olmadı, bir dahakine yapacak" der. Stan Van Gundy 2. tipten. Asla oyuncusunu ateşe atmayan, onu dürüstçe yüzüne eleştiren bir koç. 4 maçtır ortalarda olmayan Hidayet'i kazanmak belki de bu maçı kazanmaktan çok daha fazla önemliydi onun için. Son topu Hidayet'e verdi. "Yapabileceğini biliyordum, her ihtiyacımız olduğunda hep oradaydı" dedi Hidayet maçtaki ilk üçlüğünü soktuktan ve maçı kazandırdıktan sonra. İlk 10 sayısını ilk 15 dakikada atan Hidayet sonra kayboldu. Ne zamanki 4. çeyrek başladı, her geçen gün bileği de daha iyiye giden Hidayet yine 7 sayıyla sahne aldı. Bu kısır maçta son çeyrekte 7 sayının anlamı çok büyük. Hele hele bu 7'nin son 5'i Magic'in de son 5 sayısı. 79-69'dan sonra daha maçın bitmesine 4 küsür dakika varken habersizce gelen rehavet ve Sixers'ın enerji patlaması yine gelen maçı götürüyordu. Halbuki bütün maç harika bir savunma yaptı Magic, pick-n-roll'ları tıkadı, penetreleri kısıtladı, dış şuta mahkum bıraktı rakibini. Ama hızlı bir seri ve kimse istemedi topu son hücumlarda, Hidayet'ten başka. Bütün maç hücumda dökülen, 5. dakikadan sonra ribaunt bile alamayan, tek bir asist yapamayan Hidayet çıktı ve maçı tek başına aldı. "Hedo şutu çıkardığında gözlerimi kapadım, açtığımda maçı kazanmıştık, bu işleri çok iyi yapıyor" diyordu Howard maç sonu basın toplantısında.
Magic acayip bir takım, Van Gundy alışık olmadığımız türden bir Koç, Hidayet'se çok tuhaf bir adam, ne biz tam çözebildik onu ne de koca NBA.

"Her şeye rağmen koçunuzun size güvendiğini ve topu size verdiğini görmek çok önemli, bende çok emeği var, ben de çıktım ve şutu soktum"

25 Nisan 2009 Cumartesi

Günleri Sayılı Olan Adam

Herkes Bülent Korkmaz ya da Aragones gelecek sezonu görür mü diye konuşa dursun bence bugünkü Sivas mağlubiyetinden sonra günleri sayılı olan adam Ersun Yanal. Aynı anda hem Alanzinho hem Yattara'yı kanatlara koyup Hayrettin ve Abdurrahman'a aylardır bulamadıkları koridorları açınca hem Trabzon'un şampiyonluk şansını bitirdi hem de kendisinin Trabzon'daki gelecek sezon umutlarını. Çalıştığı her kulüpte yönettiği takımlar aynı performansı verdi, kısa sürede zirve ve serbest düşüş. Bundan sonra kolay kolay kalburüstü takımlarda iş de bulamaz, Yılmaz Vural senaryosunu yaşar gibi geliyor bana. Ne ah etmiş be Hakan Şükür, adamın senelerdir doğrulmadı beli...

Last Shot Sixers

Bu sefer 18'den geri gelen Magic oldu hem de 7 saniye kala Howard'ın 2'de 2 serbest atışlarıyla. Son topu her türlü Magic savunması çirkefliği ve çalınmayan faullere karşın Young baskete çevirip bir kez daha son saniyede bitirdi Orlando'nun umutlarını ve şunlar çıktı ağzımdan maç boyu:

* Böyle bir Alston istemiyorum, sanki Nelson sahadaydı ve en bencil günündeydi.
* Hedo o bro where art u?
* Bu sefer Lee'yi oynatmayacaklar dememiş miydim?
* Allah aşkına şu Iguodala'ya savunma yapmayın, sıkıştırdıkça patlıyor adam!
* Yazık oldu Dwight Efendi'ye!
* Demek ki Howard pota altını domine ederse Magic maç kazanamayacak, çünkü Magic'in şut sokması gerek!
* Pietrus'u daha fazla kullanmalıyız, atletik Sixers'a karşı.
* Neden Magic gibi oynayamıyoruz?
* Ah Lewis vah Lewis, nerdesin be aslanım 2 maç 3 çeyrektir!
* Maçın 2. devresinde yaptığımız savunmayı diğer maçlara yayarsak seri 4-2 biter Magic için.
* Şu Kaan Kural abiden çok sıkıldım, her maç 2 maçlık konuşuyorsun be abicim, kafa bu ama...
* Mehmet'in 430 sayı attığı bir gecede 96-94 kısır bir skor olarak kaldı.
* 4. maçı Magic alamazsa erken rezervasyon yaptırsınlar, Mayıs'ta tatil fiyatları artacakmış.

Daha da yazmıyorum, asabım bozuldu, tepem attı, yatıyorum!

24 Nisan 2009 Cuma

NBA'de Yılın 6.Adamı Jason Terry

32 yaşında kariyer ortalamasının ötesine geçmek hem de 6. adam olarak, benchten gelerek. Övgüyü fazlasıyla hak ediyordu Terry, ödül layık olduğu yere gitti.


2008-09 StatisticsFG 3PT FT Rebounds Misc
G MIN FGM-A FG% 3PM-A 3P% FTM-A FT% OFF DEF TOT STL BLK TO PF AST PTS
Season7433.7541-1168.463167-456.366198-225.8800.51.92.41.31.271.611.913.419.6
Career80033.94770-10604.4501387-3617.3832037-2420.8420.52.42.91.33.202.122.144.916.2

UEFA Haftanın Fotoğrafı

Andrei Arshavin Liverpool taraftarını sükunete davet ediyor. Arshavin'in Liverpool'la 4-4 berabere kaldığı maçtan.

Günün Şapkasını Önüne Koyanı

"Olay anının görüntülerini tekrar izledim ve kendimi tanıyamadım. Bir anlık kontrolümü kaybetmişim ve çıldırmışım. Fakat ben öyle biri değilim. Futbola tekrar dönme arzum yok. Şu an yaşadıklarım benim için en kötü ceza. Tekrar futbola dönme şansım olmadığını görürsem, başka bir şey yapmayı düşünürüm."

Real Madrid'in kontaratının feshedilmesi ya da satılması beklenen savunma oyuncusu Pepe, rakibi Getafe'li Casquero'ya attığı tekme sonrası kendini değerlendirirken...

NBA'de Yılın Çaylağı Derrick Rose


Sanki senelerdir orada, sanki veteran bir süper yıldız. Top eline öyle yakışıyor ki! Jordan beri Chicago'ya gelen ilk lider oyuncu O. Chicago'nun adı gelecek senelede şampiyonluk için geçecekse kuşkusuz en büyük sebebi Rose olacak. Aynı anda hem takımı yönetebilen hem sayı yapabilen ötesinde takımı tek başına taşıyabilen bir oyun kurucu. Paul ve Deron Williams'tan sonra ligin yeni dominant beyni. İmrenerek izliyoruz. Aşağıda son 19 yılın ROY listesi mevcut merak edenler için.

Sezon

Oyuncu

Takım

Draft Sırası

1992–93

O'Neal, ShaquilleShaquille O'Neal

Orlando Magic

01 1

1993–94

Webber, ChrisChris Webber

Golden State Warriors

01 1

1994–95

Hill, GrantGrant Hill

Detroit Pistons

03 3

1994–95

Kidd, JasonJason Kidd

Dallas Mavericks

02 2

1995–96

Stoudamire, DamonDamon Stoudamire

Toronto Raptors

07 7

1996–97

Iverson, AllenAllen Iverson

Philadelphia 76ers

01 1

1997–98

Duncan, TimTim Duncan

San Antonio Spurs

01 1

1998–99

Carter, VinceVince Carter

Toronto Raptors

05 5

1999–00

Brand, EltonElton Brand

Chicago Bulls

01 1

1999–00

Francis, SteveSteve Francis

Houston Rockets

02 2

2000–01

Miller, MikeMike Miller

Orlando Magic

05 5

2001–02

Gasol, PauPau Gasol

Memphis Grizzlies

03 3

2002–03

Stoudemire, AmareAmare Stoudemire

Phoenix Suns

09 9

2003–04

James, LeBronLeBron James

Cleveland Cavaliers

01 1

2004–05

Okafor, EmekaEmeka Okafor

Charlotte Bobcats

02 2

2005–06

Paul, ChrisChris Paul

New Orleans/Oklahoma City Hornets

04 4

2006–07

Roy, BrandonBrandon Roy

Portland Trail Blazers

06 6

2007–08

Durant, KevinKevin Durant

Seattle SuperSonics

02 2

2008–09

Rose, DerrickDerrick Rose

Chicago Bulls

01 1

23 Nisan 2009 Perşembe

Lanetli 18 ve Sac Ayakları

İlk maçtaki bozgundan sonra bu maç kazanılmazsa olmaz maçtı Orlando Magic için. Şüphe yok ki Sixers da bu maçı turu getirecek maç olarak görmüştü. Magic cephesinde beklenenler Lewis ve Hidayet'in hayat bulması, Howard'ın resitaline devam etmesiydi. Sixres cephesi Iguodala'nın kanatlanan omuzlarına destek çıkacak Miller ve Young'ı bekliyor, Howard'ı durdurmanın yollarını arıyordu. İlk maç Magic'te Lewis ve Hidayet'in sakatlıklarının da etkisiyle ilk adımlarını alamadıklarını şut ritmlerini bulamadıklarını söylemiştik. Howard çok ciddi bir performans vermiş, akip uzunları ezmişti ancak forvetlerinden katkı bulamayınca maçı tek başına alamamıştı. Ayakta kalan sürpriz isim Lee zaten DiLeo'nun riske etmesini beklediğimiz adamdı ve 2. maçta da büyük itimalle 2 kez arka arkaya aynı oyunu tekrarlayamacağı düşünülüp yine riske edilecekti. Sakat olan Hidayet'in savunması biraz yumuşatılıp Howard'a baskıyı arttıracaktı DiLeo.

Tıpkı düşüdüğümüz gibi oldu tüm maç. Lee riske edildi, 24 sayı attı. Hidayet'in savunması ve ikili sıkıştırmaları azalınca devamlı penetre etti, bolca faul yaptırıp 16 sayı buldu, Lewis de ilginin Howard'da odaklandığı dakikalarda bir çok penetre ve şut sansı yakaladı, şutları girmese de faulleri sokarak can yaktı. Howard'ı sinirklendirip performansını neredeyse sıfırladılar ama diğer sac ayakları sapasağlam ayakta kalınca Sixers taktiği bu sefer tam anlamıyla işlemedi.

Maç aslında dengeli başladı. 2. çeyrekte ve 3. çeyreğin başında tıpkı ilk maçta olduğu gibi Orlando öne çıktı ve farkı 18 sayıya kadar çıkardı. Lanetli 18'e. İki maçtır fark 18 sayı olduğu anda sanki Sixers oyuncularına sihirli bir değnek değiyor ve birden farklı adamlarmış gibi oynamaya başlıyorlar. Herhalde bu sevgili dostum Alkın'ın söylediği gibi gençlik ateşi. Bu sefer bu ateşi söndürecek kadar suyu buldu Magic; Lee, Hidayet ve Lewis.

Sanırım bundan sonraki maçlarda Sixers Lee'yi riske etmeyecek, özellikle tepede Hidayet'e, alçak postta Howard'a ikili sıkıştrma getirmeye devam edecektir. Lewis içeri girdikçe zarar verir. Bir aydır şutu çok kötü, benzer şekilde Hidayet de kötü atıyor, demek ki ondan daha çok penetre izleyeceğiz ve çoğu da faulle sonuçlanacak. Alston fena hücumda fena oynamıyor ama savunmada Miller'a biraz hafif kaldı. Zaten 2. maçın sonunu Johnson ile oynayarak Van Gundy o zaafı gördüğünü anlatı bizlere.

Sixers için 3. maç çok önemli, eğer kazanamazlarsa seri 4-1 bitebilir. Cumartesi sabahı serinin geleceği çizilmiş olacak, Magic kazanırsa 4-1'e giden Sixers kazanırsa belki de 7 maça uzayan bir seri izleyeceğiz. Bu arada 3. maç Cuma'yı cumartesiye bağlayan gece sabaha karşı 3'te NTV'de olacak.

21 Nisan 2009 Salı

Hidayet ve Sezon Sonu Bitecek Kontratı

Hidayet'in Orlando Sentinel'den Brian Schmitz'e vermiş olduğu röportajdan alıntılar var aşağıda. Hoopsworld'den aldım ben de. Özetle Hidayet sezon sonu kontratındaki 1 senelik devam opsiyonunu kullanmayıp büyük ihtimalle serbest oyuncu olacağını söylüyor. Ben burada Hidayet oldum burada kalmak istiyorum ama ailemi de düşünmeliyim diyor. Opsiyonumu kullanmazsam gelecek sene yine aynı sorular olacak kafamda bu ister istemez beni etkiliyor diyen Hidayet en az 4 senelik bir kontratla kafam rahat olursa kendimi tamamen basketbola verip daha faydalı olabilirim diye de ekliyor. Global krizden etkilenen kulüplerin oyunculara verdikleri parayı kısmaa çalışacaklarını bi çok kez duyduk. Bu kulüplerden biri de Magic. Eğer Hidayet illa 10 milyon civarında bir kontrat istemezse Otis Smith'in seneliği 7 milyondan Hidayet'i takımda tutmak isteyebileceği de yine konuşulanlar arasında.Orlando'da daire satın alan ve eşi, çocuğuyla kurduğu düzeni bozmak istemeyecek Hidayet'in de böyle bir kontrata evet diyeceğini düşünüyorum açıkçası. Röportajın ayrıntılarını merak edenler aşağıda alıntıları okuyabilirler.

"Magic forward Hedo Turkoglu is not a 100%, he's been hobbled by injures for most of March and April and he has struggled to stay in front of 76ers forward Andre Iguodala in the opening game of the NBA Playoffs as a result.

Regardless of his health, Hedo said yesterday that he is still leaning towards opting out of his current contract and hitting the free agent market in July. Sources close to the situation say initial concepts have been exchanged with Turkoglu's camp looking for a $10 million per year deal, while the Magic are thinking something closer to what Turkoglu makes now - $7 million and simply giving him the 4 or 5 years of security he claims to be seeking.

"If I'm coming out, I'm coming out for one reason — to secure myself, my family," explained Turkoglu to Brian Schmitz of the Orlando Sentinel. "Not wait for the NBA lockout and stuff. The only reason I'm making that decision — if I decided that — is not to worry about another year."

"Listen, the market is going to be bad, anyway, this year or the next year. I'm just thinking about doing my best for this team and go from there."

"I just don't want to go through this stuff again and have to worry about injuries and lockouts and other stuff ... and just have a clear mind. Just knowing that I'm secure for another four or five years and just focus on my game."

"I want to stay here. This is how I become Turkoglu," Hedo said. "The organization gave me an opportunity and has been good to me. But I always say this: It has to be on both sides, not just my side."

The odds the Magic willfully make sweeping changes to a team that won 59 games without All-Star Jameer Nelson is unlikely, but the Magic are up against next season's projected Luxury Tax so keeping Turkoglu at a crazy deal seems unlikely. Sources close to the club said keeping Turk was more likely than not, it would simply be up to Magic GM Otis Smith to negotiate a reasonable deal"

20 Nisan 2009 Pazartesi

NBA'de Yılın Koçu: Mike Brown

Takımı NBA birincisi, herkesi silindir gibi ezip geçiyorlar, üstelik her şeyi Lebron yapmıyor. Cavs iyi bir takım olduysa onun sayesinde. Senelerce çok tartışıldı koçluk yeteneği. Her geçen gün üzerine koyarak devam ediyor. Lebron onun için bir şanstı, şansı fırsata çevirmeyi bildi, başkaları gibi yıldızına yaslanıp beklemedi. Kim ne derse desin NBA'de yılın koçu o, o Mike Brown!

Gerçek Galatasaraylı!

Rehavetin Bedeli

3. çeyrekte bir ara farkı 18 sayıya çıkaran Orlando Magic, geçen sezondan beri bir türlü kurtulamadığı hastalığına yine tuuldu: Rehavet. Karşında genç bir takım var, fark o kadar açılmış, moralleri bozuk gençler çabuk atışlar arıyor. Artık bu noktada tek yapmak gereken tempoyu oldukça düşürmek, saati tüketmek, en iyi adamlarına topu indirmek. Hiçbirini yapmadı Van Gundy'nin öğrencileri. 18 sayı öne geçmek maç kazandırmıyor, son ddük çaldığında önde olmak kazandırıyor. Bu mağlubiyet çok iyi bir ders oldu Orlando Magic takımına ve Van Gundy'e. DiLeo ve öğrencilerini tebrik ediyorum, özellikle de son topta suratında Hidayet'in kolu varken o muhteşem şutu çıkarıp maçı bitiren Iguodala'yı, sırf o şuttan değil muhteşem oyunundan dolayı da.

Dün gece içinde maç tecrübesinin ne kadar önemli bir etmen olduğunu gördük şutör performansında. Lewis 3 maç, Hidayet 2 maç kenarda oturmuş, 10 gündür maça çıkmamışlardı. Çaylak Lee ise tüm maçlarda görev almış ve fiziken hazır durumdaydı. Sixers maça başlarken hafta içinde yazdığım gibi Howard'a yoğunlaştı. İkili hatta zaman zaman üçlü sıkıştırmalar geldi. Howard da topu dışarıya çıkarmadı çoğunlukla ve faul almaya çalıştı. Aldı da ve hatta bir çok da basket buldu. Ancak DiLeo'nun sürpriz hamlesi Hidayet üzerineydi. Hidayet rakip sahada topu her aldığında penetre yollarını tıkayacak ikili sıkıştırmalara maruz kaldı. Maç boyu sadece 2 penetre yapabildi, ilk adımını atacağı yerde hep bir Sixerslı vardı. Kayarak savunma yapan Sixers Lee'yi riske etti maç boyunca. İlk 4 şutunu kaçırdıktan sonra iyice rahatladılar ancak bu sefer Lee çaylak duvarından geçti ve arka arkaya isabetlerle takımını oyunda tuttu. Yine de Lee'yi riske etmeye devam etti Sixers. Lee daha ne kadar atabilir ya da Magic daha ne kadar Lee üzerinden oynayabilir diye düşündüler sanırım. Haklıydılar. Lee bu takımın ilk beşindeki 5. skor opsiyonu ve işler kızıştığında diğerlerinden ona pek de top kalmıyor. Son çeyrekte skor kafa kafaya geldiği dakikalarda Alston ve Lewis'in buldukları boş atışları sayı yapamamaları Sixers'ı ileriye taşıyan başka bir faktör oldu. Iguodala'nın 2.2 saniye kala yaptığı basketle öne geçen rakibini Van Gundy'nin son hücumda maçı uzatmaya götürmeden yenmek istemesi takımının fiziksel durumuna güvenemediğinin bir göstergesiydi, öte yandan bu hücumu Hidayet üzerinden kullanması bütün maçı kötü oynamış da olsa ona ne kadar güvendiğini gösteren bir işaretti. DiLeo'nun taktiklerini maç kazandıran hale getiren de son çeyrekteki Donyell Marshall hamlesiydi. Üçlük fakiri Sixers'ın kadrosunda neredeyse hiç düşünülmeyen Marshall, son çeyrekte ilk kez oyuna girdi ve 15 yıllık tecrübesini Magic potasına akıttı son çeyrekte ve genç Sixers'a momentum getiren adam oldu. Sanırım diğer maçlarda DiLeo onu daha çok kullanacaktır.

Sözün özü bu mağlubiyet çok güzel bir ders oldu, rehavetin bedelini ağır ödediler. Aynı maçı bir daha oynamaz Magic. Seri buradan 4-1 de bitebilir ama kuvvetli ihtimal 4-2'ye uzamış durumda. Magic mutlaka deplasmanda yenecektir Sixers'ı, ama kaç kere?

18 Nisan 2009 Cumartesi

Leo Franco

Sami Yen'deki 3 direğin arası ona mı emanet edilecek? Yakışır bence.

17 Nisan 2009 Cuma

Gurbetçilerimizin Lig Performansları

Mevlüt Erdinç - Sochaux - 29 maç, 9 gol, 6 asist
Nihat Kahveci - Villarreal - 12 maç, 0 gol, 1 asist
Tuncay Şanlı - Middlesbrough - 27 maç, 6 gol, 3 asist
Tugay Kerimoğlu - Blackburn Rovers - 24 maç, 1 gol, 0 asist (Milli Takımı bıraktı)
Halil Altıntop - Schalke 04 - 25 maç, 3 gol, 4 asist
Hamit Altıntop - Bayern München - 7 maç, 1 gol, 1 asist
Yıldıray Baştürk - Stuttgart - 4 maç, 0 gol, 0 asist
Nuri Şahin - B.Dortmund - 18 maç, 1 gol, 0 asist
Sinan Kaloğlu - Bochum - 16 maç, 3 gol, 2 asist
İbrahim Kaş - Getafe - 6 maç, 0 gol, 0 asist
Fatih Tekke - Zenit - 24 maç, 10 gol, 1 asist*
Caner Erkin - CSKA Moskova - 19 maç, 1 gol, 0 asist*
Çağdaş Atan - E.Cottbus - 24 maç, 2 gol, 1 asist (murarty'nin ilavesi)

*(2008 ve 2009 sezonu toplamı, Rusyada sezonlar aynı yıl içinde oynanıp bitiyor)

** 17 Nisan 2009 itibariyle

Şu performanslarına bakalım ve hangileri Milli Takımda tercih ediliyor hangileri edilmiyor tekrar düşünelim. Sanki içerdeki ve dışardaki bazı isimlere haksızlık yapılıyor gibi değil mi?

Tugay Kerimoğlu

Tugay 24 Ağustos 1970 doğumlu. Galatasaray'daki yıllarında herkesin çok iyi bir kumaşı var ama kendisini geliştirmiyor diye şikayet ettiği, kızdığı, hatta adı "el freni" takılmış bir oyuncuydu. Bundan 9,5 sene önce 30 yaşındayken, ki bu yaş Türkiye'de futbolcuların artık yaşlı sayılmaya başladığı yaştır, büyük bir cesaretle, UEFA yürüyüşü esnasında hem de, İskoçya'ya transfer oldu. "Bunu hem kendim hem ailem için yapıyorum, çocuklarımın eğitimi her şeyden önde gelir, mutlaka bir kaç dil öğrenmeliler." diyerek Türk futbolcusunda görmediğimiz bir karakter sergilemiştir Tugay. Gittiği sezon Rangers'la Lig Şampiyonluğu ve Kupa sevinci yaşamış, daha sonra transfer olduğu Blackburn Rovers'la Lig Kupası sevinci yaşamıştır. Bu takımda kaptanlığa kadar yükselen Tugay, taraftarlar tarafından efsane futbolcular arasında gösterilmektedir. Bu sezon 14'ü ilk 11'de olmak üzere 24 EPL lig maçında görev alan Tugay Kerimoğlu, 7 maçta ise 18'de yer bulmuş ve 39 yaşında takımın devamlı oyuncularından biri olmayı başarmıştır. Kulübünde 8 sezonda şu ana kadar tam 276 resmi maça çıkmıştır. Bugün Blackburn taraftarı ondan 1 sezon daha oynamasını beklemekte. Kendisini ailesine adayıp, tam anlamıyla profesyonelce bir hayat süren, 30 yaşından sonra dil öğrenen, 40 yaşına gelmişken EPL'de top oynayan kaç futbolcu tanıyoruz biz Türkiye'de, bu cesareti gösterebilen ya da gösterebilecek kaç oyuncumuz var?

Önünde saygıyla eğiliyorum Tugay Kerimoğlu!

Magic - Sixers Eşleşmesi Üzerine

Normal sezon sonunu sakatlıklar ve Pistons’la eşleşmeme cinliği eşliğinde, üstelik 2. sırayı yakalamışken 3. bitirdik. 59-23’lük normal sezon derecemiz kulüp tarihinin 1995-1996 sezonundan sonraki en başarılı derecesi. Sezon başından beri hedefin 60 galibiyet olduğunu söylüyorduk, ancak asıl play-offlarda ihtiyacımız olacak yıldızları kaybetme korkusunun da etkisiyle zayıflayan kadro 59’da kaldı. Sezon geneline öyle pek sevmesem de istatistiklerle bakacak olursak neden Magic’in bu sezonki en önemli takımlardan biri olduğunu çözebiliriz:


Sayı Ort: 101.04 (10.)

Yediği Sayı Ort: 94.35 (6.)

Attığı-Yediği Farkı: 6.69 (4.)

Rakip Şut Yüzdesi: %43.1 (3.)

3 sayı Yüzdesi: %38.1 (7.)

Rakip 3 Sayı Yüzd.: %34.2 (2.)

Rakip Asist Ort.: 18.14 (2.)

Ribaund Ort: 43.25 (3.)

Blok Ort.: 5.35 (6.)

Rakip Blok Ort.: 3.75 (2.)

Yüz Sayı Attığında Kazanma Oranı: %91.3

Rakip Yüz Sayı Attığında Kazanma Oranı : %57.1


Sayılar bize Orlando’nun ne kadar eleştirilse de Howard dışında da takım savunmasında başarılı olduğunu göstermekte. Rakipler Howard tehdidi nedeniyle şuta mecbur kalmakta ve bu noktada gardlar ve forvetler de bir hayli etkili savunma yapmakta. Howard gibi bir adama sahip olunca normal olarak blok ve ribaund kategorilerinde önde gidersiniz ancak hem Howard hem de Lewis, Hidayet, Alston, Pietrus, Lee, Redick gibi şutör adamlara sahipseniz bu sefer rakibi şut bombardımanına da maruz bırakırsınız. Kısacası eşleşme ve savunma sorunları yaratması nedeniyle 2 sezondur Orlando Magic adeta kabus yaratan takım durumunda. Bu sezon Detroit’le eşleşmemiş olmamak en azından psikolojik etkenleri de lehe çevirmiş durumda. Üstüne bir de Garnett’in play-off’ların en az 2 turunu kaçırma ihtimali eklenince Orlando’da iyiden iyiye bir Konferans finali havası oluşmaya başladı.


Sixers Serisi


Diz sakatlığı bulunan Lewis ve ayak bileği sakatlığı bulunan Hidayet çok büyük bir aksilik olmazsa Sixers’a karşı sahada olacaklar. Tam kadro bir Magic ile Young’ı sakatlığa kurban vermiş bir Sixers’ı kıyaslamak aslında hem adil hem de doğru değil (Edit: Yazı bir kaç günde yazıldığı için Young'ın son iki maçta oynamış olduğu ayrıntısını atladık, son gelen haberler oynayacağı şeklinde ama oyuncunun sakatlığı açısından ne derece doğru orayı tartışmak gerekir. Hatırlatan Adsız arkadaşa teşekkürler.). Sezon içinde oynana maçların tamamını Magic kazanarak Sixers’ı süpürdü. Dalembert’in bu maçlarda çoğunlukla Howard karşısında kaybolduğunu gördük. Üzerine bir de Howard’ın omuzlarında yükselen boyalı alan savunmasını aşamayınca 3 sayı fakiri olan Sixers bir hayli üretkenlik sıkıntısı çekti hep. Bunlara bir de hiç olmayan Brand’i eklersek bu eşleşmenin sonucu en baştan görülüyor gibi.


Bir çokları Andre Miller’ı, Iguodala’yı neden saymıyorsun diyecektir bu yazıyı okuduktan sonra. Denilebilir ama o sayılan adamlar birer kişidir, karşılarındaki rakip ise 2 sene sonunda iyi bir takım olmayı başarmış oyuncular topluluğu.


Sixers’ın Magic’i durdurmak için tek bir şansı var, o da şanslarının yaver gitmesine bağlı. Geçen seneki Pistons-Magic serisi hatırlanacak olursa Ratliff’in Howard’a sertliği ve tecrübesiyle neler yaşattığı gözlerimizde tekrar canlanabilir. Dalembert daha sağlam durmaya çalışarak, Ratliff o tecrübesiyle ve rotasyondaki diğer isimler de faul yapmaktan korkmayarak Howard’a yoğunlaşırlarsa Magic dış şutlara ve zorlama penetrelere mecbur kalır. Eğer ilk şutlarını sokamazsa Magic şutörleri o zaman Sixers psikolojik bir avantaj yakalar ve maç kazanma ihtimalleri doğar. Aksi bütün senaryolar ve eşleşmelerde Magic hep birkaç adım önde. Bu dış şuta mecbur bırakma ve üçlüğü riske etme pozisyonlarında Howard’a ikili sıkıştırmalar getirildiğinde riske edilecek isimse ilk defa play-off tecrübesi yaşayacak olan çaylak Lee olmalı Sixers açısından. Şutları kullanan o oldukça diğer yıldızlar da soğuyacaktır.


Di Leo’nun ne düşündüğünü tahmin etmeye çalışıyorum, gerçi Mehmet, Alper bu konuda devamlı takip ettikleri koçları hakkında daha doğru değerlendirmeler yapabilirler ama, savunma noktasında benimle aynı fikirleri paylaştığını sanıyorum. Hücumda da çoğu zaman hızlı hücuma çıkmayı deneyeceği kanaatindeyim. Eklem sakatlıkları bulunan Lewis ve Hidayet hızlı tempoda geçen oyunlarda fazlasıyla zorlanıp yorulacaklardır. Set oyunu ve perde üzerinden katları tercih eden sistemiyle her hücumda en fazla 1 kişiyi koşturan Stan Van Gundy takımını hep ekonomik kullanmaya çalışıyor. Bu nedenle devamlı koşan bir takıma karşı şutörleri yorulursa şut ritmleri de bozulur. O açıdan kısa oyuncuları genç olan Sixers bu düşünceden yola çıkarak, savunmada Magic oyuncularını yormak isteyecektir. Hem 100 sayı altında yeme gayretinde olup hem de hızlı hücum yapma çabasına girerlerse bu sefer Alston, Lee, Pietrus gibi atletlerini ve Hidayet gibi beysbol pas atan adamlarını devreye sokacak olan Magic Sixers’ı bu noktada da sıkıntıya sokabilir.


Sonuç olarak iki takımı kıyasladığımızda tartının ağır basan kefesi Orlando Magic tarafı. İlk 2 maçı çok zorlanmadan kazanacağını sanıyorum Magic’in. 3. maç Sixers için dönüm maçı olur. Kendi seyircileri önünde bu maçı alabilirlerse seriyi uzatma şansları olur. Ancak o maçı kazanamazlarsa seri 4-0 biter. Şahsi kanaatim 3. maça Sixers’ın fazlasıyla asılacağı yönünde. Ancak deplasman fatihi Magic 4. maçı alıp 5. maçta işi bitirecek ve en az 6 maça uzayacağını sandığım Celtics-Bulls serisinden rakibini beklemeye başlayacaktır.


Seri Pazar gecesi, Pazartesi gününün ilk saatlerinde başlıyor bizim zaman periyodumuza göre. Şu an için ilk 2 maçın NBATV’den naklen yayınlanacağını öğrendik. Diğer maçlara ilişkin NTV’den sevindirici haber bekliyoruz.


Not: Bu Yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.

Orlando - Philadelphia İlk Tur Maçları


1. Maç Pazartesi20 Nisan00:30 a.m. TSİ@OrlandoNBATV
2. Maç Perşembe
23 Nisan02:00 a.m. TSİ@OrlandoNBATV
3. Maç Cumartesi
25 Nisan03:00 a.m. TSİ@PhiladelphiaNTV
4. Maç
Pazartesi
27 Nisan
01:30 a.m. TSİ@Philadelphia?
5. Maç
Çarşamba
29 Nisan02:30a.m. TSİ
@Orlando ?
6. Maç
Cuma
1 MayısBelirlenecek
@Philadelphia
Gerekirse
7. Maç
Pazar3 Mayıs
Belirlenecek
@Orlando
Gerekirse

Sezona Veda, Play-Off'a Merhaba

Sezonun son maçında hafif sakatlıkları bulunan Hidayet ve Lewis otururken, Howard bu sefer sahadaydı ama o da sadece 2 çeyrek oynadı. Bobcats galibiyeti daha ziyade yedekler açısından bir moral maçı oldu. Battie, Pietrus gibi adamlar takımı sürükleyen isimler oldular ve güven tazelediler. Bu pozitif enerji onların play-offlardaki tamamlayıcılıklarına katkı sağlayacaktır. Aynı akşam Chicago Toronto'ya yenilirken, Philly sürpriz şekilde deplasmanda Cleveland'ı mağlup edince 6-7 sıralaması bir anda değişti ve Philly 6. sıraya tırmandı. İnsanın aklına ister istemez acaba Chicago ve Cleveland hinlik mi yaptı sorusu takılıyor ama ufak ihtimal tabii. Gerçi pota altını Miller kısa rotasyonunu Salmons ile kuvvetlendirmiş olan Chicago Garnettsiz Boston'u Orlando'ya da tercih etmiş olabilir ama Philly'nin Cavs'i yeneceğini nereden bileceklerdi. Belki de Cavs Sixers değil de Bulls Boston'a diş geçirebilir diye düşünüp Sixers'a da yatmış olabilir, ama son saniye de yatılır yatılsa. Aman komplo teorileri işte. Dün bütün gün Adliye'de olunca bilirkişilik dolayısıyla kafam bunlara çalışmaya başladı herhalde :)

14 Nisan 2009 Salı

Play-off'u Beklerken

Büyük üçlü olmayınca normal skor. Şimdi bekliyoruz bakalım Chicago Detroit'i yenip Sixers'ın önüne geçti, hangisi 6. olacak?

12 Nisan 2009 Pazar

Hidayet Sakatlandı, New Jersey Tokatladı

Herhalde tarihi fark yediğimiz New Orleans maçından sonra sezonun en sıkıcı ve sonucu başından bu kadar belli 2. maçını oynadık. New Jersey ve Bucks'a karşı dizinde esneme ve ağrı olan Lewis'i dinlendirme kararı almıştı Van Gundy. Howard ve Hidayet'in de sürelerini son maçlarda azaltacağını söylemişti. Lewis yerine Battie çıktı beşte ve ço verimli oynadı. New Jersey ise Battie ile hiç ilgilenmeyerek bütün dikkatini Howard üzerine verdi ve tıpkı Rockets maçında olduğu gibi Howard'ı sindirip bitirdile. 7 sayı 8 ribaund nasıl bir top oynadığının göstergesi. İlk devre şutlar girmedi ve iğrenç bir savunma yapıldı. 2. devre takım biraz toparlandı Pietrus, Alston ve Hidayet takımı maçta tutmaya çalıştı. 4. çeyrekte takım oyuncusu süveterini çıkarıp Bay 4. çeyrek pelerinini giyen Hidayet tam maça ortak etmişti ki Magic'i 2 daika önce dudağını patlatan Yi Jianlian'la girdiği bir pozisyonda sol bileği ciddi şekilde dönünce acılar içinde yerde kaldı ve bir daha maça dönemedi. Şu saat itibariyle sabah ezanı okuyor, ne durumda olduğuyla ilgili bir bilgi yok ve ben Allah'a önemli bir şey olmaması için yakarıyorum. Gecenin tek sevindirici gelişmesi Detroit'in Indiana'ya yenilmesi oldu bizim için. 6. sıradan biraz daha uzaklaştılar. Tahminim hem Hidayet hem Lewis önümüzdeki son 2 maçta sahada olmazlar. Dedim ya zaten biz kepenkleri çoktan kapattık.