Sayfalar

11 Mayıs 2009 Pazartesi

Son Şut Kurbanları

1 basket çok şeyi değiştirebilir. 1 maç kazandırır, 1 seriyi aldırır, 1 şampiyonluğa götürür. Dün geceki maçın sn saniyesinde Glen Davis’in ellerinden çıkan o şut basket olunca Boston-Orlando serisinin tüm seyri değişti. O şut girmese seri 3-1’e gelecek ve muhtemelen 7. maça uzamadan bitecekti. Belki de Hidayet’in şanssızlığıdır bu, izleyenler bilirler Divac’ın tokatlayıp Horry’nin üçlükle bitirdiği pozisyonu. O basket seriyi 3-1 olacakken, Lakers’a getirip Kings’in onlarca yıllık şampiyonluk özlemini gidermeye en çok yaklaştığı noktadan uçuruma yuvarlandığı noktaydı. Hidayet için belki de bir dejavu, Orlando için özgüvene önemli bir darbe.

Orlando Magic şu ana kadar play-offta oynadığı 10 maçın 4’ünü kaybetti. Bu 4 maçın 3’ü ise, dün gecekiyle birlikte, son saniye basketleriyle kaydı ellerden. 1 maçı Hidayet’in savunduğu Iguodala alırken, 1 maçı Lewis’in adamı Young koparmıştı. Son darbeyi vuran yine Lewis’in adamı Glen Davis oldu. Maç sonu röportajında “Oradaydım ve bekliyordum, şutu atmak için hazırdım. Her gün çalışıyorum, çok çalışıyorum, kazanmak için her şeyi yaparım, şutu sokacağımı da biliyordum.” diyen Davis’in inanmışlığı hepimizi çok etkiledi. Kendi adıma helal olsun demek istiyorum. Geçen sene Garnett tarafından dövmekten beter edilen, aşağılanan, ağlatılan bu adam bugün takımını ipten alabiliyorsa her türlü övgüyü hak ediyordur.

4. maç son dakikasına kadar dengede gitti. Maçın başında Orlando, sonunda Boston biraz palazlansa da dengeyi bozamadılar. Orlando yine Rondo’nun şutunu riske etti, Allen ve Pierce’a baskılı savunma yaptı. Pierce bu sefer daha agresif ve akılcı oynadı ilk yarı boyunca ve bu seride ilk kez Hidayet’e karşı bariz üstünlük kurmayı başardı. Ancak onu durduran yine Hidayet’in zekası oldu. Hidayet’in her penetresinde her kaçışında ona yetişemeyip faulleri alınca ikinci devre son derece verimsiz oynadı. Allen devamlı değişen savunmacıları nedeniyle çok yoruldu kaçmaya çalışırken. Perde sonrası adam değişmelerde son derece başarılıydı Orlando savunması, pek fazla mis-match denilen eşleşme sorunu yaşamadılar. Boston tarafı ise savunmada yine Howard ve Lewis’e pek çözüm üretemezken Hidayet’i yakın alıp, top aldığında ilk adımına yardıma adam çıkartıp tıpkı Sixers serisinde DiLeo’nun yaptırdığı gibi bozdular. Redick’i top aldığında sert savundular, belki onlar da beklemiyorlardı ama Redick’in pas atabildiğini görünce biraz dengeleri bozulsa da faul problemine girerek Redick yine kendi kendini yaktı. Lee maç sonu enerji kattı Magic'e ama kaçırdığı 2 boş şutla maçın son saniyelere kalmasına neden olanlardan biri oldu. Rondo’yu Alston oyunda olduğu sürece iyi savundu, kolay pas atmasına izin vermedi ama aynı yetkinliği hücumda gösteremedi. Belki biraz daha isabetli oynasa maçı kazanan taraf Orlando olacaktı. Maç sonunda hem Boston hem de Orlandolu oyuncular bir çok atıştan faydalanamayınca düğümü çözmek son saniyeye kaldı. Glen Davis ise kötü oynadığı 3. maç sonrasında şüphesiz bu maçın “X” faktörü, İskender’i oldu. Maç boyu kaçırdığı 5 serbest atış ile takımını sıkıntıya sokan genç forvet, son şutta Magic savunmasının ona saygı göstermemesini feci fatura etti.

Skor 94-93 ve maçın bitimine yaklaşık 10 saniye var. Maçı izlerken kendi adıma mola alan Boston’da Rivers’ın Pierce üzerinden bir hızlı hücum çizeceğini, basket bulamazlarsa kalan sürede bir kez daha hücum edip beraberliği yakalamak için faul yapacaklarını düşünmüştüm. Ama tıpkı 2. maçta olduğu gibi Koç Rivers bir kez daha ne kadar kaliteli bir isim olduğunu göstererek beni de Orlando Magic’i de şaşırttı. Süreyi sonuna kadar kullandılar, son topu Pierce’a verdiler, şuta kalkan Pierce’ı Howard çok iyi kapadı, Lewis de ona yardıma koşuyordu, ben tamam bitti bu iş derken Pierce topu Davis’e indirdi ki, asıl o an Orlando’nun işi bitti. Rivers’ın bu seti çizdiğini, Davis’in ihmal edileceğini düşündüğünü maç sonu öğrendik. Herkes Pierce ya da Allen derken, O müthiş bir maç geçiren Davis’e verdi bütün sorumluluğu. Kaçırsa “İyi savunma yaptı Magic, Davis üzerinden oynamaya mecbur kaldık, O da elinden geleni yaptı” diyerek savunacaktı oyuncusunu belki de. Ama “Glen beni kendimden geçirdi, işi bitirdi!” diyerek ne kadar mutlu olduğunu anlattı maç sonunda.

Stan Van Gundy maç sonu demecinde “Oyuncularım tamamen benim istediğim savunmayı yaptılar son topta. Yanlış yapan biri varsa o da benim.” dedi. Oyuncularını savunması ve tüm sorumluluğu üzerine alması onun karakterinin ansıması tıpkı maç öncesi son antrenmanda taktik tahtasına yazdığı şu cümle gibi: Sixers 3. maç sonunda 2-1 öndeydi, seriyi 4-2 biz kazandık. Bugün biz 2-1 öndeyiz, benzer bir şeye izin verecek miyiz?

Bu seri koçların kapışması şeklinde geçiyor, her maç ayrı bir taktiğe her maçayrı bir stratejiye şahit oluyoruz. Dün Magic’in elinde olan saha avantajı bugün Celtics’in elinde ve hiç kimse 5. maçı kesin Celtics alacak diyemiyor bugün. İşte bu da basketbolun güzelliği. Maç anlatımı ve yorumlarıyla ilgili tek söz söylemedim gördüğünüz üzere, çünkü Kaan Kural yapmıyordu ve basketbolseverler her iki takıma da hakkını veren (yanılmıyorsam) Çolakoğlu ile çok rahattı.

2.maç yazısında söylediğim aşağıdaki sözlerin ne kadar yerinde olduğunu ispatlayan bir cümle ile yazıyı kapatalım. O cümle şuydu:

“Van Gundy mutlaka savunma çözümleri üretecektir Boston'a karşı. Çünkü bir şekilde Orlando Boston'a 90-100 sayı arası yense de yenilse de atacaktır ama yediği sayı serinin gidişatını belli edecektir.”

3. maçta Celtics açılan farkı azaltıyor ve hemen molayı alan Van Gundy oyuncularına bir kaç kez şu cümleyi söylüyor.

“It’s all about the defence!”

Not: Bu yazı NBAKolik için yazılmıştır.

Hiç yorum yok: