Almanya seyahatinin 4 gününü geçirdiğimiz Aachen'da yurt dışına çıkışlarımız içinde ilk kez aç kalmadık! Ya da daha doğru bir tabirle doya doya yemek yiyebildik. McDonalds, Burger King ksakacında tavuklu menüler etrafında geçen öğünlerdense, Aachen'da keşfettiğimiz lezzet durağı adeta unutulmazlarımız arasına girdi.
La Dolce Vita. Bir İtalyan restoranı. Akdeniz mutafağının çeşitliliği ve damak tadımıza uygunluğunu düşünerek eşimin ısrarıyla oturduk restorana. Menüsü makarna ve pizza ağırlıklı olmakla beraber etli ve vejeteryan ürünlerlerle de gayet genişti. Makarna yemeğe karar verdik ve kullandıkları ürünleri görmek istedik. Menü geneli İtalyanca olduğu için ne olduğunu çözemediğimiz şeyleri incelerken "Türkçe'de onun adı fesleğen" dememle birlikte İtalyan garson, ki sonradan adının Antonio olduğunu öğrendik, heyecanla bizi çekerek bahçedeki masada oturan orta yaşlı bir beyin yanına getirdi. Beyefendi restoranın sahibi Nejat Temel imiş, yani bildiğin Türk. O zengin menü ve adını ilk kez duyduğumuz yemeklerin arkasından bir Türk çıktı. Ankaralı, RWTH Metalurji Mühendiliği mezunu, zamanında tekstil, sağlık ürünleri ve sanayi makineleri ticareti yapmış, 12 senedir Gıda sektöründe karar kılmış tam bir beyefendi. Daha yemeği yemeden güleryüzü ve hoş sohbetiyle doymuştu bile karnımız.
La Dolce Vita'nın menüsündeki bir çok yemeğin kendi buluşu ve tarifi olduğunu öğrendik. Diğerlerini her yerde yersiniz ama makarna çeşitlerini denemenizi ısrarla tavsiye ediyorum deyince kendisinin bizim için seçim yapmasını istedik. Pasta di crema Tartuffo (Türüf mantarı soslu bandelude makarnası) ve Kuzu etli Rigatoni. Yemekler gelene kadar merak içindeydik, tereddütlüydük ama tabaklar önümüze konduktan sonraki 15 dakikada aldığımız zevki anlatmanın imkanı yok. Özellikle türüf soslu bandelude bizi kendimizden geçirdi. Türüf mantarı çok nadir bulunan ve kilogramı binlerce tl değerinde olan bir mantar. Nejat Bey o mantarı ve yoğun lezzetini ekonomik kullanıp bildiğimiz kültür mantarı ve sadece irmik ile yumurtadan mamül makarnası ile birleştirip harika bir lezzet bütünü çıkarmış ortaya. Ha keza kuzu etli rigatoni de öyle. Sonraki günler farklı ve leziz pizzalarını ve makarnalarını denesek de son gün yine de vazgeçemedik Pasta Tartuffo'dan.
Yemek hazırlanırken gelen yeni fırından çıkmış küçüçük ekmeklerle ikram edilen, halis tereyağı ve taze baharatlardan oluşan, özellikle kırmızı biber, dere otu ve sarmısağın muhteşem bir tat kattığı aperatif tadımlığı da mutlaka tatmak gerek.
Geniş menüsü ve farklı tatlarıyla Alexanderstrasse'nin Peterstrasse ile birleştiği köşede hizmet veren La Dolce Vita'ya yolunuz Aachen'a düşerse mutlaka uğrayın, eğer Aachen'da yaşıyorsanız hemen yarın gidin derim. Hatta selamımızı da iletin Nejat Bey'e....
1 yorum:
hocam blogda gurmeliğe de başlamışız...
helal valla...:D
Yorum Gönder