Çok önce demiştim "Mustafa Sarp gelmesin" diye... Geldiğinde de "Gelecek yıl Avrupa Ligi’nde Galatasaray’la mücadele edebilecek çapta bir yeteneğe sahip değil. " demiştim... Söylediklerimin doğru çıkmaya başlaması haklı olduğumun kanıtlanıp egomun okşanmasından çok, Galatasaray'ın kayıplarının çoğalması üzüyor beni.
Evet ileride uçta 6 tane birbirinden kariyerli ve yetenekli adamlarımız var. Fakat bu 6 adamın yükünü ne kadar kaldırabiliyor Mustafa Sarp? Ve Ayhan tabi ki... Deniyordu ya, "Galatasaray henüz üst düzey bir takımla oynamadı. Galibiyetler yanıltıcı olabilir"... Onlar da genel olarak değil ama orta ikilinin zayıflığı konusunda haklı çıktılar, ne yazık ki...
Mustafa Sarp'la olmayacağının ilk sinyalini lig maçlarında almıştık. Hep geriye, hep Servet'e, hep Sabri'ye pas atıyordu. Bir tane ileriye olumlu pas çıkardığına şahit oldum. O da sanırım Trabzon maçının ikinci yarısındaydı. Ya da Bükreş maçında. Hep skor olarak öndeyken yani. Sturm Graz gibi bir takımla Ali Sami Yen'de oynanan maçın son dakikalarına 1-1 girilirken bile topu ayağına aldığında ne yapacağını bilemeyen bir halde topla debelenip ardından pasını geriye vermesi ilk kırmızı alarmdı aslında. Görülmedi bile... Çünkü Galatasaray'ın ileri uç elemanları gol attıkça, Mustafa'nın yaptıkları umursanmadı. Çünkü skor 1 ya da 2-0 Galatasaray lehineydi ve Mustafa'nın geri pas yapması garanti skoru koruma, zaman geçirme adınaydı. Riskli oynamıyordu. Basit oynuyordu! Hem de ne basit!!!
Sığ düşüncedeki yorumcular da Mustafa Sarp'ın sadece koşup, top kapmasını yeterli görüp topu verimli kullanamamasını göz ardı ediyor ve kendisini öve öve bitiremiyorlardı. Bu çıkarımdan yola çıkarsak, Mustafa Rijkaard'ın ilk 11'de en çok şans verdiği oyuncu olduğu için aynı sığ düşünceyi ne yazık ki Rijkaard da paylaşıyordu. Haftasonu oynana derbiden sonra da bu kararından vazgeçmesini bekliyorum.
Tamam Mustafa çok iyi top kapıyor ve takımda onun kadar iyi top kapan adam yok! Ve ondan topu ileriye kullanması, çalım atması, gol atması da beklenmiyor olabilir. Mustafa topu kapsın, Keita götürsün topu, Nonda-Baros golü atsın... Evet bu çok uygulanabilir bir düşünce ki uygulandı da bugüne dek Galatasaray'da. Ancak Mustafa'nın eksiklerinin göz ardı edildiği kadar, görmezden gelinen çok önemli bir şey de var.
Galatasaray'ın en başarılı dönemlerinde golcülerinden çok konuşulan isimler orta sahadaki üçlü Okan-Suat-Emre idi. Çünkü bu üç isim de çok iyi top kapıp, topla çok iyi ileri çıkabiliyorlardı. Galatasaray o dönemde avrupa'nın ve dünya'nın bir numarası olduysa süper üçlünün çift yönlü oyunu sayesinde olmuştu. Eğer aynı başarı bugün de kazanılmak isteniyorsa, Galatasaray acilen bu bölgeye oyuncular katmalı, eldeki Mehmet Topal'ı, Barış Özbek'i, Emre Çolak'ı bu yönde değerlendirmeli, geliştirmeli, evrimleştirmeli, yönlendirmeli...
Evet ileride uçta 6 tane birbirinden kariyerli ve yetenekli adamlarımız var. Fakat bu 6 adamın yükünü ne kadar kaldırabiliyor Mustafa Sarp? Ve Ayhan tabi ki... Deniyordu ya, "Galatasaray henüz üst düzey bir takımla oynamadı. Galibiyetler yanıltıcı olabilir"... Onlar da genel olarak değil ama orta ikilinin zayıflığı konusunda haklı çıktılar, ne yazık ki...
Mustafa Sarp'la olmayacağının ilk sinyalini lig maçlarında almıştık. Hep geriye, hep Servet'e, hep Sabri'ye pas atıyordu. Bir tane ileriye olumlu pas çıkardığına şahit oldum. O da sanırım Trabzon maçının ikinci yarısındaydı. Ya da Bükreş maçında. Hep skor olarak öndeyken yani. Sturm Graz gibi bir takımla Ali Sami Yen'de oynanan maçın son dakikalarına 1-1 girilirken bile topu ayağına aldığında ne yapacağını bilemeyen bir halde topla debelenip ardından pasını geriye vermesi ilk kırmızı alarmdı aslında. Görülmedi bile... Çünkü Galatasaray'ın ileri uç elemanları gol attıkça, Mustafa'nın yaptıkları umursanmadı. Çünkü skor 1 ya da 2-0 Galatasaray lehineydi ve Mustafa'nın geri pas yapması garanti skoru koruma, zaman geçirme adınaydı. Riskli oynamıyordu. Basit oynuyordu! Hem de ne basit!!!
Sığ düşüncedeki yorumcular da Mustafa Sarp'ın sadece koşup, top kapmasını yeterli görüp topu verimli kullanamamasını göz ardı ediyor ve kendisini öve öve bitiremiyorlardı. Bu çıkarımdan yola çıkarsak, Mustafa Rijkaard'ın ilk 11'de en çok şans verdiği oyuncu olduğu için aynı sığ düşünceyi ne yazık ki Rijkaard da paylaşıyordu. Haftasonu oynana derbiden sonra da bu kararından vazgeçmesini bekliyorum.
Tamam Mustafa çok iyi top kapıyor ve takımda onun kadar iyi top kapan adam yok! Ve ondan topu ileriye kullanması, çalım atması, gol atması da beklenmiyor olabilir. Mustafa topu kapsın, Keita götürsün topu, Nonda-Baros golü atsın... Evet bu çok uygulanabilir bir düşünce ki uygulandı da bugüne dek Galatasaray'da. Ancak Mustafa'nın eksiklerinin göz ardı edildiği kadar, görmezden gelinen çok önemli bir şey de var.
Galatasaray'ın en başarılı dönemlerinde golcülerinden çok konuşulan isimler orta sahadaki üçlü Okan-Suat-Emre idi. Çünkü bu üç isim de çok iyi top kapıp, topla çok iyi ileri çıkabiliyorlardı. Galatasaray o dönemde avrupa'nın ve dünya'nın bir numarası olduysa süper üçlünün çift yönlü oyunu sayesinde olmuştu. Eğer aynı başarı bugün de kazanılmak isteniyorsa, Galatasaray acilen bu bölgeye oyuncular katmalı, eldeki Mehmet Topal'ı, Barış Özbek'i, Emre Çolak'ı bu yönde değerlendirmeli, geliştirmeli, evrimleştirmeli, yönlendirmeli...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder