Tribün'de yerimizi aldıktan sonra bir türlü kendimize gelemedik doğrusu. Dışarıda yaşananlar hem polisin hem de Galatasaray yönetiminin bir suçuydu. Ömrü dolmuş bir stadda taraftarın işi kolaylaştırılacağı yerde, 2-3 kat daha zorlaştırmak ancak bize özgüdür herhalde. Tribünün en az yarısı bizler gibiydi, mahsun, şaşkın ve tepkili. İlk devre kimse adapte olamadı maça. Takıma baktık, sanki sırada bizim yaşadıklarımızı yaşayanlar onlarmış gibi oynuyorlardı, ne yapacaklarını bilmeden, isteksiz ve keyifsiz. Onları ayrıca anlatacağım zaten.
İlk devre deyim yerindeyse intikam ateşi ile yanıp tutuştum ve oyun her durduğunda hatta oynanırken bile staddaki polisleri takip ettim. Hıncal haklı mıydı gerçekten? Asayişi sağlaması, merdivenleri boşaltması gereken, sahaya taraftarların girmesini engellemekle yükümlü polis memurlarını takip ettim. Üzerindeki üniformayı hak etmeyen, insanlık dışı davranışları alışkanlık haline getirdiği beli olan birini dışarıda görmüştük. Peki görev yapmaya gelenler ne yapıyordu acaba?
a) Görevlerini yapıyorlardı
b) Maçı seyrediyorlardı
c) Çekirdek çıtlıyorlardı
d) Sohbet ediyorlardı
e) a hariç Hepsi
Sanırım kolayca buldunuz cevabı. Staddaki polislerinin büyük çoğunluğu kendilerine bir köşede sakin bir yer bulmuş maçı seyrederken, bir kısmı da maçı çekirdek çitleyerek seyretmekteydi. Merdivenler dolu, bir kısım asayiş sağlayıcı maç keyfinde!
Staddan çıkana kadar izledim ayrı ayrı bir çoğunu. Bir kaç görevine sadık memur dışında gerisi maçı izlemeye gelmiş belli. Türkiye'ye spor polisi şart, evet Hıncal Uluç haklı. Polis şu anda taraftarı holigan ve suçlu namzeti olarak görüyor adeta, her taraftar potansiyel tehilike!
Video'da çekirdek çıtlayanlarını ve maç seyredenlerini kale arkası, yeni açık önü ve yeni açık merdivenlerinde görebilirsiniz. Fotolarda ise açık olması gereken merdivenler ve maç izleyen polisler görülmekte.
Devam Edecek...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder