Sayfalar

8 Kasım 2008 Cumartesi

Cumartesi Ateşi - Nasri ve Higuain

Futbola doyuran bir cumartesiydi bu cumartesi. Önce Arsenal - Manchester sonra Real Madrid - Malaga maçları dünyanın tüm derdini unutturdu adeta. Üst düzey futbol, her daim pozisyon, hiç düşmeyen tansiyon. Gerçekten muhteşem maçlardı.
Arsenal'in hafta içi Fenerbahçe'ye puan vermesinden sonra ve onca eksiğine de bakarak, sadece İngiltere değil tüm dünyada ortak görüş Manchester'ın maçı alacağı yönündeydi. Bir taraf eksik ve moralsiz, diğer taraf tam kadro ve galibiyete odaklanmış. Bahis şirketlerinin de ortak görüşü Manchester galibiyeti yönündeydi. Arsenal galibiyetine ortalama 3.70 oran verilirken Manchester'ın oranı 2.20 civarındaydı. Tabi bahis oranlarına göre oynanmıyor maçlar. Arsenal 90 dakika boyunca öyle kontrollü oynadı ve top rakipteyken öylesine becerikli alan daralttı ki Manchester adeta top oynayacak saha bulamadı. Berbatov, Ronaldo, Rooney üçlüsü resmen kitlendi kaldı maç boyunca. Maçın 2-1 bittiğine bakıp kafa kafaya maç oldu zannedenler yanılırlar. Arsenal ayakta uyuttu United'ı, faturayı kesen ise Nasri oldu. İlk golü takipçiliğinin eseri, 2.si ise Walcott'un kalitesini ispat eden çapraz koşusu sonucu yazdı. İmkan bulursanız 2. golü mutlaka izleyin ve bir çapraz koşunun doğru zamanda yapıldığında nasıl bir asiste eşdeğer olduğunu kendi gözlerinizle görün derim. Nasri bugün hep doğru zamanda doğru yerdeydi ama United'da bir çok görünmez adam vardı. Sir Ferguson'un 4-3-3'ü her daim iyi işlemiyor. Anderson - Carrick - Park orta sahası üretken olmaktan uzak, oyun kurma becerisinden yoksundu. Bu sistem İngilizlerin hırçın yıldızı Rooney'i inanılmaz kısıtlıyor. Göbekte Scholes, solda Giggs'in olduğu Rooney'in de Berbatov ile çift santrafor oynadığı sistemde sanki United daha çok iş yapar gibi. Bu arada United'ın tek golünü atan oyuna sonradan giren Rafael'in sadece 90 doğumlu olduğunu duyunca ve attığı golü görünce şu İngiliz takımlarının scouting sistemine bir kez daha hayran kaldım. Bir ara acaba sahada kaç İngiliz var diye sayacak oldum baktım ki Fransız daha çok, vazgeçtim.
Madrid'deki Malaga maçının böylesine zevkli ve bol gollü geçeceğini bilseler herhalde NTV'ye alırlardı. 3 kez öne geçti Malaga. 2-2 iken daha 1. devrede Real 10 kişi kaldı, sonra 3-2 geriye düştüler, ama 90 dakikanın son düdüğü çaldığında skorbord'da 4-3 yazıyordu Real lehine. 10 kişiyken 11 kişi olduğu döneme göre çok daha iyiydi Real. Kısa paslar, üçgenler, çapraz koşular, sağlam driplingler. Asla kopmadılar oyundan. Hele öyle bir Higuain vardı ki sahada omzuna aldı koca Real'i yetmedi sırtına attı tek başına taşıdı bütün takımı, Schuster'i, Barnebau'daki 90 bini. 4 gol yazdı Higuain, Malaga kalesine adeta imzasını attı, uzun yılar unutulmayacak bir performanstı sergilediği, tadı damağımda kaldı. Schuster'i ipten aldı Almeira beraberliği ve Juventus yenilgisinden sonra Higuain, ama beyaz mendillerin ucu gözüküyor Real taraftarının cebinden, Schuster'in cep telefonunda hızlı arama tuşu Lufthansa'ya ayarlı. Ha bir de bu Higuain'in eski Beşiktaşlı Higuain'in kardeşi olduğunu düşündükçe aklım hayalim duruyor.
Çok güzel bir cumartesiydi, Higuain ve Nasri takımlarını omuzlarında taşıdı, ben hem şahit hem fena oldum. Güzel futbola hayranım.

3 yorum:

giggle loop dedi ki...

Erken davrandın, Eto'o da coştu

Cenky dedi ki...

O maçı izleme fırsatım olmadı. Eto'o 4 atmış, Barça yine coşmu. Barça maçları gitgide over 3,5 oynamanın makul olduğu maçlar haline geldi. Hatta Eto'o için bile over 2,5 bahisleri açılsa yeridir :D

Alfredo dedi ki...

maçta 4 gol atan Eto'o ancak maça damgasını vuran şahıs Lionel Messi