Sayfalar

7 Mayıs 2009 Perşembe

Doc Rivers'tan Karakter Gösterisi

İlk maçtaki konsantrasyon eksikliğini ve dolayısıyla seriye adapte olamama sıkıntısını Rivers takımı ve rakibi üzerinde iyi çalışarak aşmış gözüktü 2. maçta. Orlando'nun mevcut kadro yapısındaki zaafları çok iyi kullanarak sonuca erken gitme şanslarının olduğunu çözmüştü Rivers. Takımını maç boyu çok iyi idare etti ama bir de beklenmeyen faktör beliriverdi ki sahada hepimizin ağzı açık kaldı: Eddie House. Belki de Pierce'ın bu kadar çabuk 3 faul sonrasında 4 faul yapması Rivers'ın istediklerini yapma yolunda bir engeli kaldırdı Celtics'in yolundan. Tanıdığımız Pierce hem topu sevdiği hem de Hidayet'i oyundan soğutmak için birebirleri zorlaması muhtemel bir ismi Celtics'in. Ötesinde Garnett'in yokluğunda takım onun ve Allen'ın eline bakıyor. Bu da demek oluyor ki Pierce'ın olmaması rakibin savunma planları açısından tam bir karmaşa kaynağı.
Howard Sixers - Magic serisinin 5. maçında Dalembert'e attığı dirsek nedeniyle ceza almış ve 6. maçta forma giyememişti. O maçta Sixers'ın savunmadaki şaşkınlığını hatırlarsak bu maçı da aslında biraz anlamış oluruz. Her ne kadar deplasmandaki ilk maçı kazanmış olmanın verdiği rehavet de olsa Orlando oyuncularının üstünde, her maçta kenarda çıldıran Stan Van Gundy için Pierce'ın eksikliği farklı eşleşmelere gitmesine ve savunmadaki zaaflara yol açtı. Pierce olmayınca iyice kısa beşe dönen Celtics'te Redick'in hızlı 3 faulü sonrası Ray Allen'ı Hidayet aldı. Allen'ın çabukluğuna Hidayet'in bilek sakatlığı nedeniyle yavaş kalmasını ekleyince o eşleşmeden Boston adına servet, Magic adına felaket çıktı. Her ne kadar istatistiklerde çok iyi oynamış gibi gözükse de Lewis'in Scalabrine ve Davis ile eşleşmelerinde güçsüz ve silik görüntüsü de buna eklenince Celtics hücumda önemli bir etkinlik yakaladı. İlk maçta mükemmel olmasa da Rondo'yu sindirecek ve etkisini azaltacak bir oyun oynayan Alston oyun sıkıştıkça zorlamalara girince oyundan kopma noktasına geldi. Çok iyi perde oyunları yapan rakip karşısında çoğu zaman Rondo'yu kaçırdı veya şutör adam üzerinde ve uzağında kaldı. Penetrelerine de önlem alınmıştı bu sefer, boyalı alanda Celtics muazzam bir yardım savunması yaptı. Böyle olunca da Alston sahadan silindi.

Boston'un doğru yaptığı en önemli şey Orlando'nun yumuşak karınlarını bulmaktı bu maçta. Hidayet'in sakatlığı, Lewis'in sertlikle başa çıkamaması, Allen-Redick eşleşmesi ve Orlando'nun kısa beşle oynuyor olması. İlk üçünden bahsettik ama dördüncü madde Pierce'ın yokluğunda iyice kısalan ve hızlanan Celtics için bir madene dönüştü adeta. Howard'ın maçtan kopuk haliyle iyice değerlenen bu madeni maç boyu çok iyi işlediler. Yılın savunmacısı seçilen Howard 2.maçta sadece pota altında durdu oynadığı sürede. Ne koştu, ne doğru düzgün pozisyon aldı ne de agresifti her zamanki gibi, hücumda da savunmasını taklit etti yardımlı, ikili sıkıştırmalı pozisyonlara rağmen dışarı pas çıkarmadan hep kendi zorlayıp, abuk sabuk şutlar attı, hattı onlara şut da denemez, topu potaya doğru saalladı diyelim. 4 numara oynayan özellikleri itibariyle hücumda eşleşme sorunları yaratıyor olmasının ötesinde, kalın ve iyi sıçramayı bilen bir 4 numara olmaması, hatta 4 numara oynamayı defansif anlamda tam anlamıyla becerememesi nedeniyle, yardım savunmalarında çok büyük sıkıntı yaşandı pota altında. Hem Howard kötü bir gününde olunca hem de yardımlar işlemeyince boyalı alanı adeta işgal etti ilk yarıda Celtics. İkinci yarıda buna karşı bir önlem olarak Van Gundy takımı biraz daha geriye çekip gçmülü oynatmaya çalışınca da Eddie House faktörü çıktı ön plana. Kariyerinin en iyi play-off maçını oynayan House, karşısında savunmada kim geldiyse alay eder gibi oynadı topunu. Belki House'un 2. yarı etkinliği olmasa Magic'in bir şansı olabilirdi, ancak Alston ve Howard pes etmişken, Lewis ve Hidayet etkisizleştirilmişken bu mümkün değildi.

İlk maç yazısında dediğim bir şeyi tekrar etmek ve Boston seyircisini övmek istiyorum. Sanki takımları geçen senenin şampiyonu değil de yıllardır ilk kez play-off gören bir takım ve onlar da başarıya açlar. 21 senenin açlığını bir şampiyonluk dindiremez diyebilirsiniz, kabulümdür. Garden'a Keltler muazzam bir tezahürat yaptılar, takımlarını hep ittirdiler ve yine Hakemleri etkileri altına almayı başardılar. Çok seviyorum Celtics seyircisini!

Hakemler demişken NBA'de yıllardır yaşanan ve bu seride de devam eden bir adaletsizliğe değinmek gerek. Yıldız düdükleri, hakkı verilmeyen dominant uzunlar ve evsahibi avantajı NBA'in güzelliğine leke sürecek cinsten. Söylemeye çalıştığım hakemler yaktı Orlando'yu değil, bu güzel oyunu düdükleriyle lekeliyorlar zaman zaman. Pierce'a faul, Redick'e faul, Hidayet kat eden oyuncuya yarım adım kalçasını çıkarıyor faul, aynısını Davis ve Perkins yapıyor düdük duyulmuyor, Redick, Pietrus kattaki adamı kovalarken perde koyan adama çarpıyorlar faul, Pierce ya da Allen çarpıyor hücum faul, ribaunta çıkılıyor Howard Perkins'e ufacık dokunuyor faul, Perkins, Davis Howard'a cidden vurmadan düdük duyamıyoruz. Yıllarca Shaq, Olajuwon, Ewing nasıl haksızlığa uğradıysa bugün de Howard yaşıyor aynısını. Tek isteğim var bir basketbolsever olarak, deplasman veya evsahibi takımına aynı düdükler çalınsın, çok basit. Orlando'da Orlando'ya, Boston'da Boston'a gitmesin ortadaki düdükler. Top oynansın sadece.

Özetle bu maça çok iyi hazırlanan Celtics Pierce'ın çıkışıyla savunma planları bozulan Magic'i kısa 5 ve boyalı alana penetre taktikleriyle perişan etti. Hem Rivers hem Van Gundy derslerine çok iyi çalıştıklarını birer maçta gösterdiler. Rivers tam anlamıyla bir koçluk karakteri gösterisi yaptı, teknik kalitesini gösterdi. Şu anda ivmeyi arkasına almış olan takım Boston olarak gözükse de serinin Florida'ya taşındığını ve o muhteşem Kelt taraftarının orada olmayacağını unutmamak gerekir. Van Gundy mutlaka savunma çözümleri üretecektir Boston'a karşı. Çünkü bir şekilde Orlando Boston'a 90-100 sayı arası yense de yenilse de atacaktır ama yediği sayı serinin gidişatını belli edecektir. 3. maç ne ilk maç ne de 2. maç gibi erken açılan farklara sahne olmaz diye düşünüyorum. 3. maçta izleyeceğimiz kesinlikle kıran kırana bir maç olacaktır. Boston kazanmak için müthiş bir enerji koyacaktır ortaya, Orlando onların bu agresifliğinden faydalanıp hızlı hücumları arttırabilirse ekran karşısında bizler de zevkten dört köşe oluruz.
Son Sözüm yine Kaan Kural'a. İlk maça ilişkin yazımda o başlığı sırf artık midem bulandığı için atmıştım şampiyonun yüreği muhabbetinden. Beni yanlış anlayanlar da olmuş, sanki Boston'u rezil ettik havasına girdiğimi sananlar. Durum öyle değil. Hem blogdaki karşılıklı yorumlarda hem de yazılarımda rahatlıkla görebilirsiniz ki, rakibi aşağılamak benim yapımda olan bir şey değildir. Tepkimin adresi belli; Kaan Kural. Dün geceki maçı her iki takım taraftarı olmayıp da seyredenlerin eminim ki aklında soru işaretleri oluşmuştur maç yorumlarıyla ilgili. Örneğin:

* 29 sayılık fark 5 dakika içinde 14'e indikten sonra "Önde olan takım o kadar farkı yaptıktan sonra nasılsa maçı aldık dedikleri ve maça asılmadıkları için fark eriyebiliyor" derken ilk maçta 28 sayılık farkı eriten Boston için "İşte Şampiyonun yüreği dedikleri bu, kitlediler Orlando'yu, hiç bir şey yaptırmıyorlar, Orlando bir an önce maçı bitirip kaçıp kurtulmak istiyor" demişti.

* Rondo'nun maçın sonlarına doğru yaptığı smaca adeta yerinden kalktığını hissetirerek, bağırarak tepki veren Kural benzer bir smacı vuran Pietrus'la ilgili tek kelime etmedi.

*Kural aynı Pietrus maçın sonuna doğru 11 serbest atış soktuktan sonra 2 serbest atış kaçırınca "Sezon başında iyiydi ama şimdi faul bile sokamıyor" demekten de çekinmedi.

* Yerel televizyonların taraftarca maç anlatmasının yayınların kalitesini düşürdüğünden bahsederken tüm maç boyunca Celtics ile bilgiler verip durdu, bir çok Boston basketinden sonra sevinçli ve mutlu bir tonla oyuncuları överken Orlando ile bir kaç bilgi Orkun Çolakoğlu'ndan arada derede geldi, anlaşılmadı bile.

Maç yine Celtics TV'de anlatıldı sanki ve ben Orlando Magic taraftarı olmamdan önce bir basketbolsever olarak çok sıkıldım. Eğer Kural Howard'a çalınan 2 ucuz düdüğe de laf söylemese, sıkılma ciddi ciddi sinirlenme boyutlarına geçecekti ilk maçta olduğu gibi. Ya Kaan Kural Kraldan çok kralcılığı ve taraftarlığı bırakacak, objektif olarak maç anlatacak, ya da ben ve benim gibiler NTV'de basket seyretmekten vaz geçeceğiz. Nerede gözünü sevdiğim Murat Murathanoğlu neredebugünkü spiker ve yorumcular (İsmail Şenol ve Orkun Çolakoğlu'nu bir kenara ayırarak).

Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.

6 yorum:

calvin dedi ki...

howard için cidden üzülüyorum o konuda. sinirlerini tutması çok zor oluyodur. kaan kural gerçeği ise daha açık ortaya konamazdı sanırım.

muribbi dedi ki...

kaan kural konusuna yine katılmayacağım. insanlar nasıl görmek istiyorlarsa öyle bakıyorlar mevzuya. hepimiz istiyoruz ki taraftarı olduğumuz takımı kayırarak maç anlatılsın. öyle olmayınca mutsuz oluyoruz.

maçın ise ilk devresini izledim. çünkü ikinci devre pek heyecan vaat etmiyordu. öylede olmuş görülen.

Cenky dedi ki...

@ ismail

Yani sevgili kardeşim o kadar yazdığımdan okuyup bunu mu anladın? Diyecek laf bulamıyorum gerçekten! Kimseyi kayırmasın, ortada maç anlatsın diyoruz, bu dediğimizden şu anlaşılıyorsa yazık.

geloraptor dedi ki...

Taraflı anlatım konusunda Kaan Kural'ı eleştirip Murat Murathanoğlu olumlu örnek olarak veriyorsan kendi yazını kendin çürütmüşsün. Bu ülkede Murat Murathanoğlu kadar taraflı NBA maçı anlatan ikinci bir isim görmedi. Utah maçlarını hatırlarsın diye umut ediyorum. Bir de bir Orlando Magic taraftarının Ntv yayınlarından böyle bir şikayeti olması da şaşırtıcı.

Cenky dedi ki...

@geloraptor

Bakış açılarımız farklı demek ki. Ben Murathanoğlu'nu ilk TRT'ye geldiği senelerden beri takip eden biri olarak onun maç içinde maç anlatmasına ilave olarak yaptığı yorumları 10 kere tercih ederim Kaan Kural'a. Murathanoğlu taraflı bir adamsa o zaman Kural'a sadece fanatik denilebilir. Memolu Utah maçlarından bahsediyorsak ben sadece milli duygular diyebilirim ona, tarafsızlığın önüne geçmiştir, yanlıştır tabii ki. Ama tüm NBA anlatım kariyerinden bahsediyorsak söylediğin çok büyük haksızlık olur. FSN Florida Network'te ,Magic maçlarını anlatan David Steele ve yorumcu eski Magic koçu Matt Guokas bile bu derece taraflı maç anlatmıyorlar. %60'a 40 gibi bir dengede izliyoruz. Tabi herkesin görüşü kendine en doğrudur. O senin yorumun bu da benim. Sana göre çürüyen bana göre doğru olabilir, ama Kural'ın Boston maçlarındaki taraftarlığı ve tüm maçlarda hiç susmadan konuşması bir basketbolsever olarak beni ayrıca tanıdığım NBA takipçilerinin çoğunu rahatsız etmekte. Ben asıl şu ülkeden neden bir tek basketbolcu çıkıp da televizyonlarda NBA yorumcusu olmadı ona şaşıyorum.

geloraptor dedi ki...

Murathanoğlu'nun eski zamanlarından bahsetmedim senin de dediğin gibi. Utah maçlarında steps diye bağırması vb. durumlar milli duygular ile açıklanacaksa o daha kötü benim için. Hem sadece bunlar değildi. O sırada oynanan maç hangi takımlar arasında olursa olsun sürekli Utah'tan bahseder, her lafı bir şekilde Utah ve Memo'ya bağlardı.

Ben şahsen Kaan Kural'ı beğenirim yorumcu olarak. Biraz fazla konuşur kabul ama ne Kosova gibi ırkçılığın sınırlarında geziniyor ne de Murathanoğlu gibi yukarıdaki özelliklere sahip. Boston'lı olduğunu biliyoruz ama ben anlatırken taraflı bir tutum taındığını zannetmiyorum. Ya da ben öyle bir şey sezmedim. Ki zaman zaman Hidayet özelinde Orlando'ya kıyak geçtiğini düşünmüyor değilim. Ki hatta bir önceki sene Calderon'a "emek hırsızı" dediğini de unutmadım.

Basketbolcu çıkmaması meselesine gelirsek NBA'yi o kadar yakın takip ettiklerini zannetmiyorum yerli oyuncuların. İşleri gereği çok da kolay değil. Ayrıca futboldaki yorumcular gibi bu mesleğin çok da fazla maddi bir getirisi olacağını zannetmiyorum. Alternatifleri onlar için daha caziptir kanımca.