Jose Ramon Calderon'un istifası bir anda dünyanın futbol gündemini değiştirdi. Hatta belki de İspanya gündemini bile. Acaba bu istifa İspanya'daki kriz ortamında gündem değiştirmek için yapılan bir oyun mudur tıpkı Türkiye'deki gibi. Tamam tamam fazla abartıyorum, asıl konu bu değil.
Calderon 2 Temmuz 2006'da başkanlığa seçildiği günden beri Real Madrid'e ne kattı sesli düşünmek gerek yargılamak için. Yapacağım, getireceğim dediği adamlardan hangilerini getirebildi? Robben sadece. Ronaldo, Kaka ve Fabregas seçim vaattleriydi büyük dava avukatının. Üçünü de alamazken Real'e ne kattığı tartışılan Robben kurtaramadı karizmasının yerle bir olmasını. Onun üzerine "B" planlarına yöneldi. United'tan Van Nistelrooy, şikeci Juve'den Cannavaro ve Emerson'un üzerlerine balıklama atladı. Emerson'un ne yaptığı anlaşılmadı, Van Nistelrooy bir türlü çok sevilmedi, sadece Cannavaro'yu oldukça benimsedi Real tribünleri. Calderon Capello'ya dayanamadı, Schuster'i beğenmedi, kısacası hocalarıyla da pek geçinemedi. Hocanın değil de futbolcuların ağzına bakması belki de sonunu hazırlayan nedenlerdendi. Başını Raul'un çektiği takım içinde çok etkin olan Real'in abilerinin sözünden çıkmadı hiç. Türkiye'den Şükür'le karşılaştırdık hep Raul'u, hangisi kulübünde daha etkin diye. Hatta Capello'yu da Schuster'i de Raul yedi dediler. Calderon'un karizması diye bir şey kalmadı, hele bir de başkanlardan değil Teknik Direktörlerden zılgıt yemeye başlayınca iyice paspas oldu Calderon adı. Olmayan Ronaldo transferi, Bacelona'nın özüne dönüşüyle yükselişi, dğer Madridli Atletico'nun çok daha ufak bütçelerle neredeyse Real ayarına gelmesi bardağın içindeki suyu yükseltti hep. Taşmaya sebep olan son damla ise üye sahteciliği oldu. Kulüp içindeki desteğini iyice kaybeden, tekrar seçilme olasılığı gözükmeyen Calderon'un elini kuvvetlendirmek için tek seçeneği vardı; kulüpten ciddi bir bütçe alarak spektaküler transferler yapmak ve yeniden sempatiyle bakılan başkan olabilmek. Ama yemedi bu sefer, belki meslek hayatında bir çok kuruma ya da kişiye yedirmiş olabilir bu hileyi, ne Real ne de basın yemedi.
Mecburen istifa etti olay Başkan, kimilerine göre bomba Başkan. Peki ne verdi Real'e geçen bu 2,5 senede baş ağrısından başka! Futbol dünyasında yeni bir mit olacak sanırım Şampiyon hocayı kovan takımların ve başkanların düştüğü durum. Canaydın Lucescu'nun ahından çok çekmişti, Calderon'u da belki Capello'nunkiler bitirdi. Lyon neredeyse her sene Şampiyon hcasını kovuyor ama bir türlü istenen Avrupa başarısını yakalayamıyorlar. Calderon bu halkanın son örneği. Demek ki ne vermiş Calderon Real'e; sevinci bile doğru düzgün yaşanamayan bir şampiyonluk, kriz dolu bir takım, dedikodu kaynaklı bol baş ağrısı, Başkanı Teknik Direktörlerden fırça yiyen bir takımın taraftarı olma sancısı. Peki aldıkları? Sanırım bol bol ah! Tabii o arada bir çok işadamının kulüp yönetme amacı olan kirli para aklama işlerine karışmadıysa. Şimdi yerine Vekaleten Vicente Boluda geçti, 2. başkandı. Ne yapar Boluda, bekleyip göreceğiz İspanya'nın en büyük nakliyecilerinden biri olan taze Başkanın marifetlerini.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder