Sayfalar

15 Temmuz 2011 Cuma

Avrupa'dan Satırbaşları, Transfer Falan...

Az önce şöyle bir Avrupa basınını gözden geçireyim dedim. Bizim gazeteler şike ve asparagaslarla uğraşırken bir çok haber atlamışlar yine. Kendime göre bir kaç ilgi çekici gelişmeyi sıralayım istedim. Eskiden çok yapardım, nostalji olsun :)

Chelsea'nin çok istediği Radamel Falcao Porto'yla mevcut kontratını 2 sene daha uzatmış. Dolayısıyla bu sefer Porto para için adam satmamış oldu. Artık Şampiyonlar Ligi'nde söz sahibi olmak istiyorlar. Gerçi 2004'te kazanmışlardı bu ligi ama o sezon hem kura şansı hem de Mourinho'nun hırsıyla gelmişti o başarı. Mourinho o kupadan sonra Chelsea'ye gitmişti tıpkı bu sezonki Avrupa Ligi şampiyonluğundan sonra Villas Boas'ın yaptığı gibi. O kupa bana göre ciddi bir sürprizdi. Hatta final sürprizdi desek yeridir. O zamandan beri Porto ancak kendine gelirken Monaco hep geriledi ve bu sene küme düştü.

Sir Alex Ferguson takımdaki gereksiz parçaları ayıklayıp gençleştirmeye devam ederken gözüne bu sefer Interli Wesley Sneijder takılmış. Inter'e 35 milyon £ oyuncuya da haftalık 190.000 £ önermiş Sir efendi. Son dönemde 26 yaş üstü oyuncu almama politikası güden Sir Sneijder için bir ayrıcalık yapmak istiyormuş. Nasri'yi alamayınca rotayı sarışına çevirmiş İskoç kurt. Benim de o kadar param olsa ben de sağa 20 sola 35 milyon teklif ederdim. Hala Ronaldo'nun parasını bitiremedi adam. Ama arkadaş 1 adam satıp yerine bu kadar düzgün adam alınabiliyorsa o noktada saygı göstermek gerek.

Downing'in Liverpool'a transferi 20 milyona bitmiş. Villa da onun yerine hemen Charles N'Zogbia'yı bağlamış. Yetmemiş Firiedel'ın yerine Given'la da söz kesmiş. Dolayısıyla 10 milyona yakın para cepte kalmış. Akıllı transfer taktiği bence. Al birini vur ötekine. Liverpool Britanyalılaşırken, diğer takımlar pahalıya satıp ucuza alıyor, kar ediyor, çark döndürüyorlar. Sponsor büyüğe, büyük, küçüğe, küçük masraflara harcıyor parayı. Ama bonservisler çok uçmuş, fahiş bu fiyatlar. Yazık.

Evimden, aileden uzak kaldım, sıla hasreti çekiyorum, kuzinada bi ekmek yapan yok, çayırımın çimenimin kokusunu özledim diyen, Juve teklif yapınca hemen giderim diyen Manchester sevmez Tevez için resmi teklif olmamış henüz. City Corinthians'ın yaptığı 35 milyon Poundluk teklifi evvelce reddetmiş, Arjantinli ile iddialaşmaya girmişti.

Nicklas Bendtner beni Dortmund istiyor demişti geçenlerde, Dortmund yalanlamış bu haberi. Batuhan'ın İngilizce bileni benim gözümde bu Danimarkalı kendini beğenmiş eleman. Halı sahada bile takımıma almam, kavga çıkartır can ciğer kuzu sarması adamlar arasında bile. Allah'a yakın olsun.

Agüero da "bağlasan durmam artık Atletico'da, ne olur bana bir şeyh bulun, elini öpecem, dünya ahiret ağabeyim olsun" demiş. Neden herkes Atletico'dan kaçmak istiyor onu anlamış değilim.

Meksikalı kaleci Ochoa'yı duymayan kalmamıştır Türkiye'de sanırım. Bu sene kanında yabancı bir maddeye rastlanınca, bir anda adı piyasadan silinmişti elemanın. İşte o adam biz fellik fellik kaleci ararayıp milyon milyon Eurolar verirken sağa sola bedavaya Fransa'ya hem de Ajaccio'ya gitmiş. Büyük kayıp benim gözümde. Doping olayından da aklanmış üstelik adam. Türkiye'de oyuncu izleyen adamların, menejerlerin aklı nerede anlayamıyorum.

Böyle bir sürü olaylar işte...

Hiç yorum yok: