Fazlasıyla orjinal bir konusu var Daybreakers'ın. Pek kimsenin bu açıdan düşündüğünü zannetmiyorum kendi adıma. Biraz Matrix'i andıran yanları mevcut hikayenin, biraz Terminator mesajları da aldım kendi adıma. Klasik vampir filmlerinden oldukça farklı ve ilk sahnesinden itibaren izleyiciyi merakta bırakan bir yanı var filmin. Kısaca konusundan bahsedelim, öyle çok çok derine girmeden. Ama yine de spoiler içerir, uyarayım.
Yıl 2019, yer tabii ki Amerika. 2009 yılında başlayan bir salgın neticesinde insanların çoğu Vampire dönüşmüş, dönüşmeden kalan insanlar ise bu vampirler tarafından insan tarlalarında kanları toplanmak üzere uyuşturulmu bir şekilde hapsedilmiştir. Ne zaman ki insan nüfusu giderek azalır ve kan stokları yetmemeye başlar Dünya hükümetleri bir çözüm bulma uğraşına girerler, keza artık Vampir ırkı tehlikededir. Yeterli kan bulunamazsa vampirler birer canavara dönüşecek ve birbirlerini öldürmeye başlayacaklardır. Bu noktada kan bilimci Edward Dalton ve ekibi yapay kan üretmek için çalışakmaktadır. Sonrası anlatılmaz:)
Ethan Hawke, uzun süre ciddi bir rolde karşımıza çıkan Sam Neill ve Willem Dafoe filmi sürükleyen isimler. Spierig Kardeşlerin Undead'den sonraki ilk senaryo ve yönetmenlik denemesi verdikleri emeğe değmiş. Uzun süredir ilk defa bir vampir filmini zevkle izledim. Tavsiyemdir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder