Sayfalar

31 Mayıs 2009 Pazar

Kral Öldü, Yaşasın Yeni Kral!

Amerikan Basını’na bir tokattır bu seri. Hatta yumruktur birazcık da tekmedir ne yalan söyleyeyim malum yere atılan. Dün Yahoo’da okuduğum bir maç değerlendirmesi sadece Cavs’ten, 5. maçı nasıl kazandıklarından, Lebron James’in ne kadar büyük bir oyuncu olduğundan bahsediyordu. James – Bryant finali geliyor mu diye soruyordu birçok yerde. İşin reyting kaygısı tarafına öylesine kaptırmışlardı ki kendilerini, gözleri süper yıldızların kapışması ihtimali ve üzerinden kazanacakları yeşillerden başka bir şey görmüyordu. Bu maç, bu seri, bu takım onlara yakışan cevap oldu, ilk cümledeki tokat!

Önce kaybeden tarafa bakalım. Lig lideri, her takıma karşı saha avantajına sahip, ilk 2 turu terlemeden geçmiş, Lebron James’in takımı Cleveland. Sezon boyu geçmiş sezonların aksine takım gibi oynamayı başarabilmiş, Lebron James’i gerektiği anlarda devreye sokup dengeleri koruyabilmiş bir organizasyondu Cavs’in ki. İlk 2 turdaki görüntü de böyleydi ama ligdeki 29 takım içinde kendilerine en çok ters gelen takımla baş başa kaldılar Konferans Finalinde. Senelerdir Orlando Magic’ten maç almak adeta Kaf Dağı’nda yetişen nadir bir çiçeği bulup getirmek gibiydi. İşte bu yüzden telaşa kapılmak, takım olmaktan vazgeçmek, rotasyonu daraltmak, her şeyi Lebron’a bırakmak sonları olur diye uyarmış, Orlando için verdiğimiz reçeteye bunları koymuştuk. Ama en başta bırakın Lebron tek başına oynasın, paylaşamasın demiştik. Bunları söylerken de çıkış noktamız hep ne kadar süper bir yıldız olursanız olun tek başınıza bir seriyi kazandıramayacağınız düşüncesiydi. Dediğimiz de oldu. 2. maçı son saniyede mucizevi bir şekilde aldı Lebron, 5. maçı da son çeyrekte coşarak getirdi ama Cavs yoktu sahada sadece Lebron’dı savaşan.


Koç Mike Brown Yılın Koçu ödülünü ne kadar hak etti sorularını getirdi aklımıza. Elinde Gibson gibi Magic’e karşı oynadığı her maçta sorun çıkarmış bir üç sayı makinesi varken 2 maçta onu hiç düşünmemesi, iyi oynarken kenarda unutması Lebron dışındaki tek avantajını aldı götürdü Cavs’in. Lebron’ı hücumda diri tutmak uğruna Hidayet’i West’le tutması 1 değil 2 eşleşeme sorununa neden oldu. Hem Lewis hem de Hidayet domine ettiler savunmacılarını ve Cavs’in savunma dengesini bozdular. Brown’ın en iyi yaptığı şey seri boyunca Howard’a çok çabuk yardım getirip, ikili, üçlü sıkıştırmalar yapmaktı. Dışarı pas çıkarma alışkanlığı olmayan Howard hem kendi zorlandı hem de takımını çok zorladı, bu son maçtan bahsetmiyorum tabii ki, bu maç tarihe not düşülen, belki de yeni bir çağın açıldığı istisna çünkü Howard açısından.


Bu kadar yanlış yapan, psikolojik açıdan rakibinden geri kalmış ve tek bir adama bağımlı bir takımla oynarken hem kadro hem de Koç farkı ortaya çıkıyor. Van Gundy de sırf bu seri boyunca değil hem playofflar hem de normal sezon boyunca gördüğümüz, maça hakim olma, kontrolünde tutma, çoğu zaman doğru zamanlama ile oyuncu değiştirme ve maç önü – maç sonu demeçlerdeki mesaj dolu açıklamalar onun Pat Riley’nin yanında o kadar sene boş boş oturmadığını ve Riley’den çok şey öğrendiğini gösteren donelerdi. Eşleşme sorunları, psikoloji ve Koç açısından önde olan takım Magic’ti bu seride özetle. Oyuncu yapılarını gözden geçirdiğimizde 4 isim benim adıma sakin ve soğukkanlı ruh halleriyle ön plana çıkıyordu: Hidayet, Lewis, Lee ve Pietrus. Lee ilk turdaki kadar ekin olmasa da ciddi katkı verdi savunma tarafında ve oyunun kitlendiği andaki stop cemşatlarıyla. Driplingi kesip aniden çıkardığı şutlarda muazzam isabet bulması onun gelecek kariyerinde kontratına sıfırlar ekleyecek bir unsur şüphesiz. Ama diğer üç adam söylenecek ne olabilir ki!


Pietrus bu seride tek başına tüm Cavs benchinden fazla sayı attı. Rashard Lewis kim savunursa savunsun hep şutlarını aynı yüz ifadesiyle soktu. Hele 1.ve 4. maçta son saniyelerde soktuğu 2 üçlük var ki anlatmaya da anlamaya da ömür yetmez. Ve tabii ki Hidayet Türkoğlu. Serinin de Orlando’nun da dümeni ondaydı. Brown’ın onu West ile tutmaya karar vermesi bir anlamda Orlando’ya büyük final için ön rezervasyon oldu. Hidayet kendisinden uzun ya da en az kendi boyunda adamlar tarafından el kaldırarak savunulduğunda pas etkinliği azalan bir oyuncu. Eşleşmesinde kısa boylu bir adam yakalarsa, sahayı yukardan ve geniş açıdan görünce takımı çok rahat oynatabiliyor. Şu seride maç başına ortalama 15 kez boş adam bulmayı başardı Hidayet. Boş derken bomboş demek istiyorum, etrafında kimse olmayan, şuta ya da penetreye müsait adamlar. Aynı Hidayet West’in savunmasında topu Howard’a da çok rahat indirdi. Zaten eğer bir Orlando hücumunda Howard hemen hücumun başında topa dokunuyor ve birebir yakalıyorsa ya da topa 2. kez değme fırsatı buluyorsa pota altından ya faul düdüğü ya da basket çıkıyor. Bu avantajı kullanmayı düşünen ilk adam he daim Hidayet oldu, ikinci isimse Lewis’ti. Bu iki sakin adam inanılmaz mental katkı yaptılar arkadaşlarına. İlk 5 maçın tamamında devreye mağlup girip üçünü kazanmaları da onların sakin ve telaşsız oyunlarının etkisiyle büyük oranda. Pietrus’a her baktığımda, onun alışık olmadığımız savunma alevini ve skor potansiyelini özellikle de köşe üçlüklerini gördüğümde hem seviniyor hem de üzülüyorum. Şu takımda bir de u sezon Atlanta’da harcanan Evans olsa ne güzel olurdu diye düşünmeden edemiyorum. Ama Pietrus her türlü övgüyü hak eder durumda, hakkını yememek gerek.


Ve illaki de serinin adamı Dwight Howard. Kendini maça verdiğinde onu durdurmak imkânsız. Yapacağım dediğinde isterseniz dörtlü sıkıştırma getirin, o istediğini muhakkak yapacaktır. Gerçekten Süpermen olmaya doğru gidiyor. Shaq’tan sonra ne Orlando ne de NBA böylesini görmedi. Shaq’ın yapamadıklarını da yapmaya niyetli. Bu gece aniden bir Tim Duncan bir Kevin Garnett hüviyetinde pas çıkardı arkadaşlarına, oyunları adeta boyalı alandan kurdu. Böyle oynamaya devam edebilirse kimse tutamaz onu, sen bile tutamazsın, yıldızlar tutamaz! Bugün Kral öldü, yaşasın yeni Kral! Yeni Kral Süpermen!


Orlando Magic Büyük Üçlüsü önderliğinde NBA Finalleri’ne yükselmeyi başardı. Tam 14 yıldır bu büyük günü bekliyorduk. Önümüzde 5 gün var finaller başlayana kadar. Artık sevinme, artık 95 takımıyla 2009 takımını kıyaslayıp keyiflenme, artık Doğu’nun en büyüyüğüz diye bağırma, artık kendinden geçme zamanı.


4-0’la bitmeyecek, her maçı kafa kafaya geçecek 2 dengeli kadronun kapışmasını seyredecek olmanın verdiği basketbol huzuruyla,


Görüşmek üzere!


Not1: Final reçeteleri hafta içi buradan bulunabilir.


Not2: Bu galibiyet bana bir takım elbise kazandırdı, bknz 5.maç yazısı.


İlave Not3: Not 2'deki takım elbise karşı tarafın "Ben aslında Cleveland 6. maçı kazanır da son maç Cleveland'da oynanırsa, o maçı Cleveland alır turu geçer demiştim, ona iddiaya girmiştim" söylevi ile gelmeden gitmiş oldu. Bu da bana iddiaya girerken şahit sayısının önemli olmadığını ve mutlaka yazılı bir belge bulunması gerekliliğini göstermiş oldu, kendime geçmiş olsun diyor, karşı tarafa sitem gönderiyorum :D

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Cenky, senin de bir takım elbise borcun oldu birine takım elbiseyi alamayacağın üzerine girdiğin bir bahisle:)Ancak şahitlerden biri olarak karşı taraf çok sağlam çark etti. Duymasam, bilmesem neyse.

tolga dedi ki...

cenk hocam,bir önceki yazına yorum yazarken,inşallah bir dahaki yazın bayram yazın olur,demiştim.çark ediyorum şimdi:evet,bugünkü yazın çoşku dolu ama,bu yazın 'bayram arifesi(arefe)' yazısıdır.şimdilik çarşıya pazara çıkıp bayramlık kıyafetler,çikolatalar aldık.bayram çok yakındadır.önce ziyaretlerle başlayacağız,sonra evimize dönüp ağırlayacağız,çok hareketli geçecek bayramımız.yazına,haklı olarak,amerikan basınını yerin dibine sokarak başlamışsın.yahoo maç biter bitmez daha,lebron ile ilgili yazı döşenmiş.adamlar basketbol izlemeyeli çok olmuş,dedikodudan,onu bunu çekiştirmekten;fazla üzerlerine gitmeyelim,hassas dönemleri şu sıralar,arka arkaya şok geçirdiler.sabahtan beri;"ulan,charles barkley dışında bir allahın kulu da bizim oynadığımız basketboldan anlamıyor,koskoca amerika basınında,"diye düşünüyordum ki,gandhi üstadımızın da,barkley dışında kazanabileceğimizi düşünen yoktu,yollu sözlerini duyunca,tamam,dedim,ben bu amerikan basının ciğerini çözmüşüm gerçekten.inanmayanlar nba.com'dan tnt'nin videolarını tek tek izleyebilir.hatta maçtan sonra 'amway'de yapılan programda finali konuşurken,kenny smith'in,lakers'ı arşa çıkarması üzerine,ona inat,barkley de magici yağlayıp durdu,tabi etrafta toplanmış taraftarlardan da epey bi'alkış aldı,o gazla da devam etti zaten.hatta kenny'nin lakers'ı övmeye başlamasına da sinirlendi,bundan önce magic hakkındaki yorumlar konusunda hepsini yerin dibine sokmanın rahatlığıyla da kenny'i susturdu,tabi diğerlerini de.bu arada kenny'nin basketbolun 'ömer çavuşoğlu'su olduğu da gün yüzüne çıktı.bana inanmayanlar yine videolara bakıp eğlenebilirler.
bu arada ntv'nin seri 3-1 iken yapmaya başladıkları 'bu yıl bizi kim büyüleyecek' reklamı da büyü kelimesinden dolayı,'acaba cavslı arkadaşlar serinin şaibeli olduğuna dair bir düşünceye gark olurlar mı?'şeklinde bir his uyandırdı bende.neyse,geçerken laf atıp da geçeyim,dedim.vallahi,hangi oyuncusundan, basketbol kokan oyunundan bahsetsem ki magicin?hocam gayet muhteşem özetlemişsin.hatta sentinel'de yazmayı hak ediyorsun gerçekten.gandhinin alstona sakinleştirici vermesi,;leenin kapalı çarşı esnafının kırk yılda edindiği tecrübeyi yarım sezonda edinişi,rakip öldüren bize de şut çıkarken daha'yaz hoca iki sayı' dedirten stop şutları,pietrusun napolyon'a bağlaması,gortat'ın saha içinde olduğu kadar bench'ten de aynı enerjiyle takıma ara gazı verişi,johnson'un 'bu adam daha yürüyemiyor bile'diyenlere yaptıklarıyla 'kelebek gibi uçar,miller gibi sokarım(şutları)' deyişi.nelson'un şimdiye kadar yaptığı katkıları da unutmayalım.saha kenarında gülücüklerini eksik etmeyen richardson,lue ve foyle'a da selamımızı çakalım.howard,hido ve lewis'i hiç karıştırmıyorum.onlara sayfalar yetmez.
bu maç(6.maç) için ne denebilir ayrıca?mesela cavs'ın basketbol adına neredeyse hiçbir şey yapmadığı.yani 5.maçta temel yaptıkları işlerin hiçbirini yapmadılar.hatta ikinci yarının tamamını birebirlerle tükettiler.11 sayıdan aşağı hiç düşüremediler.magic 20lerden gelirken tek bir adamla gelmiyordu.tüm takım sabırla şimşekler çakarak yatağından taşarak geliyordu.işte iki takım hatta nbadeki çoğu takımla magic arasındaki fark bu.bu maçla ilgili bir şey daha var aklımda:cenk hocamın önemle üzerinde durduğu,benimse ne zaman olacağına dair kehanetlerde bulunduğum;magic'in ilk çeyrek 30 attığı maçlarda rakibi dümdüz etmesi durumu bu plaofflarda ikinci kez gerçekleşti.ilkinde philly 6.maçında 30 atmış ve sixers taraftarlarına 'bu bir rüya olsun!' dedirten bir maaç oynamıştı magic.bu sefer o kadar rahat değildi magic ama,sonuçta bu da konferans finali.
son olarak da cenk hocamdan,finali kazanalım kaybedelim,magicin acılı yıllarını anlatan bir yazı yazmasını rica edeceğim,finallerden sonra,çok mu abarttım bilmiyorum ama,genç nesil brain hill,johhy davis gibi,bizim hayır dualarıyla andığımız isimleri tanımış olsun da gandhi ve bu çocukların değerini bin kat daha iyi anlasın.bi aralar andrew declercq takımın ilk 5 pivotuydu yahu.şaka gibi yıllar.bi ara dediğim bir kaç sene.

tolga dedi ki...

demeyi de unuttum:bu takım elbise olayından dolayı üzüntümü belirteyim.rakip bahisçiyi de kınıyorum.bu numaraları ben,para sıkıntısı çektiğim dönemlerde yapardım,yan çizerdim.ama şimdi eşek kadar adam olunca artık boyumdan(cebimden) büyük işlere girmiyorum,baklavaya bağlıyorum artık.

ejikulat dedi ki...

tebrikler... cavs'a seriyi kaptırmadığınız için şükranlar...

zachpaulsen dedi ki...

finalde orlando'nun işi zor olacaktır. seri boyunca tat vermeyen ama tecrübesiyle ve özellikle klobe'nin kritik anlarda devreye girmesi ile finale gelen lakers olacak.

ben lakers'dan final serisi dolayısıyla ekstra motivasyon bekliyorum. çünkü gerçekten potansiyelinin yarısı ile oynayan bir sürü oyuncular çok fazla. bynum, vujajiç, farmar, fisher.

şanslar eşit gibi. ve seri 7. maça gider gibi duruyor. her iki takımın da birbirine üstün yankları var. boston ve cleveland'daq howard arkasında duracak sertlikte adamlar vardı.

ama gasol, bynum, lamar çok yumuşak gelecektir howard'a. hele geçen akşam ki gibi oynarsa lakers'ın işi gerçekten zor.