Sayfalar

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Son Şut Sihri - Last Shot Magic

Eskiyen yüzler ve formaların artık bu seviyelerde mücadele edemeyecek hale gelmiş olması nedeniyle herhalde, basketbolun yeni yıldızları, büyüyen oyuncuları ve başarıya aç adamlarıyla bezenmiş bu seneki playoff serileri bende inanılmaz bir damak tadı bıraktı. Sadece Orlando serileri için söylemiyorum bunları. Dallas, Detroit, San Antonio, Phoenix, Utah gibi takımlardan sıkılmış bir basketbol aşığı olarak bu playoff dönemi benim için tam anlamıyla muhteşem geçiyor seyir zevki açısından. Tabii ki bu zevkin doruk noktasına çıkmamı sağlayan takım Orlando Magic.


Oynadığı 15 playoff maçının 9’unu kazanan Magic 6’sını ise kaybetti takip edenlerinizin bildiği gibi. Bu kayıpların 4’ü ise son saniye şutları ile verildi. Aldığı maçların ikisini ise Magic son toplarda almayı başardı. O 2 maçı alan Hidayet ve Lewis, son topta verilen 4 maçta da 2-2 berabereler. Yani son şutu sokan adamlar o ikisinin tuttuğu adamlar. İşte basketbolun zevki burada. Bir an kahramansın, diğer an belki de suçlu. Ama bu sezon asla ve asla suçlayabilecek adam yok Magic kadrosunda, günahıyla, sevabıyla, eğlendirerek, şaşkına çevirerek getirdiler bizleri buraya kadar. Hiç kimsenin Konferans finali için şans vermediği adamlar bugün NBA finali için oynuyorlar, her şeyden önce teşekkürler her birinize.


Orlando – Cleveland eşleşmesinin aslında Cleveland’ın istediği final eşleşmesi olmadığı, onların Garnettsiz Boston’u şiddetle istediklerini söylemiştik daha önce. Kadro yapıları olarak bakıldığında Boston’a karşı şansı çok daha fazlaydı Cleveland’ın. Orlando ise 3 senedir onlara en ters gelen takımdı. King James’in bir türlü dişini geçiremediği, kazandıkları maçlarda bile ölüp ölüp dirildikleri tek takım Orlando Magic’ti. İşte o yüzden her ne kadar dinlenerek ve rakibini analiz ederek çıkmış olsalar da final serisine, izlediğimiz her iki maçta da, fark ne olursa olsun oyuncuların üzerinde bir tedirginlik olduğunu sezdik. Psikolojik avantaj dedikleri konu bu işte. Karşındaki rakip hem sana çok ters geliyor, hem son 2 sezonun en çok deplasmanda maç kazanan takımı.


İki maçı bir arada değerlendirmek gerek, birkaç ayrıntı dışında neredeyse ikisi de birbirinin kopyası çünkü. İlk maçta 16 sayıdan geriden gelip maçı alan Magic bu maçta 23 sayı geriye düşmesine karşın yine savaşarak, yine Hidayet ve Lewis’in omuzlarında döndü maça.


Cavaliers’ın reçetesi belli aslında. Bu reçeteyi en iyi uygulayan takım Sixers oldu 4 maç boyunca ilk turda Magic’e karşı. Howard’ı sert savun, ikili-üçlü sıkıştırmalarla zorla, her pozisyonda yardım getir. Yardım geldiğinde riske edeceğin adam ya Lee ya da Alston olsun. Lee sakatlık çıkıp gelmiş, şut ritmini daha yakalayamamış ve ne olursa olsun bir çaylak, Alston ise kariyerinde ilk kez bu seviyede takımını oynatmak zorunda olan, hızla dibe doğru çakılan bir oyun kurucu. Hücumda tempoyu sakın hızlandırma, hızlandırma ki fast-break yeme, hep set savunması yap. Pick-n-roll’lerdeki adam değişimlerinde mutlaka yardım getir. Görüldüğü gibi öyle deveye hendek atlatmak gibi çok da zor bir iş değil yapmaları gereken aslında. Ama karşılarında psikolojik olarak bir adım önde olan ve aşırı patlayıcı bir takım var.


Orlando’nun reçetesini vermiştik zaten. Devamlı yorumcularımızdan Sevgili tolga da katkılarda bulunmuştu. Ama reçetenin birinci ilacı şuydu: Bırak Lebron oynasın, arkadaşlarını oynatamadan! Lebron ne zaman takımı oynatmaya başlarsa işte o zaman sıkıntı baş gösteriyor. İlk maçın ilk devresinde muhteşem bir takımdı Cavs, aynı şekilde 2. maçın ilk devresi de harika bir takım oyunu oynadılar. Hiç Lebron odaklı değillerdi, Lebron bencil değildi. Ama ne zamanki farkı açıp takım oyunundan hem kendileri uzaklaşmaya başladı, hem de Magic diğer oyunculara savunmayı sertleştirip Lebron’ın başına Pietrus’u bırakıp onunla fazla ilgilenmemeye başladılar, işte o an Cavs çöküşe geçti.


Birinci maçta Magic’in üstün olduğu en önemli nokta pota altındaki yıldızı Howard’dı. Adeta Cavs boyalı alanındaki her şeyi yutan kara delik rolündeydi Howard. 2. maça reçeteye uygun başladılar ve maç boyu bıkmadılar aynı şeyi yapmaktan, haklıydılar. Bu Howard’ın hem dengesini hem de moralini bozdu haliyle, oyundan düştü, kayboldu hücumda. Her iki maçın ilk devrelerindeki muazzam dış atıcı savunmasını ne kadar övsek az Cavs’in ama o dış atıcılar Hidayet ve Lewis’in ürettiği çözümlere çare bulamamalarını da eleştirmek gerek. Yılın Koçu’nun farkını koyacağı yer burası olmalı. Eğer Varejao’nun iki bin kere kendini yere atarak yaptığı şeyin adı savunmaysa, Cavs’in başına gelecek çok iş var demektir. Hidayet’i West’le tutmaya çalışmak ise tam anlamıyla intihar etmek demek. Hidayet her açıdan West’ten üstün bir oyuncu. West’in hızı tek avantajı ama Hidayet karşısında çok ufak kalıyor. Magic’te kim boy gösterirse onun savunmasına James’i vermek de seriyi kaldırabilecek bir çözüm değil. Brown’ın savunmalar ve eşleşmeler üzerine daha fazla kafa yorması gerek.


Lebron James gerçekten basketbol sahalarına çok fazla gelen bir adam. O kadar kuvvetli, o kadar atletik, o kadar sert ki sanki bıraksanız iki 48 dakika daha çıkarır o bünye. 2 maçtır adeta kuvvet ve sertlik şovu yapıyor. Karşısında durabilecek Magic’in aslında tek bir oyuncu yok. Ama Stan Van Gundy’nin planı bizim verdiğimiz reçeteyle birebir uyuşuyor. İşte bu yüzden 49 attığı maçı takımı kazanamazken 35 attığı maçı son anda da olsa alabiliyor. Onun paylaşmasını ne kadar çok engellerseniz, birebir savunmada da ondan 1 salise hızlı önünde durup koşu yolunu kapatabilirseniz, işte o zaman bir şansınız olabilir. 2 maçtır bunu Van Gundy’nin Orlandosu çok iyi yapıyor.


İlk maçı Lewis’in üçlüğünden sonra kalan sürede çok iyi savunma yaparak kazanan Magic, Hidayet’in aldığı maçta 1 saniye savunma yapamayarak kaybetti. Lebron’un üçlüğü, atış stili, inanmışlı onun neden Kral lakabını almış olduğunu gösterse de, oyundan kopan Cavs’i o noktaya getiren bütün maç felaket şut atan Mo Williams’dı kuşkusuz. Onun son anlardaki 7 sayısı olmasa Magic almış başını gidiyordu. İşte o yüzden bir adam takım etmiyor, eksik parçaların mutlaka tamamlanması gerekiyor.


İlk maç Lewis 3 sayılığı ile 107-106 Orlando lehine sonuçlandı, 2. maçı ise James’in son saniye üçlüğüyle alan Cleveland oldu. İlk iki maçın yarattığı izlenim bu serinin yıldızların kapışması şeklinde geçmeyeceğini aksine savunmaların kapışıp daha takım olan tarafın kazanacağı şeklinde. İşte bu yüzden, ufacık farklarla maçların kazanılıp kaybedildiği, turu geçen tarafı belki de tek bir serbest atışın belirleyeceği böylesi bir ortamda, 2 maçtır yaşanan hakem rezaleti bir an önce son bulmalı. Cavs’in QLA’da bir evsahibi üstünlüğü olduğunu, Lebron James’in bir süper yıldız kredisine sahip olduğunu biliyorduk ama bu kadarı da gerçekten fazla! Şu güzelim maçlara adeta leke sürdü hakem üçlüleri. Ortada olan her düdüğü Cavs’e çaldılar. O kadar hazırlardı ki topu onlara vermeye, bazen kendi kendilerine isyan ettiler. Verdikleri bir çok kararı oto-kontrol neticesi değiştirip düzelttiler belki ama bu onların 2 maç boyu çaldığı saçma sapan düdükleri affettirecek bir şey değil. Bu kadar da seyirciden etkilenmez, bu kadar baskı altında kalınmaz. Özellikle 2. maçın 4. çeyreğinde çaldıkları acayip düdükleri telafi etme telaşına düşüp neredeyse maçı çığrından çıkartıyorlardı ki oyuncuların sakin ruh halleri ve birbirleriyle uğraşmamaları sonucu olaylar büyümedi. Ya hakem kararları bir istikrara oturmalı ya da Euroleague hakemlerini getirsinler düdük çalmaya (İsyan noktası, şaka tabii).


2 maçta gözümüzü çıkartan bazı noktalar vardı, biri Varejao’nun rol yeteneği mesela. Bir basketbol oyuncusu bu kadar çok kendi yere nasıl atabilir anlamak imkansız. Kaç kere parkeyi süpürdü ben sayamadım, daha acı olanı her 2 düşüşünden birine düdük alması. Bir basketbolsever olarak bu tip adamlardan hiç haz etmiyorum, hatta Varejao’nun saçlarını yolmak istiyorum desem yeridir. Böyle maç kazanmaya, savunma yapmaya çalışacaksa Cavs ya da başka bir takım, o kocaman lekeyi sonra nasıl temizleyecekler düşünmek gerek.


3. ve 4. maçlar Amway Arena’da olacak. Saha avantajını eline geçiren Orlando Magic’in kendi adıma bu 2 maçı da alacağını düşünüyorum. Özellikle ilk maç çok zorlu olacaktır. James’in maç sonunda dediği şey 3. maçı anlatıyor aslında “2-0 yapmalarına izin veremezdik”, bu ne demek acilen saha avantajını almalıyız demek. Cavs’in Orlando’ya dişi pek geçmiyor deplasmanda, bu sefer seyirci avantajları da yok, ayrıca eminim ki hakem yönetimi daha ortada olacaktır. Bu yeni şartlar altında “kafa kafaya maçlarda ne yapacaklarını pek bilmiyoruz” dediğimiz Cavs son çeyreğe çift haneli farklarla giremezse biraz zor maç kazanır. O yüzden oyuna çok hızlı başlayıp tıpkı ilk 2 maçtaki gibi erken fark açmak ama bu sefer oyunu tutmak isteyeceklerdir. Başa baş giden maçları oynamaya ve kazanmaya daha alışık ve maç sonu oynamayı daha iyi bilen taraf Magic bu yüzden 1 adım önde sahasındaki maçlarda. Cavs maç alamazsa Orlando’da seri 6. maçta yine Orlando’da biter diyorum. Eğer seri Cleveland’a 2-2 taşınırsa da 7. maçta biter.


Howard’ı etkin kullanmanın bir yolunu bulacak olan Van Gundy, Lewis’i de aktif olarak kullanmaya devam edecektir. Hidayet’in rolünde en ufak bir değişiklik olmayacaktır ama Amway maçlarında Howard’la yapacağı bir çok ikili oyun ve tepe pick-n-rollerine şahit olacağız diyorum. Alston birazcık daha, ama ufacık, ucundan isabetli oynarsa Magic 2 maçı da rahat kazanır. Battie hücumda, Redick savunmada Cavs’e hediye gibi, fazla süre alamazlar en azından şu iki maçta diyorum ve Sezar’ın hakkını da Pietrus’a veriyorum. En pis dakikalarda Magic adına en pis işleri tertemiz yapmayı başardı. Bu haliyle Pietrus Magic için seneler boyu çok önemli bir kazançtır.


Son sözüm de Murat Kosova ve Kaan Kural’a. Kural Boston – Orlando serisinin 7. maçında dengelediği maç yorumu ve tarafsızlık işini şu sıralar fena yapmıyor. Ancak Murat Kosova bu sefer, Hidayet odaklı olarak çok taraftarca maç anlatmaya başladı. Boston serisinde Boston taraftarı gibiydi, dün gece Orlandoluydu adeta. Ha belki düdükler çıldırtmış olabilir diyebilirsiniz ama bana bu bahaneyi kimse yediremez. Maçı anlatacak isen objektif anlatacaksın, hele Murat Kosova isen, marka olmuş bir spor adamı isen sorumluluğun had safhada. Bir önceki seride de söyledim taraftarca maç anlatılmasını istemiyoruz, istediğimiz saf basketbol lügatı, hiçbir yere çekilemeyen, seyirciye zevk veren.


Basketbol, sağlık ve mutluluk dolu günler…

Not: Bu yazı NBAKolik.com için yazılmıştır.

6 yorum:

Mehmet Dinler dedi ki...

Orkun Çolakoğlu yerine Murat Kosova'yı bekliyordum finaller başladığından beri ama illalah dedirtti cidden.

En iyisi LA serisini Murat kosova, orlando serisini orkun Çolakoğlu anlatsın...

aea dedi ki...

Şu spiker olayına ben de acayip taktım bir Cavs'li olarak. Son çeyrekte zaten koltukta gerilmişim, iğnelemeler, çaktırmadan laf sokmalar sayesinde gerçekten sinir etti beni Murat Kosova.

Zaten Lakers maçlarında Kaan Kural'ın abartılı övgülerinden sıkılmıştık bu da çok fazla oldu bence.

ceyda öztürk dedi ki...

Gün gece yine "Yok artık Lebron James" dedirttirmiş herkese. Arada sırada uykum kaçınca bakarım NBA maçlarına. Bu spiker ve yorumcu bazen taraflarını çok belli ediyorlar maçın içinde.

ejikulat dedi ki...

maçı çok güzel özetlemişsiniz.
maçla ilgili olarak ben de şunları söyleyeceğim.
helal olsun orlandoya. cavs'a ve lebrona antipatimden dolayı bu seride daha bi ısındım orlandoya.
ilk başlarda çok üzülmüştüm ama şimdilerde sevinmeye başladım rafer alston takasına. ama maçlarda dikkat ediyor musunuz rafer'in yüz ifadesine?
sanki mutsuz gibi...
cavs şampiyonluk yüzüğünü alırsa varejao denen sporcu bozmasına da bi oscar heykelciği versinler. bu ne kardeşim yaa judo da bu kadar düşmüyor insanlar. yazıklar olsun diyorum.
hakemler macın içine ettiler(daha güzel bi cümlem vardı da yazamıyorum). bu kadar yanlı bu kadar karaktersizce bi yönetim daha önce görmemiştim. düşünün yani kaan kural gibi lebron james aşığı bir insan ve orlando magici bütün playofflar boyunca aşağılayan spiker-yorumcu ikilisi bile isyan ettiler.
çok istedim dün gece magic'in kazanmasını. hem cavs'ı hem sözde yılın koçunu, hem lebronu hem de hakemleri yanmesini çok istedim.
ama son 1 saniye kala maç artık bitti diyen ve nba'i fazla takip etmeyen bir arkadaşıma 'burası nba ve playofflar. daha önce .2 saniyelerde şampiyonluklar gitti geldi. bak şimdi neler olacak' dediğim zaman hangi ruh halindeydim halen anlamış değilim.
zaten basketbolun güzelliği de bu değil mi?
dün gece orlando maçı kazansaydı seri 4-1 biter derdim.
ancak şu andaki görüşüm 3. maç sonunda serinin 2-2 olacağı...
turu kim geçer derseniz van gundy+orlando diyorum...

ejikulat dedi ki...

pardon 3. maç değil 4. maç sonunda:D

calvin dedi ki...

@ aea
kaan kural lebronu da az kayırmıyor. hatta sırf o değil bütün nba camiası kayırıyor. az önce baktım nba.com'a. ilk yazdıkları şey kobenin JR üstünden attığı üçlüğü lebronunkiyle kıyaslamak ve küçümsemekti. ne gerek var böyle şeylere. ne bu ilah yaratma çabası. kobenin lebrondan çok daha büyük bir oyuncu olduğunu iki takımın maçlarını izleyen herkes bilir.
bu serinin 2. maçına baktığımızda lebronun en çok eleştirilen winner olmaması özelliğini biraz da şansıyla kırdığını görüyoruz. bütün çeyrek pietrusün savunmasında hiçbir şey yapamadı ama yine de kazanmasını bildi.
seri gerçekten çok eğlenceli. bu sene playofflar bambaşka heyecana sahip. ben yine de lakers-cavs finali olacağına inanıyorum. sonuçta orda NBA'i dünyaya pazarlayan David Stern adında bir cambaz var. Kobe-Lebron kapışmasından büyük ne olabilir ki.