Türk Futbolu'nun yeni projesi Batuhan Karadeniz. Öncesinde başarıyla bitirilmiş projeler olduğu için ondan da çok büyük bir değer çıkarılacağına inandık hepimiz. Forvet oyuncusu projelerinden Hakan Şükür ve Tuncay Şanlı henüz onun yaşındayken keşfedilmiş ve üzerlerine ciddi planlar yapılarak hem kendi takımlarında hem de milli takımlarda hep el üstünde tutulmuşlardı. Ancak bu iki oyuncunun Batuhan'la aralarında 2 önemli fark mevcut. Birincisi karakter, ikincisi piştikleri-yetiştikleri takımlar.
Türk futbolunu az çok senelerdir takip etme fırsatı bulmuş herhangi birine sorsak ve desek ki "Şükür ve Tuncay'ı insan olarak nasıl bilirsiniz" verilecek cevaplar yaklaşık olarak "beyefendi, saygılı, güleryüzlü, arkadaşları tarafından sevilen, disiplinli" ekseninde dolaşacaktır. Oysa tanıyanlara ya da uzaktan da olsa, 1,5 senedir gündemde olduğu için, takip edenlere sorduğumuzda Batuhan için verilen cevaplar "kendini beğenmiş, ukala, uyumsuz, disiplinsiz" şeklinde. Batuhan denildiğinde benim aklıma gelen ise çok yetenekli ama kendini beğenmiş bir futbolcu. Peki bu neden böyle? Türk futbolunun önemli belki de efsane isimlerinden biri olmaya aday, henüz 17 yaşını yeni doldurmuş bir çocuk için çoğunluk neden böyle düşünmekte? Sıkıntı onu yetiştiren antrenörlerde mi, ailesinde mi, yoksa eskilerin dediği gibi "bir adamın içinde olacak" noktasında mı bir sorun yaşanıyor? Bu çocuğun içinde Şükür'de Şanlı'da olan o "şey" her ne ise ondan mı yok, ya da bu çocuğu bu hale el birliği ile mi getirdik? Şu ana kadar 2 sene boyunca çeşitli kereler Beşiktaş formasını Süper Lig'de ve Türkiye Kupası'nda giymiş, hatta Terim tarafından Milli takıma çağrılıp ilk 11'de oynatılmış bu çocuğa psikolojik destek verildiğine dair herhangi bir haber okumadık. Aksine bir gün hakkında çok iyi konuşulurken kulüp mercileri tarfından, bir kaçgün sonra aynı adamlar tarafından disiplinsiz davranışları nedeniyle PAF'a gönderildiğini okuduk hep. Batuhan'ın mental gelişimi üzerine söz söyleyip bir uygulama yapan varsa da duymadık, duyurulmadı.
Batuhan'ın diğer 2 projeden diğer bir farklı yönü ise yetiştiği takım. O Beşiktaş altyapısının bir ürünü. Alt kategoriler ve genç milli takımlarda bir çok maça çıkmış ve onlarca gol atmış. Ama özellikle son 2 senedir takımına döndüğünde devamlı forma alamamış. Oysa hem Şükür hem Şanlı Sakarya'da başladıkları futbol maceralarında hep takımlarının önemli adamları olmuş, devamlı oynatılmışlar, üzerlerine soumluluklar yüklenmiş ve maç tecrübesi kazanmılar. Tuncay Sakarya'da iyice piştikten sonra Fenerbahçe'ye giderken, Şükür 2 senelik Sakarya deneyiminin ardından 2 sene de Bursa'da Süper Lig'in tozunu yuttuktan sonra Galatasaray forması giymiş. Dışarıdaki benzer örneklerde de bugünün büyük oyuncularının çoğunlukla karakter ve oyun gelişimini büyük oranda ya kiralık olarak gittiği takımlarda tamamladığını ya da yetiştiği takımlarda tamamladıktan sonra büyük takımlara gittiğini görüyoruz. Bu noktada Eskişehir'e transferi Batuhan için önemli bir artı olacakken, transfer kesinleştikten sonra söyledikleri kendisi üzerinde fazlasıyla çalışılması gerektiğini gözler önünesermekte: Eskişehir'e Kral olmaya geliyorum!
Takımına tur kaybettirecek olmasına karşın rakip kaleciye penaltıyı atacağı yeri gösterebilen, kariyerinde ilk kez profesyonel anlamda sürekli forma bulabileceği bir takıma giderken sanki Premier Lig'den geliyormuş edasıyla Kral olacağını söyleyebilen, defalarca ez disiplin cezası almış olmasına karşın bir trlü susmayan bu çocuk sahip olduğu müthiş gol atma beceresi ve önemli fiziği ile Türk futbolunun yeni forvet projesi. Peki kaç kişi bu projeye inanıyor?
2 yorum:
Batuhan hakkında söyledikleriniz doğru da Tuncay'ı soracağınız kişilerden çoğundan "Beyfendidir" cevabı alacağınızdan kuşkuluyum...
Batuhan'ın kendisi ve ülke futbolunun geleceği için en hayırlısı kendisinin yabancı bir ülkede kariyerine devam etmesi olacaktır herhalde. Hatta ütopik olsada gelecek sezon kendisi Wenger'in kanatları altına girse nasıl güzel olurdu aslında.
Yorum Gönder