Sayfalar

31 Aralık 2008 Çarşamba

Yazamadığımız Orlando Maçları

Almanya'da olduğum süre zarfında ve yurda döndükten sonra hastalıklar ve yoğun iş temposuyla geçen çılgın zamanda kendim başta olmak üzere bir çok şeyi ihmal etmek durumunda kaldım. Bunların en başında da salata geldi tabii ki. Neyse bu telafi gönderisiyle açılışı yapalım.

20 gündür üzerine yazamadığımız Orlando MAgic bu süre zarfında 9 maça çıktı. İlkinde Phoenix'e Grant Hill efendinin bitime 2.7 saniye kala attığı basketle yenilirken sonuncusunda da rakiplerimizden Detroit'e kısır sayılabilecek bir maçta Nelson'ın gerçek kimliği reklam edilirken 88-82 yenildik. Aradaki 7 maç ise bir galibiyet serisi oluşturdu. Hornets galibiyeti ve Pistons mağlubiyetini bir kenara koyarsak Nelson'ın adeta sağlam bir Baron Davis kimliğinde oynadığı bir 9 maçlık dönem yaşadık. Geride kalan kariyeri boyunca hiç bu kadar arka arkaya dominant oyununu görmemiştik Nelson'ın. Ancak karşılaştığımız rakipler ve oyun kurucularına baktığımızda özellikle Nash-Paul-Stuckey karşısında Nelson'ın hep geride kaldığını görmekteyiz. Üstünlük kurabildiği adamlar ise Watson-Bellinelli-Foye-Telfair tipindeki adamlar. Parker'ı kötü bir gününde yakaladığını, Williams-Fisher'la benzer performaslar verdiğini görüyoruz. Yani ligin saygın ve dominant oyun kurucularına karşı halen bir başarısı yok. Zaten öne çıkması gereken maçlarda öne çıkmış, aslında diğerlerinde de idare etmiş formatında. Ancak oyun kurucu bölgesi de yavaş yavaş Avrupalılar tarafından ele geçirilen Amerika Basını hemen şişirmeye başlamış durumda Nelson'ı. Buna da hoşgörüyle bakmak gerek.

Takımdaki diğer taşlar ise yerlerinde ağır olmaya devam ediyorlar. Nelson öne çıkarken Hidayet'in "yama" görevine itinayla devam ettiğini, Lewis'in zaman zaman 118 milyonu hak edecek performanslar verdiğini, Howard'ın standardının altına pek düşmediğini gördük. Şaşırtıcı bir gelişme olarak da seneler sonra Howard'ın 2 maç birden kaçırmasını sayabiliriz. Bu maçlarda yerine sahne alan Gortat da aslında son derece umut vaad eden ve rotasyonda her daim olması gerektiğini ispat eden performanslar verdi. Takımın sakatlıklar sonrası oturmayan bölgesi ise 2 numara. Pietrus'la sezona iyi başlanan bu bölgede şu sıralar Pietrus iyileşip eski formuna kavuşamadığı için halen Bogans oynuyor, fakat onun da geçen seneki şut ritmine ulaşamaması bazen takımın elini kısa bırakmakta. Redick rotasyondan savunmayı bir türlü becerememesinin yanında artık şut da sokamadığı için düşerken, Lee rotasyona tutunmayı başardı. Battie'nin uzun beşte 4 numarada, kısa beşte 5 numarada verdiği performanslar ise tatminkar.

Takımın derecesi şu an için 24-7, Cleveland'ın 2,5, Boston'ın 3,5 maç arkasında Doğu Konferansı 3. sırasındayız. NBA genelinde ise 4.sırada. Deplasmandaki galibiyet oranımız olan 11-4'ün daha iyisini yapan tek takım ise lig lideri Boston (11-3).

Şu 1 hafta içinde sezonun geride kalan kısmını değerlendirdiğim yazı hem nabakolik'te hem de burada yayında olacak umarım.

Hiç yorum yok: