Her hafta Çarşamba akşamları iş sonrası 6-7 halı sahada işten arkadaşlarla maç yapıyoruz. 20 kişilik gruptan o hafta müsait olan 12-14 kişiyle kıran kırana ama gönül kırmadan top oynuyoruz. Asıl mevkim savunma olmasına karşın 2 haftadır ayağımda ve karnımdaki ağrılardan dolayı kaleye geçiyorum. Geçen hafta ilk yarı inanılmaz kötü bir kalecilik performansı sonrası 2. devre ayağım ısınınca ağrımın azalmasıyla kaleden çıkıp savunmada arkadaşların açıklarını kapatmış ve son dakika golüyle maçı kazanmamızda katkı sahibi olmuştum. Sevgili blog partnerim ozhano da rakipteydi ve maç boyu 100 km üzerinde hızlara sahip olduğunu bacağımda 2 gün kalan top izinden çıkardığım 2 çok sert şutunu savuşturarak kendisini golle tanıştırmamıştım.
Bu hafta da dediğim gibi ağrılarım dolayısıyla kaleye geçtim. Bu haftanın organizasyonu yapan Sevgili ozhano maç saatini unutup bir arkadaşımız da su yapınca maça 5'e5 ve 10 kişi başladık. İlerleyen dakikalarda telefonla evden ulaştığımız ozhano'nun rakibe katılmasıyla maçı 1 kişi eksik oynamamıza karşın daha 15. dakikada 4-0 öne geçmemizin getirdiği dolduruş ve 6 kişiye yenilmeme inancıyla 2. yarıda yorulmamıza rağmen maçı bırakmadık. Son 3 dakikada öne geçmemize karşın maç 10-10 berabere bitti. Son golde de rakibin 0'a 3 geldiğini söylemem gerek. Tabi şimdi bunları anlatırken asıl önemli konuya gelmem şart. Sanıyorum 14-16 yaş arasında mahalle çapında yaptığım kalecilik günlerim de dahil olmak üzere kısa kalecilik dönemimin en verimli anlarını yaşadım bir kaç saat önce. Karşı karşıya 20'den fazla golü çıkardım. Hani öyle uzaktan şut, karambol falan değil, bildiğin bire bir, forvet, kaleci ve top üçlüsünden ibaret anlardı. Üstüne üstlük bu pozisyonlardan en azından 7-8 tanesi Sevgili kardeşim ozhano ile başbaşa kaldığımız anlardı. Bana bire bir de bugün sadece 1 gol atabilirken çıkardığım gollerde adeta saç baş yoldu, isyan etti! Keza köşeden çıkardım, yerden çıkardım, havadan çıkardım, şutunu çıkardım, plasesini çıkardım, ince gördü çıkardım! Öyle böyle de değil ayakla, bacakla, elle, kafayla, gözle çıkardım yetmedi bir şutunu kaba etimle çıkardım!
Böylesine bir maç hatırlamıyorum bu kadar eğlendiğim, eğlendikçe ağrımı unuttum, unuttukça coştum, bir pozisyonda aynı golü 3 kez çıkardım, bir de baktım ki avaz avaz haykırıyorum, kendimden geçmişim. 105 kilo 1,87'lik bir adamı sakinleştirmek kolay değil tabi, saldılar gittim, baktım rakip kalede gol arıyorum! Çok eğlendim çok, ozhano'ya da yazdırmadım ya golleri oh olsun!
Böyle de bir anım var...
Ha ha ne acayip bitirdim.
2 yorum:
Cenky açıkçası muhteşemdin. Hele attığım şuttan kaçarken yaptığın kaba et kurtarışı son noktaydı. Çok iyiydin çok. Tebrik ediyorum. Dediğin gibi halı saha maç sayımız ne kadara ulaşmıştır bilmem ama 40 dakika oynamama rağmen en eğlendiğim maçtı. Aynı takımdayken bu haftaki gibi, rakip takımdayken geçen haftaki gibi performans göstermeni (sakat olmadan) temenni ederim:)
muhteşem bayıldım hele ozhano organızasyonu yapıp nasıl unutmus maçı orada koptum gerçekten saygılar ..
Yorum Gönder