Sayfalar

19 Ekim 2008 Pazar

Kaptan

Galatasaray Trabzonspor maçının devre arası. Her iki takımda da gördüğüm en önemli eksiklik, sahada kolunda kaptalık pazubandı olan 2 adam olmasına rağmen, o adamların aslında kaptanlık yapıyor olmadığı idi. Uzun zamandır aklımda olan ve üzerine ziyadesiyle yazmak istediğim konudur: Kaptan. Takım kaptanlığı apayrı bir görevdir. Hangi spor dalı olursa olsun yeri farklıdır kaptanın. Bir takımın kaptanlığı o takımın en eski oyuncusuna, ya da şehir takımıysa o şehrin yerlisine verilebilecek kadar göstermelik bir unvan değildir. Takım zorda kaldığında çözüm üretecek, düşen - ümitsizliğe kapılan arkadaşlarını tutup kaldıracak, takımı saha içinde motive edecek, hırslandıracak, o takıma liderlik edecek adamdır. Saha içi rol modeli ve lider. O takım için gücü kalmayıncaya kadar hiç durmadan koşacak adamdır kaptan. Yaşı fazla önemli değildir, önemli olan arkadaşlarının ona inanmasıdır.

Trabzon'da Hami'den sonra bir nebze Tekke yapabilmişti layıkıyla kaptanlığı, şimdi lidersizler, Trabzon'un yerlisi, mahallenin çocuğu Hüseyin'e teslimler. Kriz yönetimi yapabilecek tek oyuncuları yok. Galatasaray ise önce Bülent sonra Şükür'le yaşamaya alıştığı lider - fedakar - inanmış kaptan imajından tamamen kopuk. Bu maç Ayhan kaptan olarak sahada. O olmasa Hasan Şaş veya Ümit Karan, kim inanıyor bu adamlara, lideri olarak görüyor? Sadece kaptanlık bandını takması gereken birileri lazım ve en eskiler de onlar. Bir kaptan lazım Galatasaray'a ve o adam şu kadroda ancak ve ancak Arda. Üzerine çok konuşmak gerek. Kaptanlık payesi ile donanmış Arda'nın Galatasaray'a verebileceklerinin sınırını çizemiyorum. Neden Gerrard gibi bir idol, yaşayan bir efsane çıkmasın Arda'dan...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

çok doğru müdür!.. peki ayhan oyundan çıkınca kim oldu kaptan? genç sabri!!.. ne alaka diymi?? :)