Çok erken kaybetmiştik O'nu. 88 Avrupa Şampiyonası'nı hatırlıyorum. SSCB'ye attığı o muhteşem golü. Her şeyiyle mükemmeldi Marco. Attığı her gol ustalık ve estetik kokardı. Artık mükemmel bir Teknik Adam. Uzun zamandır temellerini atmaya çalıştığı Milli Takım'ı yıkılmaz ve tepesine ulaşılmaz bir gökdelen haline getirmiş. Makina intizamında çalışmak demek herhalde bu. Chelsea'nin Van Basten'in peşine düşmesi gayet normal, başarı isteyen ve hocası olmayıp da O'nun peşine düşmeyen takımlar anormal. Ah Marco keşke Türkiye'de bir takımın başına geçebilseydin de, futbolun ne demek olduğunu görebilseydi bütün ülke.
Romanya'yı ve oyun şablonunu feci şekilde bize benzettim. Sanki aynı okulun biz daha 1. sınıfındayız da onlar son sınıfındalar, bu turnuva da mezuniyet törenleri. Mutu'nun yerinde Nihat'ın, Niculae'nin yerinde Semih'in oynadığını düşünsek bile biraz umut veriyor. Hücumda tam bir 4-2-4, savunmaya geçildiğinde Mutu'nun ve kanatların gömülmesiyle 4-5-1 hatta zaman zaman 4-6-0. M.Demirkol'un dediği gibi Terim Manchester United taktiği oynatmak istedi ama malzeme buna uygun değil. Piturca'nın malzemesi ise daha kıvamında. Chivu'su, Mutu'su, Contra'sı var. Beğenmediğimiz, yaka paça - tekme tokat gönderdiğimiz Tamas'tan bile 2 Gökhan Zan çıkar.
Fransa ile ilgili bazı şeyleri de tekrar gösterdi bu maç bizlere:
* Domenech ile bu iş olmaz.
* Viera'sız bu iş hiç olmaz.
* Henry'siz bu iş hayatta olmaz.
* Yeni Zidane falan diye bir şey yok.
* Beyaz Fransız'dan milli olmaz, olursa ancak Toulalan kadar olur.
* Anelka'dan bu sistemde hiç bir şey olmaz.
* Frey varken Coupet'i kaleye koymak da ne demek!
* Ribery sistem oyuncusu değil.
* Thuram = yıllanmış şarap
Gözüken o ki Fransa bu gruptan çıkamaz, Domenech de bavullarını toplar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder