Aslında beklediğimiz bir şeydi.60 yaşında ki babamın bile kalbi tekledi geçen gün ve şu anda hastane de.Bu yazıyı da ona yetişmeden hemen önce işyerin de karalamak durumun da kaldım.Benim için hastaneye gitmek kadar bir zorunluluktu.
Biz parçalı sevdalısıyız çocukluktan beri,tutkuyla,aşkla...Aşkımız,sevgimiz parçalı-çubuklunun rekabetiyle büyümüştür.Parçalının efsanelerine karşı çubuklunun da ölümsüzlerini duymuşuzdur.Düşman kardeşlerin bitmeyen ebedi rekabetinin baş rol adamlarıydı onlar.
Lefter Küçükandonyadis öldü dün.Yazması ne kadar kolay,belki bir kaç gün sonra kabullenmesi bile daha kolay olacak herkes için.Taçsız Kral'ın öldüğü zamanı hatırlıyorum çok gençtim,belki de çocuk.Onu toprağa verince sanki Parçalıyla-Çubuklunun bir yanı öldü gibi gelmişti.Yıllar geçtikçe doğru olduğunu anladım.O rekabetin,o tutkunun nasıl leş bir paçavra maça döndüğünü gördük.O rekabetin kalan son centilmeni de son nefesini ciğerlerine çekti,bir daha çekmemek üzere.Tanrı kendine güzel bir 11 istiyordu ve 11'inde kendine yakışacak centilmenleri isterdi,birini daha aldı.
Kimdir Lefter?Biraz anlatayım kulaktan dolma bilgilerle,biraz google yardımıyla,anlayana...Bir Büyükada beyefendisidir.Bu ülkeye ayırmak isteyenlere en güzel yanıttır,Rum bir balıkçı baba ve Türk bir annenin meyvesidir.1925'de soğuk bir Aralık ayının 22'sinde dünyaya gelmiştir.Taksim spor Kulübün de futbol hayatına başlamış,küçük yaşlarda yeteneği yaşını geçmiştir.Kendi küçük olsa da yeteneği büyük olduğu için daha 16 yaşında Taksim Spor Kulubü yöneticileri mahkeme kararı ile yaşını büyültmüşler ve formayı sırtına geçirmesini sağlamışlardır.1941'de giydiği Taksim forması ancak 2 yıl sırtında kalmıştır.Tam 4 sene sürecek vatani görevini yapmak zorundadır.1947'de İstanbul'a geri döner.Meşin topun aşkı kalbinde,yolunu gözleyen İstanbul kulüpleri ise kapısındadır!Hikaye'de buradan biraz önce başlar.
Fenerbahçe'nin bir kaleciye ihtiyacı vardır çünkü Cihat Arman'da askere gitmek zorundadır.Taksim'in Rum başkanından Şalabi'yi isterler fakat o gün o Rum başkan Fenerbahçe futbol tarihini değiştirecek bir öneri götürür Prof. Dağlaroğlu'na.Size bir kaleci değil ama muhteşem bir forvet vereceğim,bakın göreceksiniz leblebi gibi gol atacak.Tabi ki ilk tepki olumsuz olur fakat ısrarlar üzerine Lefter'in askerlik yaptığı Diyarbakır'a gidilir,Ordu milli takımı maçına..Prof Dağlaroğlu ordu milli takımın maçını izlemektedir fakat o da ne,Lefter yedekler arasındadır.Prof. Dağlaroğlu rica minnet devre arası antrenöre haber göndertir,bu çocuğu izlemek için İstanbul'dan geliyoruz diye.Hikaye burada iyice civcivleniyor tribünde rivayet odur ki Beşiktaş'lı yöneticileri de görüyor Dağlaroğlu.Ordu milli takımın kalesinde ise yine başka bir milli kaleci Hüsnü vardır.Maçın bitmesine 25 dakika kala GENÇ LEFTER oyuna girer(genç semih gibi oldu:)!) Bütün takımı peşine dizerek gol atar genç Lefter,kaleci Hüsnü'de dahil!Tam 4 gol atar 25 dakikada ki Profesürün gözleri faltaşı gibi olmuştur tahmin ediyorum.
Maç biter Prof. Dağlaroğlu soyunma odasına iner fakat Lefter ortada yoktur.Sanki yer yarılmıştır yada Lefter Profesörden kaçıyor gibidir!Dağlaroğlu pes etmez ve Lefter'i yakalar.Sorar oğlum benden mi kaçıyorsun,Beşiktaşlı yöneticiler de buradaydı yoksa onlara mı söz verdin?Hayır ağabey der güzel insan,4 gol attım,sahadakilerin hepsi benden büyük utanıyorum ondan kaçıyorum der ve gitmek ister.Profesör ısrarla sorar,oğlum Beşiktaşa'a söz mü verdin,neden hala gitmeye çalışıyorsun?
Cevap soyadından daha büyüktür Küçük Lefter'in," ''Merak etmeyin efendim, ben Beşiktaş'a gidemem'' Hayırdır der Profesör? ''Orada Baba Hakkı var!!'' Onun heybetinden, onun görkeminden benim elim ayağıma dolaşır.. Gidemem Beşiktaş'a lakin Fenerbahçe'yi çok severim,gelmek isterim fakat der ezilip büzülerek....
'Ben İstanbul'luyum, bir balıkçının oğluyum. Babam gariban bir balıkçı, çok hasta ilaçları var alamıyorum ilaçlarına 200 lira tutuyor diyorlar.. Ben Fenerbahçe'ye geleceğimi söz verirsem babamın ilaçlarını alır mısınız?'' Gülümser Profesör.. ''Bak yavrum hem şahsım hem de Fenerbahçe kulübü adına söz veriyorum. Babanın bütün tedavisini biz üstleneceğiz. Bırak ilaçları her şeyi ben hallederim sen merak etme. Bize gelecek misin?'' Babasının tedavisinin üstlenileceğine emin olan genç gülümser ve teklifi kabul eder.. İşte Lefter o gün Fenerbahçe formasını giymeye söz verir ve Fenerbahçe efsanesi olur..
Gelin bir de ordinaryusun başardıklarına bir bakalım;
- Federasyon'un "50. Maç Altın Şeref Madalyası"nı alan ilk futbolcu
- Türk Milli Takım formasıyla 21 gol atarak en çok gol atan 3. futbolcudur.(Uzun süre 1.'dir)
- Süper Lig'de penaltı atan ilk futbolcu oldu.
- Kulübü tarafından bonservis ücreti alınmak suretiyle yurtdışına transferi yapılan ilk Türk futbolcusudur.
- Adına Jübile düzenlenen ilk futbolcudur.
Fenerbahçe'den sonra Fiorentina ve OCG Nice takımlarında oynadıktan sonra tekrar çubuklu formasını kavuşmuşturr.Fenerbahçe formasıyla 615 maçta 423 gol atmış,futbolu 1964 yılında bırakmıştır.Yurtdışında Johannesburg ve Egaleo,Türkiye'de Samsun,Ordu,Mersin İdman Yurdu ve Bolusporda Antrenörlük yapmıştır.
(Kaynak:Wikipedia)
1 yorum:
Adamsın Alkın. Babana da acil şifalar diliyorum.
Yorum Gönder