Galatasaray ve Beşiktaş'ın sportif başarısızlığı konuşuluyor aylardır. Ve suçlu kim? sorusunun cevabı her zaman da sporu yapanlarda aranıyor, organize edenlerde değil.
Spor yapmak kolay bir iş gibi gözükebilir ancak sonucunu almak öyle kolay bir şey değil. Kilolu bir insan düşünün. Kilo vermek istiyor ve kendine bir diyetiysen buluyor. Dediklerini yapıyor ama sonucunu kısa sürede göremiyor. Misal verelim. 120 kilo olan birinin hedefi 80 kiloya düşmekse, 6 ayda verdiği 5 kilo ona yetersiz gelir elbette. Ve 6 aydır spor yapıp az yemesine karşın kilo veremeyen bu kişi ne yapar? Diyetisyen değiştirir. Başka spor kulübüne gider. Başka bir spor hocası tutar. Bunlar gerçekleşene kadar
da kendi bildiğini okur ve yemeği arttırır. Böyle daha mutludur. Tekrar 120 kiloya döner bu süreçte. Ve yine 6 aylık kısır döngü periyotlarıyla devam eder bu olaylar. Hiç istikrar sağlayamaz bu konuda.
Bugün Galatasaray ve Beşiktaş'ın yaşadıklarını buna benzetesim geldi. Başarı 80 kiloya ulaşmaksa eğer o kiloya 6 ayda ulaşılamayacağını bilmeli iki takımın yönetimi de. Bilmiyor değiller. İlk başkan olduktan sonraki seçimlerde tekrar aday olup ekonomik ve yönetimsel açıdan işleri düzene sokmak vaatlerini verirken "bu işler ancak istikrarla olur" cümlesini duyarız çünkü onlardan. İstikrarın başarı için gerekliliğini bilirler ama kendi koltuklarını sağlama almak için. Onlar otursun da o koltuğa, sportif başarı için kimin hangi koltukta oturduğu önemli değildir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder